YDH- Israel Hayom’un haberine göre, İsrail ile İran arasında 12 gün süren savaşın ardından İsrail kamuoyunda “zafer” algısı oluştu. Haberde, İran’ın ağır darbeler aldığı öne sürülürken, Tahran’da da “zafer” söyleminin öne çıktığı kaydedildi.
Gazeteye göre, Tahran’ın, üst düzey isimlerinin öldürülmesinin ardından 24 saat içinde yerlerine yeni isimler getirilmesi ve sistemin ayakta kalması “direnç” göstergesi olarak değerlendirildi. İranlı yetkililerin, ABD ve İsrail ile doğrudan çatışmada ayakta kalmayı “önemli bir başarı” olarak nitelendirdiği bildirildi.
Haberde, nükleer müzakerelerin çıkmaza girmesi ve Avrupa üçlüsünün (E3) “snapback” mekanizmasını işleterek 2015’te kaldırılan tüm yaptırımları geri getirmesinin, Tahran’ın yeni bir savaştan daha az çekinmesine yol açtığı ifade edildi. İran liderliğinin bu kez daha fazla kazanım elde edebileceğine inandığı kaydedildi.
Buna rağmen İran’ın, yaptırımların hafifletilmesine yol açabilecek diplomatik bir yolu tercih etmeye devam ettiği belirtildi. Ancak Tahran’ın, Batı’nın tutumunu “teslimiyet talebi” olarak gördüğü ve bu nedenle askeri tırmanış ihtimalinin arttığını kabul ettiği aktarıldı. İsrail’in, özellikle nükleer alanda yeniden kapasite inşa edilmesi girişimlerine karşı yeni saldırılar düzenleyebileceği yönündeki uyarıları da vurgulandı.
Gazeteye göre, İran önceki “hatalardan” ders çıkararak füze cephaneliğini geliştirmeye ve savunma sistemlerini güçlendirmeye odaklandı. Neredeyse her gün yeni füze denemeleri ve sistemler üzerine açıklamalar yapıldığı, İranlı yetkililerin İsrail’in saldırı hazırlığında olduğuna inanırlarsa “önleyici saldırı” başlatabileceklerini ifade ettikleri kaydedildi. İran’ın, başarısız olan sistemlerin yerine gelişmiş hava savunma sistemleri için Moskova ve Pekin’le temaslarını artırdığı belirtildi.
Haberde, İsrail’in “Yükselen Aslan” adlı saldırısının etkisi hatırlatılarak, operasyonun ABD’nin güvenlik desteği altında gerçekleştiği ve Washington’un 800 milyon dolarlık THAAD füze savunma sistemleri de dahil olağanüstü askeri destek sağladığı bildirildi. Ancak bir sonraki çatışmada İsrail’in aynı koşullara sahip olmasının zor olabileceği kaydedildi.
İran’ın hazırlık düzeyinin farklı olacağı, aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump’ın Venezuela’dan Ukrayna’daki savaşa kadar farklı krizlerle meşgul olması nedeniyle Washington’un İsrail’e ne ölçüde destek vereceğinin belirsiz olduğu ifade edildi. Bu durumun İsrail’i, önceki savaşta karşılaştığından “çok daha büyük zorluklarla” karşı karşıya bırakabileceği belirtildi.
Haberde, bir sonraki savaşın amacının ne olacağı sorusunun da gündeme geldiği aktarıldı. Hava saldırılarının tek başına İran’daki sistemi deviremeyeceği yönünde görüşlerin arttığına dikkat çekildi. Son savaşın İsrail’e “öğrettiği” en önemli şeyin İran’daki sistemin “beklenenden daha dirençli” olduğu, mevcut lider Ayetullah Ali Hamenei’nin yerine geçecek “ılımlı” bir ismin bulunmadığı belirtildi.
Nükleer alanda ise yeni bir saldırının İran’ın zenginleştirme tesislerine kalıcı zarar veremeyeceği, bilim insanlarının bilgisi ve mevcut uranyum stoklarının ülkenin nükleer programını sürdürmesine imkân tanıyacağı ifade edildi. Haberde, yeni bir çatışmanın bir öncekinden daha şiddetli başlayacağı ve İran’ın bu kez doğrudan İsrail’in iç bölgelerini hedef alabileceği kaydedildi.
Gazete, diplomasinin çökmesi, Tahran’ın nükleer programını yeniden canlandırma kararlılığı ve İsrail’in yeni saldırı hazırlıkları nedeniyle “gerilimin en üst noktaya çıktığını” bildirdi. Haberde, “tırmanış riskinin gerçek olduğu ve bu kez İran’ın daha hazırlıklı olabileceği” belirtildi.
Son olarak, “İsrail’in askeri üstünlüğünü, özellikle hava gücünü” koruyabileceği iddia edilen haberde, ancak savaşın kontrolden çıkma ihtimalinin her zamankinden daha yüksek olduğu ve bu şartlarda “bir sonraki savaşın gerçek amacının ne olacağı” sorusunun öne çıktığı aktarıldı.