YDH- Yemen Ensarullah Hareketi lideri Seyyid Abdulmelik el-Husi, bugün yaptığı açıklamada, Gazze’deki soykırımı “yüzyılın suçu” olarak nitelendirerek, İsrail işgal güçlerinin işlediği vahşeti kınadı. El-Husi, bölgede artan saldırganlıktan İsrail rejimi ile suç ortaklığı yapan Arap rejimlerini sorumlu tuttu.
Seyyid el-Husi haftalık konuşmasında, Gazze’de sivillerin devam eden katliamını eleştirerek, İsrail’in bu soykırımı ABD, İngiltere ve Almanya’nın tam desteğiyle gerçekleştirdiğini söyledi. İşgalin “Amerikan, İngiliz ve Alman bombalarını kullandığını” ve “Arap petrolü ve kaynaklarıyla” beslendiğini belirtti.
El-Husi, “Gazze’deki kitlesel yok etme sahnelerinin insan vicdanını uyandırması gerektiğini” ifade ederek, uluslararası toplumun sessizliğinin ahlaki bir çöküşü ortaya koyduğunu ekledi.
Arap sessizliği ve suç ortaklığı
Ensarullah lideri, İslam ve Arap rejimlerini sert şekilde eleştirerek, soykırımı durdurmak için ciddi bir adım atmadıklarını vurguladı. İsrail’in sadece Filistinlileri hedef almadığını, tüm Müslüman ümmeti tehdit ettiğini vurguladı.
“Doha zirvesine katılan bazıları, ülkelerini temsil etme konusunda ne hukuki ne de ahlaki meşruiyete sahiptir.” diyen Yemenli lider, “Bu sadece Katar meselesi değil; tüm Körfez ve Arap dünyası tehdit altında.” diye ekledi.
El-Husi, Arap-İslam zirvesinin nihai bildirgesini eleştirerek, İsrail’in suçlarının normalleşmeyi zedeleyen bir mesele olarak görülmesini utanç verici bulduğunu belirtti.
Sabra ve Şatilla: Silahsızlandırmanın dersleri
1982 Sabra ve Şatilla katliamını hatırlatan el-Husi, özellikle Lübnan ve Filistin’de direniş hareketlerinin silahsızlandırılmasının tehlikelerine dikkat çekti.
Böyle katliamların, “mazlumların silahı ellerinden alındığında” gerçekleştiğini vurguladı ve siviller için tek anlamlı korumanın organize ve ilkesel silahlı direniş olduğunu söyledi.
El-Husi şöyle devam etti: “Sabra ve Şatilla katliamı, tehlikenin direniş silahları olmadığını, İsrail baskısına boyun eğmenin ve silahsızlandırmanın soykırıma yol açtığını kanıtladı.”
Lübnan, Suriye ve Kızıldeniz’de direniş
El-Husi, direniş operasyonlarının sadece Filistin’de değil, bölgenin tamamında süreceğini yeniden vurguladı. Lübnan’a yönelik Amerikan baskısını ve güney Suriye’de artan İsrail ihlallerini kınadı.
“Güney Suriye’deki halk, tamamen düşmanın tehdidine karşı savunmasız.” diyen Yemenli lider, günlük baskınlar, kontrol noktaları ve ihlallerin, İsrail’in tam kontrol sağlama çabaları olduğuna dikkat çekti.
Deniz operasyonları hakkında, Kızıldeniz’de İsrail ve İsrail bağlantılı gemilere uygulanan ablukaların süreceğini vurguladı. “Bu, Filistin halkını destekleyen adil ve meşru bir yanıtın parçasıdır.” diyerek, işgal altındaki Filistin derinliklerine 24 dron ve füze saldırısı düzenlediklerini bildirdi.
Kızıldeniz ablukası sürecek
El-Husi, özellikle Suudi Arabistan ve İngiltere’yi hedef alarak, İsrail ile deniz güvenliği operasyonlarında iş birliği yapan bölgesel aktörlere seslendi: “Uluslararası deniz taşımacılığını korumuyorsunuz, İsrail çıkarlarını koruyorsunuz. Ve başarısız olacaksınız.”
İngiliz gemilerinin yalnızca Yemen’e karşı saldırılarda hedef alındığını belirtti, Kızıldeniz operasyonlarının bölgesel istikrarı tehdit ettiği iddialarını reddetti.
“Hiçbir Suudi veya Körfez gemisi hedef alınmadı.” diyerek, “Yalnızca İsrail veya Batılı destekçileriyle bağlantılı olanlar sonuçla karşılaşıyor.” dedi.
İsrail ile ilişkiler kesilsin, direniş güçlendirilsin
Konuşmayı, Arap ve Müslüman hükümetlere İsrail ile diplomatik ilişkileri kesme, ekonomik iş birliğini durdurma ve Filistin direniş gruplarının kriminalize edilmesini sonlandırma çağrısıyla bitirdi.
“Direnişi finansal, politik ve medyatik olarak desteklemek sadece mümkün değil, aynı zamanda zorunludur.” dedi. Pek çok Arap rejiminin bunun yerine dayanışma gösterilerini bastırdığını ve Filistin yanlısı kişileri hapsettiğini belirtti.
Ayrıca, Avrupa’daki, özellikle Almanya’daki boykot hareketlerini memnuniyetle karşıladı ve bunların Müslüman dünyada da yaygınlaştırılmasını istedi.
Seyyid Abdulmelik el-Husi’nin konuşması, Ensarullah’ın İsrail saldırganlığına karşı kararlı duruşunu bir kez daha teyit etti ve Gazze soykırımının tüm bölge için belirleyici bir an olduğunu vurguladı.
“Direniş durmayacak, İsrail ile normalleşme ihanettir ve bölge boyun eğme ile egemenlik arasında seçim yapmalıdır.” diyerek sözlerini tamamladı.