YDH- ABD'nin Lübnan politikası, Hizbullah’ın silahsızlandırılması planı, ABD-İsrail-Lübnan ilişkilerindeki gerilimler ve olası askeri müdahalenin riskleri üzerine bir analiz sunan Carnegie Merkezi, Lübnan’ın ABD taleplerine boyun eğmesi durumunda ülkenin siyasi ve toplumsal olarak ciddi zarar göreceğini, hatta iç çatışmaya sürükleneceği vurguladı.
ABD’nin Lübnan özel elçisi Thomas Barrack'ın, Morgan Ortagus ile Senatörler Lindsey Graham ve Jeanne Shaheen ile Temsilciler Meclisi Üyesi Joe Wilson eşliğinde Beyrut’u ziyaretini 'felaket' olarak niteleyen düşünce kuruluşu, ''Trump yönetimi yetkililerinin Lübnan’a gittiklerinde, ülkenin karmaşıklıklarını görmezden gelerek eğlencelere daldığını ve dinlemek yerine dikte etmeyi tercih ettiklerini; asıl meselelerde ise herhangi bir çözüm getirmediklerini'' gözlemledi.
ABD’nin mesajı oldukça netti: “İsrail herhangi bir taviz vermeden önce, Hizbullah silahsızlandırılmalı.”
Senatör Graham’ın açıklamaları, askeri seçeneğin artık ciddi şekilde masada olduğunu gösterdi. Graham, Hizbullah’ın ağır silahlara sahip olmasının “katlanılamaz bir yük” olduğunu ve bunun Lübnan’da geleceğinin olmadığını savundu.
Carnegie’nin analizinde, Lübnan ordusunun geçmişte silahlı milislerle giriştiği çatışmalardan (1983–1984 olayları ve 2007’deki Nehr el-Berid Savaşı gibi) çıkarılan derslere dikkat çekildi. Bu örnekler, olası bir askeri çatışmanın sivil halk için yıkıcı sonuçlar doğuracağını, taifeci gerilimleri körükleyeceğini ve hiçbir çözüm üretmeyeceğini gözler önüne seriyor.
Merkez ayrıca, günümüzde Lübnan’daki Şii toplumunun İsrail’den çok Suriye’deki gelişmelerden endişe duyduğunu vurgulayarak, ABD’nin Hizbullah’a karşı olası bir askeri hamlesinin Lübnan’ı geri dönülmez bir krize sürükleyebileceği uyarısında bulundu. Özellikle de Washington, İsrail’i güneydeki pozisyonlarından geri çekilmeye zorlamadığı sürece.
ABD’nin taleplerine boyun eğmenin siyasi ve insani maliyetleri daha da ağırlaştıracağına dikkat çeken Carnegie, sırf Washington ve Tel Aviv’deki bazı çevreleri memnun etmek uğruna iç savaş riskini göze almanın Lübnan için “siyasi intihar” anlamına geleceğini ifade etti.