YDH - Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın siyasi danışmanı Hüseyin el-Halil, silahların tek elde toplanması başlığı altında yüzde 99 oranında dış dayatmalar yapıldığını belirterek, yemin metninde ve bakanlar kurulu bildirisinde yer alan ifadelerin "mevcut gerçeklikle çeliştiğini" vurguladı.
En-Nur radyosuna verdiği mülakatta el-Halil, "Sözde meşhur Beşli Grup'taki bazı ülkeler tarafından Lübnan'a geçim kaynakları, yeniden imarı ve hatta ordusunun finansmanı üzerinden şantaj yapılıyor," dedi.
El-Halil, "Silahların bırakılması kararı büyük bir hatadır, zira bu, Lübnan'ı küresel kibir ve onun eski kinlere dayalı heveslerinin istediği rüzgârın önüne atar," uyarısında bulundu.
Son dönemdeki sükunetin sebebini açıklayan el-Halil, "Hükümet ve ona bu dayatmaları yapanlar, direnişin 'bu talebinizi elde edemeyeceksiniz, zira bu İsrail ve Amerikan çıkarlarına hizmet eder' şeklindeki sağlam duruşuyla sarsılmaz bir setle karşılaştı," ifadelerini kullandı.
El-Halil sözlerine şöyle devam etti:
"Lübnan'daki en büyük sıkıntı, bazı yetkililerin kelimenin tam anlamıyla vesayet altında yaşıyor olmasıdır. Birbiri ardına gelen hükümetler 1990'dan bu yana Taif Anlaşması'nı uygulayarak direnişe ordusu ve halkıyla birlikte bir hak tanıdı. Ancak bazıları Taif'e aykırı davranıyor ve onu istedikleri gibi yorumluyor."
El-Halil, "Taif Anlaşması, Lübnan makamlarının İsrail işgaliyle mücadele etmesi ve saldırıları durdurması gerektiğini belirtiyor. Peki, bu konuda neredeler? Bazıları Amerikalıların işine geleni seçip gerisini ihmal ediyor," diye konuştu.
Meclis Başkanı Nebih Berri'nin "öncü ve kararlı" duruşunu takdir eden el-Halil, "Emel Hareketi ile Hizbullah arasındaki birlik, sabit siyasi duruşumuzu güçlendirdi," dedi.
El-Halil, "Şehit ailelerinden ve halktan oluşan geniş bir taban olan sağlam ve güçlü bir temele dayanıyoruz," diye ekledi.
Hükümete baskı yapmak için sokağa çıkmadıklarını belirten el-Halil, "Ancak onurlu ve çok büyük bir duruş sergiledik," dedi. Son bildiride silah konusunun güvenlik stratejisi kapsamında ele alınacağı ve düşmanın ilgili maddeleri uygulama zorunluluğuna değinilmesinin, "hükümetin derin vadiye doğru gidişini yavaşlattığını" ifade etti.
Ordu komutanının 5 ve 7 Ağustos kararlarını uygulamak için "askeri plan" olarak adlandırılan belgeyi sunarken sergilediği tutumu "hükümetin kararlarından çok daha bilgece" olarak nitelendiren el-Halil, bu durumun ortamın yumuşamasına katkı sağladığını belirtti.
El-Halil, "Kendimize, hükümete ve bu ülkenin liderlerine, ele alınması gereken temel meselelerimiz olduğunu hatırlatıyorum. Bunların başında İsrail saldırılarının durdurulması, işgal altındaki Lübnan topraklarından İsrail'in tamamen çekilmesi, yeniden imar ve esirlerin geri getirilmesi geliyor," dedi.
Lübnan'ın coğrafi konumu itibarıyla hâlâ fırtınanın ortasında olduğuna dikkat çeken el-Halil, "İşgal altındaki Filistin'in sınırındayız ve saldırılarını ve büyük yayılmacı projesini durdurmayan bir düşman İsrail var. Bu nedenle kendimizi, toplumumuzu ve hükümeti işgalciye karşı dayanışma ve direniş için seferber etmeliyiz," diye konuştu.
El-Halil, ordu komutanlığının "dili ve uygulamalarıyla bilge davrandığı" sürece sahada bir çatışma yaşanmayacağını teyit ederek, "ülkenin istikrarı için bu frenlemenin devam etmesini" umduğunu dile getirdi.
"Vesayet sahipleri, Hizbullah'ı hükümetten dışlamak için gece gündüz çalışıyorlardı," diyen el-Halil, "Bu nedenle hükümet içindeki varlığımız iyi ve olumlu bir durumdur. Hükümetin içinden ve dışından mücadele ederek, içeride ve dışarıda sarsılmaz bir set gibi duruyoruz," ifadelerini kullandı.
El-Halil, "Hükümetteki varlığımız, Hizbullah'ın ülkede temel bir ortak olmasını istemeyen düşmanlarımızın uykularını kaçırıyor," diye ekledi.
Son olarak el-Halil, "Mevcut istikrar dönemini, temel konular üzerinde sakin bir tartışma yürütmek için bir fırsat olarak değerlendirmeyi hedefliyoruz," dedi.