İsrailli analistler: Doha'daki başarısız suikast Hamas'ı yıldıramayacak

11 Eylul 2025

İsrail'in Doha'da Hamas liderlerine yönelik suikast girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması, Başbakan Netanyahu'ya yönelik sert eleştirilere yol açtı. İsrailli analistler, operasyonun Hamas'ı teslim olmaya zorlamayacağı ve esir takası müzakerelerini olumsuz etkileyeceği konusunda hemfikir.

YDH - Hamas liderlerinin Katar'ın başkenti Doha'da hedef alındığı suikast girişiminin başarısız olmasının ardından İsrail siyasetinde Başbakan Bienyamin Netanyahu'ya yönelik sert bir eleştiri fırtınası başladı.

Siyasetçiler ve analistler, operasyonun esir takası müzakerelerinin geleceği ve Gazze'deki esirlerin kaderi üzerindeki doğrudan sonuçlarından Netanyahu'yu sorumlu tuttu.

Analistlerin ortak görüşü, Hamas liderlerinin hedef alınmasının güç dengelerini değiştirmeyeceği ve örgütü İsrail'in şartlarıyla bir esir takasını kabul etmeye veya teslim olmaya zorlamayacağı yönünde. Bilakis, operasyonun başarısızlığı güvenlik birimlerindeki karamsarlığı artırırken, İsrail'in bölgesel ve uluslararası tecrit sorununu yeniden gündeme getirdi.

Netanyahu, bu hamlesiyle pervasızca davranmak ve Mossad ile diğer güvenlik kurumlarıyla koordinasyon kurmamakla suçlanıyor.

İsrail medyasındaki analizlerde, yaşananların Netanyahu'nun iç krizlerinden bir kaçış olduğu değerlendirildi.

Başbakanın, İsrail'deki sokak protestolarından son Kudüs operasyonunun yarattığı sıkıntılı duruma kadar pek çok sorunu, krizleri dışarıya ihraç ederek aşmaya çalıştığı yorumları yapıldı.

İsrail'in stratejik kumarı

İsrail'in ödemesi muhtemel diplomatik bedellere ilişkin Haaretz gazetesinden askeri analist Amos Harel, İsrail'in uzun süredir Hamas'a karşı savaşta ve genel olarak Ortadoğu'da tüm kozlarını masaya sürdüğünü belirterek, "Katar'daki son saldırı, bu bahsin miktarını ciddi ölçüde artırdı," diye yazdı.

Harel, Netanyahu'ya yakın kaynakların operasyonu "sadece askeri ve istihbari değil, aynı zamanda stratejik bir başarı ve İsrail'i zafere yaklaştıran bir adım" olarak nitelendirdiğini aktardı.

Ancak Harel, özellikle operasyonun esirlerin kaderi üzerindeki etkisi ve Netanyahu hükümetinin ödeyebileceği diplomatik bedel göz önüne alındığında, bu tür değerlendirmelere ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini vurguladı.

İsrail'in daha önce Yemen ve İran gibi ülke dışında hedeflere saldırdığını hatırlatan Harel, Doha ile olan karmaşık ilişkiler nedeniyle Katar'da bir operasyon düzenlemenin farklı bir adım teşkil ettiğine işaret etti.

Askeri analist, operasyonun Hamas üzerinde baskı kurabileceğini ancak 7 Ekim saldırısından sonra örgütün geri kalan liderliğinin direncini kıracağının garantisi olmadığını ifade etti.

"Güvenlik birimlerinde karamsarlık hakim"

Yediot Ahronot gazetesinden askeri ve istihbarat analisti Ronen Bergman, Doha'da Hamas liderlerine karşı düzenlenen operasyonun başarısız olmasının ardından İsrail güvenlik ve istihbarat birimlerinde hakim olan karamsarlığı kaleme aldı.

Bergman, operasyonun başarısızlığının İsrail'i uluslararası alanda zor duruma düşürdüğünü ve saldırının belirlenen hedefleri vurup vurmadığına dair şüpheler doğurduğunu belirtti.

Bergman, "Başlangıçta Hava Kuvvetleri, Şin Bet ve askeri istihbarat, operasyonun sonuçları hakkında iyimserdi," dedi.

