YDH- İbranice yayın yapan Maariv gazetesine göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın bir muhabirin sorusuna verdiği yanıt, İsrail sağında – özellikle Başbakan Benyamin Netanyahu’nun seçmen tabanında – büyük bir şok yarattı.
Trump şöyle dedi:
"İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğim, izin vermeyeceğim. Bu olmayacak. Bibi ile konuşmuş olsam da olmasam da -ki konuştum- İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğim. Bu kadar yeter. Artık durmanın zamanı geldi,"
Maariv, bu sözlerin İsrail sağında adeta donma etkisi yarattığını yazdı. Gazete, aylarca süren kampanyaların, özenle hazırlanmış brifinglerin ve bakanlardan gelen sürekli işaretlerin sağcıları ilhakın an meselesi olduğuna inandırdığını hatırlattı.
Ancak Trump, tek bir cümleyle bu beklentileri yıkarak İsrail açısından bunun artık “taktiksel bir ret” değil, stratejik bir sınır çizimi olduğunu gösterdi.
İngiliz Guardian gazetesi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Fransız kanalı France24'e verdiği demeçte, Yahudiye ve Samiriye'nin herhangi bir ilhakının "Trump'ın ilk döneminin başarı öykülerinden biri olan İbrahim Anlaşmaları'nın sonu olacağını" söylediğini bildirdi.
Maariv'in haberinde şu ifadeler öne çıktı:
“Kırmızı çizgi çekildi: İlhak yok. Ne bugün, ne yarın, ne de Washington İsrail’in en büyük siyasi ve güvenlik ortağı olduğu sürece. Sağcıların ‘tarihi bir fırsat’ olarak gördüğü hayal bir anda çöktü.”
Maariv’e göre, Trump’ın çıkışı Arap dünyasında güvence olarak algılandı.
Bölgenin yeni bir krize sürüklenmeyeceği, liderlerin sokak baskısıyla karşılaşmayacağı mesajı verildi. Bu, ABD’nin İsrail’e “artık yeter” diyebildiğinin somut göstergesi olarak yorumlandı.
Macron, ABD başkanının Salı günü iki lider arasında gerçekleşen ve amacı "Amerika, Avrupa ve Arap devletlerinin aynı sayfada olmasını sağlamak" olan bir toplantıda konuya ilişkin tutumunu açıkça belirttiğini belirtti.
Netanyahu, bir kez daha kendine özgü tutumunu sergiledi: fırsatı değerlendirmek yerine karar vermemek.
Trump göreve başlamadan hemen önce Netanyahu; onunla kapsamlı bir anlaşma imzalayabilir, rehineler konusunda mutabakata vararak güvenlik dengelerini değiştirebilir, hatta Ürdün Vadisi’nin ilhakını hızlandırabilirdi.
Maariv'den Anna Barsky ''Trump'ın gelip oyunu bozduğunu'' öne sürüyor:
''Sağcıların “gerçekleşebilir rüyası” buydu. Ancak Netanyahu cesur bir adım yerine yine oyalama stratejisini seçti. Manevra yaptı, bekledi, zamanı erteledi. Bir gün tüm parçaların kendiliğinden birleşeceğine inandı. Netanyahu’nun elinde şimdi yalnızca bildiği şey kaldı: hayatta kalmak.''
Netanyahu, İsrail iç siyasetinde kendi siyasi hayatta kalışını Gazze savaşı üzerinden sağlamaya çalışmıştı. Aşırı sağcı bakanların desteğiyle desteğiyle koalisyon işledi, taban bayrak etrafında kenetlendi, siyasi saat işlemeye devam etti.
Barsky, ''Ancak bu denge artık sürdürülemez hale geldi.'' diyor.
Maariv'in iddiasına göre, Trump, tüm tutarsızlığına ve pervasızlığına rağmen sınır çizmeyi, “buraya kadar” demeyi biliyor.
Gazeteye göre, ABD Başkanı, bölgesel riskin farkındaydı; Arap ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmek için İsrail’in hayalini gözden çıkardı.
Öte yandan, Barsky, ''Netanyahu'nun kararları ertelemeye devam ettiğini'' belirtiyor:
''Başbakan, cesur bir adımı atmak ya da kendini riske atmak yerine sürekli erteliyor. Onun korkusu başarısızlık değil; kararın kendisi. Çünkü her karar bir sonuç doğurur, her sonuç ise eleştiriyi beraberinde getirir. Ama zaman daralıyor. Netanyahu bir tur daha poker oynamak istese bile, Trump artık masada değil.''
İsrail iç siyasetinde alınmayan kararların en nihayetinde Washington’da alınmak zorunda kalacağını kaydeden Maariv, Netanyahu'nun bu kararsızlık politikasını sürdüremeyeceğini, Trump’la görüşmek için gideceği Beyaz Saray’da, Oval Ofis’te açık ve net yanıtlar vermek zorunda kalacağını da hatırlattı.
Macron ayrıca, BM'de 142 ülke tarafından kabul edilen "New York Deklarasyonu"na dayanan ve "Hamas'ın Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki gelecekteki tüm yönetimlerden çıkarılmasını" da içeren Filistin'in geleceği için üç sayfalık bir plan sunduğunu belirtti.
Fransa Cumhurbaşkanı'na ayrıca, Ma'ale Adumim bölgesindeki E1 Bölgesi'nde 3.400 yeni konut inşası da dahil olmak üzere, İsrail'in Yahudiye ve Samiriye'deki inşaat faaliyetlerinin genişletilmesi sorulduğunda, "Bu konuda, Avrupalılar ve Amerikalılar çok açık bir şekilde aynı fikirdedir" dedi.