YDH - Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), İsrailli güçlerin ve yerleşimcilerin Batı Şeria genelinde Filistinlileri topraklarından sürerek geçim kaynaklarına el koyduğunu ve bunun da işgal altındaki topraklarda etnik temizlik riskini ciddi ölçüde artırdığını bildirdi.
Örgüt, başta ABD ve Avrupa Birliği üye ülkeleri olmak üzere İsrail ile yakın siyasi, askeri veya ekonomik ilişkileri bulunan devletlere, Filistinlilere zarar veren ve onları yerinden eden uygulamaları durdurması için İsrail'e ciddi baskı yapmaları yönünde çağrıda bulundu.
Ayrıca, uluslararası hukuk uyarınca yasa dışı olan işgalin sona erdirilmesinin sağlanması gerektiğini vurguladı.
MSF'nin Cenin ve Tulkerim proje koordinatörü Simona Onidi, "Son birkaç yıldır İsrail güçlerinin ve yerleşimcilerin Filistin halkı üzerinde uyguladığı aşırı güç ve kontrolün etkilerine tanık oluyoruz. Bu durum Gazze'deki soykırımla ve Batı Şeria genelinde artan askeri baskı ve yerleşimci şiddetiyle zirveye ulaştı," dedi.
Onidi, "Bu uygulamaların kökleri, daha geniş kapsamlı yerleşimci sömürgeciliği sürecine dayanıyor. Filistinli nüfusun yerinden edilmesiyle somutlaşan etnik temizlik riski, kalıcı bir demografik değişimi sağlamlaştırıyor," diye konuştu.
Örgüt, son olarak onaylanan E1 yerleşim planının Batı Şeria'yı tamamen bölerek kuzeyini güneyinden ayıracağını ve Doğu Kudüs'ü Batı Şeria'nın geri kalanından koparacağını belirtti.
Projenin, "İsrailli yetkililerin Filistin'in geleceğine dair her türlü umudu yok etmeye yönelik en net girişimlerinden birini temsil ettiği" ifade edildi.
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) göre, İsrail'in yıl başından bu yana yürüttüğü askeri operasyonlar nedeniyle Batı Şeria'nın kuzeyinde 40 bin kişi yerinden edildi.
Üç mülteci kampına baskın düzenlenerek zorla boşaltıldığı, okullar ve sağlık merkezleri de dahil olmak üzere evlerin ve sivil altyapının tahrip edildiği, bu durumun yerinden edilmenin kalıcı hale gelme olasılığını artırdığı kaydedildi.
Ocak 2023'ten bu yana 6 bin 450 Filistinli, evlerinin yıkılması nedeniyle yerinden oldu. MSF, nisan ve mayıs aylarında el-Halil bölgesindeki 12 farklı yerde evleri yıkılan ve aralarında en az 97 çocuğun da bulunduğu 246 kişiye maddi ve psikolojik destek sağladı.
MSF, yerleşimci saldırılarının yerinden edilme oranlarını artırdığını ve bu saldırıların genellikle ordunun koruması altında ve tamamen cezasız kalarak gerçekleştirildiğini vurguladı.
2023'ün başından bu yana yaklaşık 2 bin 900 Filistinli, yerleşimci şiddeti ve Filistinlilerin temel hizmetlere erişimini engelleyen hareket kısıtlamaları nedeniyle yerinden edildi.
Haziran ayından bu yana Mesafir Yatta'daki köylerin çoğu her gün yerleşimci saldırılarına ve askeri aramalara maruz kalıyor.
Örgütün el-Halil bölgesinde 197 aile üzerinde yaptığı değerlendirmede, aile üyelerinden biri şiddete maruz kalanların şiddetli psikolojik sıkıntı belirtileri gösterme olasılığının 2,3 kat daha fazla olduğu tespit edildi. Ailelerin yüzde 28,1'i, son üç ay içinde en az bir aile üyesinin şiddete maruz kaldığını bildirdi.
Örgüt, Batı Şeria'daki Filistinlilerin hayatlarını yaşanmaz hale getirmek ve onları topraklarından uzaklaştırmak için tasarlanmış fiziki engellerle karşılaştığına dikkat çekti.
Bu kısıtlamalar arasında, sadece Aralık 2023 ile Şubat 2024 arasında kurulan 36 yeni bariyerin de bulunduğu kontrol noktaları yer alıyor.
Geçici kontrol noktalarının sayısı da Ekim-Aralık 2023 arasında 116 iken, Ocak-Nisan 2024 arasında 370'e yükseldi.
Bu kısıtlamaların, halkın sağlık tesislerine, okullara, iş yerlerine ve diğer temel hizmetlere erişimini doğrudan etkilediği belirtildi.
Sonuç olarak, birçok hasta, uzman bakıma ihtiyaç duysalar bile hastanelere ulaşmaya çalışmak yerine MSF'nin mobil kliniklerine başvuruyor.
Filistinliler, dağıtımı İsrailli yetkililer tarafından kontrol edilen su da dahil olmak üzere temel hizmetlerde ciddi kısıtlamalarla karşılaşıyor.
Mayıs 2024'ten bu yana el-Halil'de, İsrailli bir şirket tarafından iki ana bağlantı noktası üzerinden sağlanan su tedarikinde önemli bir düşüş yaşandı.
Bu durum, kamuya sağlanan su miktarında yüzde 50'yi aşan bir azalmaya yol açarak yaklaşık 800 bin kişiyi etkiledi.
Ayrıca, çalışma izinlerinin iptal edilmesi, işçilerin işlerine ulaşmasını engelleyen hareket kısıtlamaları, tarım arazilerine ve çobanlara yönelik saldırılar Filistinlilerin geçim kaynaklarını giderek daha fazla tehdit ediyor ve kendi kendilerine yetme kabiliyetlerini zayıflatıyor.
MSF, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da toprak ilhakına dayalı politikalarının uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukukunun ciddi bir ihlali olduğunu belirtti.
Açıklamada, "İşgalin sona ermesi, Filistinlilerin karşılaştığı şiddetli acıyı hafifletmenin tek yolu olmaya devam ediyor," denildi.