Oğlunun dilinden Seyyid Hasan Nasrullah

29 Eylul 2025

Seyyid Cevad, el-Meyadin’e verdiği röportajda, babası Ümmetin Şehidi Seyyid Hasan Nasrullah’ın şehadetinden önceki son anlarını, çocukluğunu, okuma tutkusunu ve aile hayatını anlattı; babasının insani mirası ve direniş vizyonunu aktardı.

YDH- Ümmetin Şehidi Seyyid Hasan Nasrullah’ın oğlu Seyyid Cevad, el-Meyadin’in “Misk el-Kelam” programına verdiği röportajda, şehit babasının insani mirası hakkında konuştu.

Seyyid Cevad Nasrallah, sözlerine başlarken, Ümmetin Şehidi’nin aslında gerçekten gitmediğini, aksine varlığının daha canlı ve daha belirgin hâle geldiğini ifade etti.

“Babam her düşüncede, her harekette ve durgunlukta, sadece evde ya da aile içinde değil, bunun ötesinde de varlığını hissettiriyor.” diyen Seyyid Cevad, babasının kalıcı etkisini vurguladı.

Seyyid Cevad, bazı insanların Seyyid Nasrullah’ın şehadetini reddetmesinin ve kabul etmemesinin, onları mantıktan koparan duygusal bir tepki olduğunu söyledi. Ancak zamanla insanların bu gerçeği kabullenmeye döneceklerini ifade etti.

Şehadeti ve cenaze hazırlığı

Seyyid Hasan Nasrullah’ın oğlu, babasının şehadet haberini herkes gibi televizyondan, Hizbullah’ın resmi açıklamasının el-Meyadin ekranında yayınlanmasıyla öğrendiğini kaydetti. “Aslında bu, hiç hoşuma gitmeyen bir senaryoydu, hep uzun ömürlü olması için dua ederdim.” dedi.

Seyyid Nasrullah’ın hedef alındığını öğrenmenin ilk anlarında yaşanan duyguları “sadece bir şok” olarak niteleyen Seyyid Cevad, “Darbe şiddetine, İsrail’in açıklamasına, o gece konuşmaya başladığımız bazı ayrıntılara zihnen kısmen hazırlıklıydık: Gerçekten o muydu değil miydi? O yerde miydi, değil miydi?” sözleriyle anlattı.

Seyyid’in korunmasından sorumlu güvenlik düzeninin bölümlere ayrılmış bir yapıda olduğunu, herkesin birbirini tanımadığını belirten Seyyid Cevad, bu nedenle kendilerine haber verilmesinin zor olduğunu, ayrıca bu tür bağlantılardan izole edilmiş olduklarını kaydetti.

Babasının şehadetini öğrendiği an aklından geçenleri ise şöyle aktardı: “Nerede? Onu çıkardılar mı? Hâlâ tesiste mi?”

Seyyid Cevad, Şehit Seyyid Haşim Safiyüddin’in, Seyyid Hasan Nasrullah’ın bedeni olay yerinden çıkarılmadan şehadetini ilan etmediğini belirtti. “Biri geldi, onu kendi gözleriyle gördü ve (Seyyid Haşim’i) arayarak, ‘Onu gördüm’ dedi. Bunun üzerine o da açıklamayı hazırladı.” diye ekledi.

Seyyid Cevad, ardından Seyyid Haşim Safiyüddin’in kendisini aradığını, sonrasında Safiyüddin’in bahsettiği genç bir adamın da kendisiyle irtibata geçerek bedenin ya belirli bir Hüseyniye’de ya da yakındaki bir cenaze evinde olduğunu söylediğini aktardı. İlk yere gittiğinde boş olduğunu, muhtemelen morga götürüldüğünü anladığını, oraya vardığında ise babasını gördüğünü ve cenaze yıkama masasında yattığını söyledi.

Ümmetin Şehidi’nin cenaze yıkama masasında gördüğü ilk anı anlatan Seyyid Cevad, “İlk baktığım şey elleriydi, boğulma ya da baskı olup olmadığını anlamak için. Ellerinin rahat olduğunu görünce içim ferahladı.” dedi.

Seyyid Cevad, sakinliğini ve metanetini koruduğunu belirterek kendi kendine “Ben babamın oğluyum. Şehadet bizi vurduğunda parçalanmayız, asla!” dediğini aktardı.

Şehadet öngörüsü

Seyyid Cevad, şehadetinden önceki son yılda Seyyid Hasan Nasrullah’ın giderek “şehadet yolunda” olduğunun daha çok farkına vardığını, bu nedenle kendisini ve kardeşlerini buna hazırladığını ifade etti. Seyyid’in bu önsezisini halka açık dile getirmediğini, “kimseyi kaygılarıyla yüklemek istemediğini” belirtti. Aksa Tufanı’nın başlangıcından Şehit Fuad Şukur’un şehadetine kadar babasının şehadete dair kesin bir inanç taşıdığını kaydetti.

