İsrail'in Doha saldırısı siyasi çözüm yolunu kapattı

11 Eylul 2025

İsrail'in Doha'daki Hamas liderliğine yönelik saldırısının, Kudüs'teki eyleme misilleme olmaktan ziyade siyasi çözüm ve diplomatik girişimleri hedef alan kapsamlı bir savaş ilanı olduğu belirtiliyor.

YDH - İsrail'in Hamas liderliğini hedef alarak Doha'da gerçekleştirdiği saldırı, Kudüs'teki eyleme bir misilleme veya Gazze'deki asker ölümlerine bir yanıt olmanın ötesinde, siyasi çözüm fikrine karşı açılmış kapsamlı bir savaş ilanı niteliği taşıyor.

Tel Aviv'in "operasyonel bir fırsat" olarak sunduğu bu adım, esasen tüm arabuluculara ve ilgili taraflara "Filistinliler bütünüyle teslim olmadan uzlaşı olmayacak" mesajını verdi.

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana sergilediği tutum, Filistinlilerle diplomatik bir çözüm arayışında olmadığını gösteriyor.

Güvenlik ve siyaset kurumları arasındaki temel ihtilaf, müzakerelerin ilkesel olarak reddedilmesi değil, soykırımın tamamlanması için en uygun zamanlamanın ne olduğu hususunda yoğunlaşıyor.

Tartışmalar, bu sürecin esirlerin serbest bırakılmasından önce mi yoksa sonra mı gerçekleşmesi gerektiği üzerine odaklanıyor.

Saldırı ‘fırsat’ değil, ‘ertelenmiş stratejik seçenekti’

İsrail, saldırının gerekçesi olarak başlangıçta çok sayıda İsraillinin öldüğü ve yaralandığı "Kudüs operasyonunu" öne sürdü. Ancak sonradan ortaya çıkan bilgiler, bu olayın aylar öncesinden hazırlanmış bir karar için bahane olarak kullanıldığını kanıtladı.

Kararın saldırıdan kısa süre önce alındığı yönündeki açıklamalara rağmen, bu hamle bir "fırsat" değil, askeri bir muhalefetten ziyade iç siyasi ve diplomatik hesaplar ile ABD'nin onayını bekleyen "ertelenmiş stratejik bir seçenekti".

İsrail'de bu tür saldırıların ardından siyasi ve askeri kanatlar arasında ayrışma olduğu yönündeki anlatı yeniden gündeme geldi.

İsrail medyasında, ordu, istihbarat ve Mossad ile saldırıda ısrarcı olan siyasi kanat arasında anlaşmazlık yaşandığına dair haberler yayımlandı.

Ancak el-Ahbar gazetesinin değerlendirmesinde bu iddiaların abartılı olduğu ve iki kurum arasında operasyonun esasıyla ilgili temel bir çelişki bulunmadığı, anlaşmazlığın sadece "zamanlama" konusunda yaşandığı belirtildi. Mossad, suikastın kendisine değil, esir takası anlaşması tamamlandıktan sonra yapılması için ertelenmesine yönelik talepte bulundu.

Washington karar ve uygulamada ortaktı

ABD'nin saldırıdan "sadece haberdar edildiği" iddiası, Beyaz Saray'ı temize çıkarma ve müttefiki Katar nezdindeki itibarını koruma çabası olarak görülüyor.

Amerikan kaynaklarına göre, Başkan Donald Trump saldırı haberini önceden aldı ve elçisi aracılığıyla Doha'yı bilgilendirmekle yetindi.

Eğer Trump isteseydi İsrail'e doğrudan "hayır" diyebilirdi, ancak bunu yapmadı. Bu durum, ABD yönetiminin, stratejik bir müttefikine ihanet etme ve hayati bir diplomatik kanalı sonlandırma pahasına İsrail'in yanında yer aldığını gösteriyor.

Washington'un bir "arabulucu" değil, İsrail savaşının "hamisi" olduğu bir kez daha teyit edildi.

Saldırının hedeflerine ulaşıp ulaşmadığı ise belirsizliğini koruyor. Hamas kaynakları lider kadronun kurtulduğunu teyit ederken, İsrail askeri kaynakları istihbarat zafiyetinin yaşanmış olabileceğine işaret ediyor.

Operasyonun başarısızlığının teyit edilmesi, sadece Hamas liderlerinin hayatta kalması anlamına gelmeyecek, aynı zamanda Hamas'a gelecekteki müzakerelerden çekilme gerekçesi sunacak.

Bu durum, İsrail'i ve ABD'yi, artık hiçbir tarafın güvenmediği bir ortamda, diplomatik bir çıkmazın içine sokuyor.