Lübnan Komünist Partisi ile Hizbullah işbirliğinin tarihi

28 Eylul 2025

Eski Lübnan Komünist Partisi üyesi Riyad Suma, Seyyid Hasan Nasrullah’ın mezhep ötesi bir direniş modeli kurduğunu, Filistin ve bölge direnişine öncülük ettiğini ve mirasının yeni nesil mücadeleciler için ilham kaynağı olduğunu bildirdi.

YDH- Eski Lübnan Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi Riyad Suma, “Ümmetin Seyyidi” adlı röportaj serisinde, İsrail’in Beyrut’u işgali sonrasında direnişin doğuşuyla ilgili ayrıntılara ve Komünist Parti ile Hizbullah arasındaki ilişkiye değindi. Suma, Seyyid Hasan Nasrullah’ın mezhep ötesi bir model oluşturduğunu ve yeni nesilleri ilham veren bir miras bıraktığını vurguladı.

Suma, Beyrut işgali dönemini hatırlatarak bunu “Filistin direnişi çıktıktan sonra Lübnan’da yeni bir direnişin doğuşunun temel itici gücü” olarak tanımladı.

Suma, “O dönemde, Şehit Kemal Canbolat’ın Vatay Musaytaba’daki evinde, Ulusal Hareket’in liderleri arasında Corc Havi, Muhsin İbrahim, Samir Sebbağ ve İnam Raad’ın katılımıyla bir toplantı yapılması kararlaştırıldı” dedi.

Açıklamasında, “Ulusal partiler bilgi alışverişinde bulundu ve bazı ortak operasyonlar gerçekleştirdi. Zamanla Komünist Parti, Ulusal Parti, Eylem Örgütü ve bazı Filistinli güçler sürece dahil oldu. Daha sonra Hizbullah ve Emel Hareketi de katıldı.” ifadelerine yer verdi.

Komünist Parti ile Hizbullah arasındaki ilişki

Suma, Komünist Parti ile Hizbullah arasındaki ilişkinin Seyyid Nasrullah’ın Genel Sekreterliği döneminde nitelikli bir gelişme gösterdiğini belirtti. Suma, ilişkinin “diyalogdan koordinasyona, ardından Temmuz 2006 savaşında ortak sahadaki katılıma kadar geliştiğini” ifade etti.

Suma, “O dönemin ardından işbirliği daha koordineli hale geldi. O dönemde olduğu gibi askeri ve mali destek de sağlandı. Eğer silah veya mühimmat gerekiyorsa Hizbullah bunu temin ediyordu. Ayrıca ‘Seda eş-Şaab’ radyosuna on binlerce hatta yüz binlerce dolar finansal destek sağlandı; bu az bir destek değildi.” dedi.

Suma, Seyyid Nasrullah ile eski Komünist Parti Genel Sekreteri Corc Havi arasındaki en önemli ortak paydanın İsrail karşıtlığı olduğunu belirtti. Suma, Havi’nin “Nasrullah’ı defalarca övdüğünü ve ‘Direnişçi bir İslamcı, uzlaşmacı bir komünistten bana daha yakın’ dediğini” aktardı.

Suma, aralarındaki ilişkinin ileri düzeyde güven seviyesine ulaştığını ve Hawi’nin Hizbullah’ın davetiyle yüzlerce İslami direniş lideri önünde konferans verdiğini ifade etti.

Direnişte Komünist Parti’nin rolü

Suma, Komünist Parti’nin 1980’lerde direniş çalışmalarında “en büyük katkıyı” sağladığını belirtti. Partinin, Taif Anlaşması sonrası iç krizler yaşamasıyla rolünün etkilendiğini kaydetti. Ancak Suma, Hizbullah ile işbirliğinin devam ettiğini, Corc Havi ile Seyyid Nasrullah’ın 2005’te yaptığı görüşmelere kadar bu ilişkinin saygı ve takdir temelinde sürdüğünü ifade etti.

Suma, Havi’nin suikastından hemen önceki dönemlerde de Hizbullah ile işbirliği ve görüşmelerin devam ettiğini, özellikle 2005 gibi zor dönemlerde temasların sürdüğünü belirtti.

Suma, Seyyid Nasrullah’ın Gazze’deki mücadeleyi ve ABD’nin bölgedeki hakimiyetini birbirine bağladığını aktardı.

Suma’ya göre, Seyyid Nasrullah’ı diğerlerinden ayıran en belirgin özellik, “Filistin’in özgürlüğü, bölgenin kalkınması ve ABD hegemonyasına karşı duruşu arasındaki bağı kurma yeteneği” idi. Suma, Nasrullah’ın “mezhep ve bölünmeleri aşan bir direniş lideri olduğunu, Lübnan ve bölgedeki mücadeleyi sürdürecek geniş bir direniş güçleri ittifakı kurduğunu” vurguladı.

Suma, “Seyyid Hasan, deneyimi ve teorik-kültürel yaklaşımıyla bu geniş ittifakı kurdu. Bence Seyyid Hasan, merhum Cemal Abdülnasır’dan sonra en önemli Arap lideridir. Mirası ve deneyimi, yeni nesil mücadeleciler için ilham kaynağı olmaya devam edecektir.” dedi.

Suma, Seyyid Nasrullah’ın deneyiminin, tüm bölgesel ve ulusal bileşenleri kapsayabilen çok vizyonlu ve çok aidiyetli bir direniş modeli oluşturduğunu belirterek, “Onun ideolojik, siyasi ve kültürel mirası, bu modelin gelecekte geliştirilmesi için referans teşkil etmektedir.” ifadelerini kullandı.