Şehit Fuad Şukur’un cenazesinde Seyyid Nasrullah’ın, “Şehidimiz için veda etmeyiz, bilakis yakında görüşürüz, kılıca karşı kanın zaferinde görüşürüz, şehadette görüşürüz, sevgililerin yanında görüşürüz.” sözlerini hatırlatan Seyyid Cevad, “Babam kararını vermişti. Onu tanıyanlar bilir ki, asla yalnızca moral olsun diye konuşmaz; her sözünü kasteder.” dedi.

Babası ile annesinin şehadetinden önceki son görüşmeyi de aktaran Seyyid Cevad, babasının, annesine, “Burada ayrılıyoruz” dediğini belirtti. Annesi “İnşallah tekrar görüşürüz?” diye sorduğunda, babasının “Hayır, bu son görüşmemiz” karşılığını verdiğini ifade etti. Ayrıca şehadetinden üç ay önce de babasının, annesine, “Bu son dönemim gibi hissediyorum.” dediğini kaydetti.

Aileyle son buluşmasının ise Haziran 2024’te, dedesi ve amcalarının da bulunduğu bir ortamda gerçekleştiğini, sohbetin samimi geçtiğini ve aile anılarının yad edildiğini söyledi.

Şarşabuk’taki çocukluk

Seyyid Cevad, babasının kendisine Beyrut’taki Karantina bölgesine bağlı Şarşabuk Mahallesi’ndeki çocukluğundan bahsettiğini aktardı. Mahalle çocuklarının futbol oynamak istediğinde numaralı forma alacak paraları olmadığını, bu yüzden boya kutusu alıp beyaz fanilaların üzerine numaraları kendilerinin yazdığını anlattı. Daha sonra çocukların evde gömleklerini mahvettikleri için yiyecekleri dayaktan kurtulmaları için Allah’a dua ettiklerini söyledi. Seyyid Hasan’ın da bütün çocuklarla birlikte bunu yaptığını, sadece 5-6 yaşlarında olduklarını ve çıplak ayakla oynadıklarını aktardı.

Kışları ise babasının sac çatılara vuran yağmurun sesini çok sevdiğini, bunun ona Şarşabuk’taki çocukluğunu hatırlattığını anlattı.

Seyyid Cevad, kendisinin de bu sesi benimsediğini, “Bir yerdeysem ve yağmur başlarsa, yakında bir hangar varsa, kışın sesi bana onu hatırlatıyor, babamın çok sevdiği o kendine has sesi.” dedi.

Bu mütevazı başlangıçların babasının kişiliğinin temelini oluşturduğunu, yoksullara, mazlumlara ve ezilenlere duyduğu şefkatin buradan geldiğini vurguladı.

Dini etkilerine gelince, babasının sık sık “Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlullah ve Şeyh Muhammed Mehdi Şemseddin’in kürsülerinin altında oturduğunu” söyledi. Gençliğinde ise ilk olarak Seyyid Musa es-Sadr’ın şahsiyetine ilgi duyduğunu belirten Seyyid Cevad, “Birinin karakterini nasıl inşa ettiğini anlamak istiyorsanız, sevgisini, ilhamını ve etkisini kimden aldığını görmelisiniz.” dedi.

Okumaya olan tutkusu

Seyyid Cevad, babasının “kitaplara büyük bir tutkusu olan mükemmel bir okuyucu” olduğunu söyledi. Bir kitabı elinden bıraktığında, sorulduğu anda anında cevap verebiliyordu.

Yoğun sorumluluklarına rağmen en az iki günde bir kitap bitirdiğini, bunun dışında raporlar, yazışmalar ve haberleri de takip ettiğini söyledi.

Okuma anlayışını anlatırken, “Onun için okumada veya sorgulamada hiçbir konu sınırlı değildi. Bilginin, diyaloğun ve açıklığın ufukları genişlettiğine inanırdı. Kız kardeşinin üniversitedeki finans ve işletme kitaplarını bile okurdu. Edebiyat, siyaset, devlet başkanlarının anıları ve hatta Siyonist ve Amerikan istihbarat yetkililerinin yazılarını dahi okurdu; çünkü onların zihniyetini anlamak istiyordu. Onun için hiçbir konu tabu değildi.” dedi.

Seyyid Hasan Nasrullah’ın “gerçek bir demokrat” olduğunu kaydeden Seyyid Cevad, onunla her şeyin konuşulabildiğini, her şeyin sorulabildiğini, fikir ayrılıklarının dile getirilebildiğini ve babasının da her şeyi açıkladığını, asla otoriter davranmadığını, bilakis daima açıklayıp rehberlik ettiğini söyledi. Özellikle teolojik ve itikadi kitap seçiminde kendisine yol gösterdiğini belirtti.

Seyyid Cevad, babasının Kur’an’a gösterdiği büyük saygıyı da vurguladı. “Kur’an’ın sadece güzel sesle okunacak bir metin değil, kesin bir inançla okunması gerektiğini, Kur’an’ın bir eylem rehberi ve yaşam yolu olduğunu bize öğretti.” dedi. Babasının tavsiye ettiği diğer bir kitabın da İmam Humeyni’nin “Kırk Hadis” eseri olduğunu kaydetti.

