GREAT Trust: Yeniden inşa değil, mülksüzleştirme planı

06 Eylul 2025

Arab Center Washington DC analistleri, Trump yönetiminin tartıştığı GREAT Trust planının Gazze nüfusunu “gönüllü” olarak taşımayı, altı ila sekiz yeni şehir inşa etmeyi ve on yıl boyunca ABD yönetimi altında tutmayı öngördüğünü belirterek, planın Filistinlilerin haklarını yok saydığını ve İsrail’in çıkarlarını önceliklendirdiğini ifade etti.

 

YDH- Arab Center Washington DC (ACW) analistlerine göre, Trump yönetimi, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşın ardından bölgeye yönelik “Gaza Reconstitution, Economic Acceleration and Transformation (GREAT) Trust/ Gazze Yeniden Yapılandırma, Ekonomik Hızlandırma ve Dönüşüm Fonu” planını tartışıyor.

ACW’ye konuşan yetkililer, planın, Trump’ın 4 Şubat 2025 tarihli açıklamalarına dayandığını belirtti. Bu açıklamalarda ABD’nin Gazze’yi “ele alıp Ortadoğu’nun Rivierası” haline getireceğini ve iki milyondan fazla nüfusu başka ülkelere taşıyacağını öne sürdüğü ifade edildi.

Beyaz Saray, bir gün sonra bu açıklamaları geri çekmiş olsa da yeni GREAT Trust planının da Gazze nüfusunun “gönüllü” olarak taşınmasını öngördüğü ve ABD yönetiminde on yıl sürecek bir dönemi, kapsamlı kalkınma ve yatırım programlarını, altı ila sekiz yeni şehir inşasını içerdiği kaydedildi.

Planın, Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) kurucularından bazı İsrailliler tarafından, ABD desteğiyle, Gazze’deki yerinden edilmiş nüfus için yardım dağıtımını yönetmek amacıyla hazırlandığı bildirildi.

ACW, son aylarda, GHF’nin güneydeki dört dağıtım merkezinde yüzlerce Filistinlinin öldüğünü ve bölgeyi kıtlık ve açlığın etkisi altına aldığını aktardı. GREAT Trust planının, GHF’ye gelecekteki yardım ve barınak sorumluluğunu vermeyi önerdiği ve bunun planın ardındaki sinsi ve dikkatsiz yaklaşımı gösterdiği belirtildi.

ACW, analistlerinden plan hakkında görüşlerini aldı.

Imad K. Harb, planın Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin onayını almak için çeşitli semboller ve referanslar içerdiğini aktardı. Harb, planın mimari tasarımlarının Riyad, Dubai, Abu Dabi ve Doha’daki büyük yapı ve projelerden ilham aldığını ve bu tasarımların ‘yeni’ Gazze şehirleri için model oluşturduğunu ifade etti.

Harb, planın önerdiği iki ana yolun —“MBS Ring Road” ve “MBZ Central Highway”—sırasıyla Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ve BAE Başkanı Muhammed bin Zayed’in adını taşıdığını belirtti. Harb, ayrıca planın Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu (IMEC) öne çıkardığını ve bunun, fırsatları gören Körfez siyasi ve ekonomik elitlerini projeyi onaylamaya ve yatırım yapmaya teşvik ettiğini söyledi.

Harb, planın girişimin bağışlara değil, dış yatırımlara dayandığını belirtti. Harb, büyük miktardaki finansmanın büyük olasılıkla Körfez ülkelerinden geleceğini, ABD kamu fonlarının kullanılmayacağını, Avrupa ülkeleri ve bireysel yatırımcıların da büyük katkıda bulunmasının olası olmadığını aktardı.

Harb, Rusya’nın ciddi ekonomik kısıtlamalarla karşı karşıya olduğunu ve Çin’in de ABD-İsrail girişimini destekleme konusunda aceleci davranmayacağını söyledi.

Khalil E. Jahshan, GREAT Trust planının 27 Ağustos 2025’te Beyaz Saray toplantısında tartışılan 38 sayfalık kaotik ve amatör bir belge olduğunu belirtti.

Jahshan, planın Gazze’nin yeniden inşası, ekonomik hızlandırma ve dönüşümünü hedefleyen bir plan olarak tanıtıldığını, ancak gerçekte İsrail’i son 23 aydaki politikalarının sonuçlarından korumayı amaçlayan sahte bir belge olduğunu ifade etti. Jahshan, planın Boston Consulting Group, Tony Blair Institute for Global Change ve Jared Kushner gibi finansal destekçiler için maddi kazanç sağlamak üzere hazırlandığını kaydetti.

Jahshan, bazı politika analistlerinin planın Gazze’deki etnik temizliğin “geliştirilmiş” bir versiyonu olduğunu varsaydığını, ancak 2,3 milyon Gazze nüfusunun “gönüllü” olarak yer değiştirmesinin, önceki önerilere kıyasla sadece perakende düzeyinde etnik temizlik anlamına geldiğini belirtti.

Jahshan, nakit ve konut yardımlarının bu özkâr planı insancıl hâle getirmediğini söyledi. ABD elçisi Steve Witkoff’un planı “kapsamlı ve iyi niyetli” olarak nitelendirdiğini aktaran Jahshan, gerçekte planın Filistinlilere karşı iyi niyetli olmadığını ve on yıl boyunca onayları olmadan yabancı vesayet dayattığını vurguladı.

Yousef Munayyer, planın GHF gibi, bölgede az bilgiye sahip danışmanlık şirketleri tarafından hazırlandığını ve uygulanma olasılığının bulunmadığını belirtti. Munayyer, GHF’nin amacının Gazze halkına yardım etmek değil, İsrail’in etnik temizlik hedeflerini kolaylaştırmak olduğunu, mevcut yardım sistemlerini devre dışı bıraktığını ve dağıtım noktalarının katliam merkezine dönüştüğünü ifade etti.

Assal Rad, planın Filistinlileri sürece dahil etmediğini, dış aktörler tarafından yönetilen bir Gazze vizyonu sunduğunu ve bunun kolonileşmeyi yeniden paketleyen bir yaklaşım olduğunu belirtti. Rad, planın insan hakları ihlallerinin sorumlularına hesap sormayan bir yapı içerdiğini ve Filistinlilerin kendi geleceklerini belirleme haklarını yok saydığını aktardı. Rad, planın İsrail’in ekonomik ve politik çıkarlarını gözettiğini ve Filistin’in özgürlük mücadelesini geri attığını belirtti.

Annelle Sheline, planın Filistinlileri ve Gazze’nin tarihi önemini yok saydığını belirtti. Sheline, planın temel amacının İsrail’in güvenliğini önceliklendirmek olduğunu ve planın, Batı Şeria örnek alınarak güvenlik düzenlemelerinin yapılmasını öngördüğünü söyledi. Sheline, İsrail’in “uzun vadeli güvenlik düzenlemeleri” üzerinde onay yetkisine sahip olacağını ve Gazze’nin özerkliğinin sınırlı olacağını aktardı.

ACW analistleri, GREAT Trust planının, Gazze’deki insan hakları ihlallerini ve İsrail’in işgal politikasını meşrulaştırmayı amaçladığını, Filistinlilerin kendi geleceklerini belirleme haklarını yok saydığını ve bölgede insani kriz ile yabancı yönetimi kalıcı hale getirme riski taşıdığını belirtti.