Özellikle saldırının örgüt liderlerinin toplantısı esnasında gerçekleştirilmesi ve hedef alınan binada ciddi hasar olduğuna dair işaretler bu iyimserliği artırmıştı. Ancak Hamas'ın daha sonra yaptığı açıklama, operasyonun başarısız olduğunu teyit etti.

Analist, operasyondaki başarısızlığın İsrail üzerindeki iç baskıları artırdığını, güvenlik birimlerini ABD yönetimi ve Arap ülkeleri nezdinde zor bir duruma soktuğunu ve Hamas liderliğini ülke dışında hedef almanın büyük zorluklar içerdiğini gösterdiğini kaydetti.

"İntikam hamlesi"

İsrailli gazeteci ve televizyon eleştirmeni Rogel Alpher, Hamas liderliğine yönelik suikast girişiminin sadece liderleri tasfiye etmeyi amaçlamadığını, aynı zamanda Netanyahu'nun İsrail kamuoyunun bilincini "başbakan güçlü ve bağımsızdır" şeklinde yeniden şekillendirme çabası olduğunu savundu.

Alpher'e göre operasyonun çifte mesajı bulunuyor: Birincisi, İsraillilerin adalet duygusunu pekiştirmek ve 7 Ekim'de öne çıkan liderlerden sembolik bir intikam almak. İkincisi ise dikkati iç krizlerden uzaklaştırarak esir takası anlaşmasını ertelemek ve bu yolla Netanyahu'nun siyasi gündemine hizmet etmek.

Alpher, operasyonun halkın intikam arzusunu körükleyerek milliyetçi duygulara oynadığını, moralleri yükselttiğini ve diplomatik risklere rağmen bir güç ve karşılık verme kabiliyeti izlenimi yarattığını ekledi.

Eleştirmene göre, bu adımın siyasi mesajları Hamas'ı uyarmakla sınırlı kalmadı. Aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump'ın "Netanyahu'nun cebinde olduğu" yönünde üstü kapalı bir mesaj içeriyordu.

Bu durum, Netanyahu'nun rakiplerini, Trump'ın esirler dosyasında veya savaşın sona erdirilmesinde belirleyici bir müdahalede bulunmayacağı gerçeğiyle yüzleşmeye zorluyor.

Alpher, bu hamlenin askeri operasyon açısından başarısız olsa da Netanyahu'nun kişisel hedeflerine ulaşmak ve İsrail'deki siyasi oyunun kurallarını yeniden yazmak için siyasi sembolizmi ve medya tiyatrosunu kullanmadaki ustalığını gösterdiği sonucuna varıyor.

"Operasyonun başarısı henüz net değil"

Maariv gazetesinden siyasi analist Ben Caspit ise Doha'da Hamas liderliğine yönelik saldırının gerekli veya faydalı olup olmadığına henüz karar verilemeyeceğini belirtti.

Caspit, operasyonun başarısını değerlendirmek için kimin tasfiye edildiğini, kimin kurtulduğunu ve operasyonun müzakereleri hızlandırıp Trump'ın planına karşı çıkanları zayıflatıp zayıflatmadığını görmek için zamana ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Caspit, operasyonun temel amacının esirleri geri getirmek ve güvenliklerini sağlamak olduğunun altını çizerek, "Hamas liderliğini vurmak önemli bir adımdır, ancak tam başarı esirlerin nasıl korunacağıyla bağlantılıdır. Siyasi ve güvenlik düzeyinde bu hususa yeterli önceliğin verilmediğine dair bir endişe var," ifadelerini kullandı.

Analist, "Hamas'ın üst düzey yetkililerinin Katar'da tasfiye edilmesi" kararının haftalar önce alındığını ve gizli tutulduğunu, operasyona Şin Bet ve askeri istihbaratın katıldığını açıkladı.

Buna karşılık Mossad Başkanı David Barnea'nın operasyonun zamanlamasına ilişkin çekincelerini dile getirdiği, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in ise yanlış zamanda yapılması hâlinde ortaya çıkacak riskler konusunda uyardığı belirtildi.

Caspit'e göre Netanyahu, bu operasyonla bir zafer imajı yaratmaya çalışıyor.

Analist, "Netanyahu, ABD'nin kendisine açtığı kredi limitindeki zamanının kısıtlı olmasından faydalanarak esirleri geri getirip savaşı bitirerek siyasi kazanımlar elde etmeyi umuyor," diye yazdı.