Seyyid Cevad ayrıca babasının İmam Mehdi hareketine olan bağlılığını hatırlatarak, onunla oturduklarında “sıklıkla siyaseti bir kenara bırakıp İmam Mehdi’nin hareketi üzerine konuştuklarını” söyledi.

Baba ve eş olarak Seyyid

Seyyid Cevad, babasını bir baba olarak anlattı. Sertlik gerektiğinde kararlı olduğunu, fakat asla fiziksel cezaya başvurmadığını ifade etti. “Babamın bir bakışıyla olduğumuz yerde donup kalırdık. Mesela ‘Yeter Cevad’ dediğinde, bunu asla tekrar etmesine gerek olmazdı.” dedi.

Onun ebeveynlik tarzında baskın özelliklerin şefkat, rehberlik ve açıklama olduğunu belirten Seyyid Cevad, “Hiçbir şeyi sırf hayır demek için yasaklamazdı. Bazen nedenini sorardık. Açıklardı. Bu çok başarılı bir eğitim yöntemidir.” dedi.

Babasının yanında hiçbir konunun tabu olmadığını, her sorularına cevap verdiğini belirtti. “Bazılarının neden bu soruları uygunsuz gördüğünü sorardık, o da ‘yanılıyorlar’ derdi. ‘Öğrenmek için soranla, inat için soran farklıdır’ diye açıklardı.”

Kardeşlerin her birinin babayla farklı bir ilişkisi olduğunu, ancak kız kardeşi Zeyneb’in babasıyla özel bir bağ kurduğunu söyledi.

Seyyid Cevad, babasının neşeli bir ruhu olduğunu, ancak mizahında bile vakarını koruduğunu kaydetti. “Sözleri her zaman yerli yerindeydi, ister ciddi konuşsun ister şaka yapsın.” dedi.

Babasının kendilerine cömertliği, affediciliği, hoşgörüyü ve insanlarla nasıl muamele edileceğini öğrettiğini söyledi.

Şehit kardeşi Seyyid Hadi’nin şehadetinde babasını ağlarken yalnızca ilk haberi aldığında gördüğünü, sonrasında kendisini izole ettiğini, fakat şehit aileleriyle ilgili bir şeyle karşılaştığında gözyaşlarına hâkim olamadığını anlattı.

Evde babasının mezhepçilik meselelerini asla gündeme getirmediğini, bu tür konular kamuoyunda gündeme geldiğinde ise derinden üzüldüğünü vurguladı.

Anne-babasının ilişkisine dair de “Babam ve annemden eşlerimize nasıl davranacağımızı öğrendik. Ahlakın, nezaketin, zarafetin zirvesiydi. Evde asla yüksek ses duymadık.” dedi.

“Annem ağır bir yük taşıdı. Babamın zihinsel ve entelektüel açıdan misyonuna odaklanabilmesi için onun destek noktası ve sığınağıydı.” diye ekledi.

Nihai hayali ve Gazze cephesi

Ümmetin Şehidi Seyyid Hasan Nasrullah’ın en büyük hayali Kudüs’ün özgürlüğüydü. Seyyid Cevad, “Eğer biri hayatını, ruhunu, kanını, malını ve evlatlarını bu dava için feda etmiyorsa, yaşamanın ne anlamı var?” dedi. Babasının “gerçekten Lübnanlı” olduğunu, çünkü ülke uğruna oğlunu cepheye gönderip şehit verdiğini vurguladı.

Gazze destek cephesini açmasaydı belki hayatta kalırdı diyenlere cevaben, Seyyid Cevad, 2000’de, 2006’da veya öncesinde babasını destekleyenlerin, girdiği her cephede ve yaptığı her tercihte onun yanında olmaları gerektiğini söyledi.

“Onu gerçekten destekleyen, sonuna kadar yanında duran kişidir.” dedi.

Halk, siyaset ve tarihi etkisi

Seyyid Cevad, halkın mesajlarını babasına aktarmak için sosyal medyada ve halkın arasında bulunmaya özen gösterdiğini belirtti. Diğer konularda ise yükünü hafifletmek için mesajları şehit Seyyid Haşim Safiyüddin’e ilettiğini söyledi.

Babasıyla Lübnan’daki siyasi sınıf hakkındaki görüşlerini de aktaran Seyyid Cevad, babasının “Onları en iyi tanıyan kişi Meclis Başkanı Nebih Berri’dir; onlarla uğraşmada tecrübelidir ve onların anahtarlarını bilir.” dediğini ifade etti.

Babasının, merhum eski başbakan Selim el-Huss’a da büyük sevgi ve saygı duyduğunu kaydetti.

Seyyid Nasrullah’ın, İmam Musa es-Sadr, Seyyid Abbas el-Musevi ve İmam Humeyni dışında biyografilerini okumaya önem verdiği diğer tarihi şahsiyetlere de işaret eden Seyyid Cevad, babasının Ehl-i Beyt’ten derinden etkilendiğini belirtti.