YDH- ABD Dışişleri Bakanlığı, Irak’taki dört silahlı grubu Yabancı Terör Örgütü (FTO) ilan etti.
Hareket el-Nüceba, Ketaib Seyyid el-Şüheda, Hareket el-Ensarullah el-Avfiye ve Ketaib İmam Ali daha önce “Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Teröristler” kapsamında yer alıyordu.
Yeni karar, grupların mali varlıklarının dondurulmasını ve onlarla iş yapanların yargılanmasını öngörüyor.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, bu örgütlerin “İran’dan doğrudan destek aldığı” ve Irak’taki ABD çıkarları ile koalisyon güçlerine saldırılar planladığı belirtildi.
Açıklamaya göre gruplar, “Bağdat Büyükelçiliği ve koalisyon üslerine defalarca saldırı düzenledi; doğrudan rollerini gizlemek için uydurma isimler ve cephe örgütleri kullandı.”
Karar, ABD Başkanı Donald Trump’ın yayımladığı Ulusal Güvenlik Muhtırası No. (2) kapsamındaki “azami baskı” stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Washington uzun süredir aynı söylemi tekrarlasa da, bu adımın bölgedeki gerilimin tırmandığı ve Irak’taki ABD varlığının yeniden tartışıldığı bir döneme denk gelmesi dikkat çekiyor.
Operasyonel tercihleri ile terörü resmi bir politika haline getirdiğini yansıtan İsrail ile müttefik olan ABD, geçtiğimiz Temmuz ayında, el-Kaide ile bağlantılı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünü ve bilinen diğer takma adlarını terör örgütü listesinden çıkardı. Ayrıca İsrail-HTŞ arasında varılacak bir anlaşma için de baskı kuruyor.
Listede adı geçen gruplar ise kararı küçümsedi.
El-Ahbar’a konuşan üst düzey bir kaynak, “Yeni kararın hiçbir ahlaki değeri yok, tek amacı Direniş Ekseni'ne baskı yapmak” dedi.
Kaynak, “Irak’a ya da karargâhımıza yönelik herhangi bir Amerikan ya da İsrail saldırısı karşılıksız kalmaz. Ancak şu an Irak hükümetinin Washington ile müzakerelerine alan açıyoruz” ifadelerini kullandı.
Aynı kaynak, “Amerikan-İsrail’in grupları dağıtma ve silahsızlandırma planını biliyoruz. Egemenliğin eksikliği, ABD’ye bu şekilde pervasızca hareket etme fırsatı tanıyor” diye ekledi.
Seyyid el-Şüheda Tugayları Sözcüsü Kadim el-Fartusi de benzer bir açıklama yaptı:
“Bizi terör listesine almak yeni değil. Washington bugün bunu azami baskı politikası kapsamında yeniden gündeme getiriyor. Fırkalar kalacak, silahlar kalacak; yaptırımlar hiçbir şeyi değiştirmeyecek.”
Fartusi, bu tanımlamaları “terörle mücadele adı altında muhalifleri bastırma aracı” olarak nitelendirdi.
Fartusi, grupların Irak’ı savunma çerçevesinde faaliyet gösterdiğini savunarak, “ABD’nin iddia ettiği gibi dış operasyonlarımız yok. Listelere alınmamız, gücümüzün düşman tarafından kabul edilmesi demektir” dedi.
Irak’ın sık sık hava saldırıları ve yaptırımlarla hedef alınmasını “egemenlik krizinin sonucu” olarak değerlendirdi ve “Amerikalılar ile İsrailliler bahane üretmekte usta” ifadelerini kullandı.
Iraklı güvenlik uzmanı ve emekli Tuğgeneral Ahmed el-Samarrai ise kararı siyasi bir hamle olarak yorumladı.
El-Ahbar’a konuşan el-Samarrai, “Bu grupların yeniden terör listesine alınmasının hukuki bir boyutu yok, çok yönlü bir siyasi mesaj taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.
El-Samarrai’ye göre Washington, bu adımla grupların mali ve medya faaliyetlerini sınırlamayı hedefliyor.
Aynı zamanda Irak’taki askeri varlığına dair yeni güvenlik düzenlemelerinin de önünü açıyor.
“Karar, terör örgütleriyle mücadeleyi Irak hükümetinin sorumluluğuna bırakıyor; bu da hizipleri caydırmayı ve hükümeti zor durumda bırakmayı amaçlıyor. Özellikle silah meselesinde hükümet üzerindeki baskıyı artırıyor” dedi.
Asıl tehlikenin kararın doğrudan bir hedef göstermenin habercisi olarak algılanmasında yattığını vurgulayan Samarrai, “Bu durum, hem Irak içinde hem de bölgede yankı bulacak bir askeri tırmanışa kapı aralayabilir” ifadelerini kullandı.