YDH - Fransız taburu, UNIFIL içindeki istisnai konumu ve nitelikli donanımıyla klasik bir barışı koruma gücünden çıkarak proaktif ve istihbarat odaklı bir müdahale birimine dönüştü. Bu dönüşüm, sahada serbestçe hareket etme, hassas operasyonlar yürütme ve elde ettiği bilgileri İsrail’le paylaşma iddialarını beraberinde getiriyor. Fransa’nın hem operasyonel hem de komuta kademesindeki güçlü varlığı, UNIFIL’in rolünü yeniden tanımlayarak Lübnan güneyinde sistematik uygulamalar ve provokatif devriyelerle sonuçlanıyor. El-Ahbar yazarı Hamza el-Hansa'nın değerlendirmesine göre sonuç itibarıyla İsrail’in askeri hedef listesinin oluşmasına ve direnişin tepkilerini ölçmeye hizmet ediyor.
1978’de kurulmasından, Temmuz 2006 saldırısının ardından yaşanan köklü dönüşüme kadar, Birleşmiş Milletler Geçici Gücü’nün (UNIFIL) özellikle bazı öne çıkan birliklerinin halkla iyi ilişkileri iyi değildi.
Ancak Fransız taburu benzersiz ve kuşku uyandıran bir vaka oluşturuyor. “Tarafsız barış gücü” imajının ötesinde, dört yılı aşkın bir sürede biriken olgular, Fransa'nın rolünün BM yetkisini aştığını; kışkırtma, istihbarat toplama ve İsrail’in çıkarlarıyla tehlikeli bir şekilde kesişen bir gündemi uygulamaya yakın hareket ettiğini gösteriyor.
1978’de Yatir kasabasındaki halkla çatışmasından, 1986’da Abbasiye girişindeki bir kontrol noktasında Emel Hareketi’nin örgütsel sorumlusu vekilinin, Haydar Halil ile yanındaki Hasan Dihini’nin tasfiyesine kadar; UNIFIL’e bağlı Müdahale Kuvvetleri’nin (FCR) Fransız taburunun komutasındaki çeşitli güney köylerinde karıştığı aşırılıklar ve sürtüşmeler, ateşkes kararının Kasım 2024’te yürürlüğe girmesinden bu yana sayıca artış gösterdi.
Komutanın yedek gücü ve taburun sahip olduğu nitelikli kapasite sayesinde, Fransız taburu sadece uluslararası bir birim olmaktan çıkarak istihbarî ve askeri bir baskı aracına dönüştü; sahadaki “bağımsız” hareketleri taktiksel hatalar değil, direnişin arkasını açmayı, düşmana bilgi sunmayı ve çatışma kurallarını değiştirmeyi hedefleyen bir gündemin uygulaması olarak okunmalıdır.
Fransa geleneksel katılımın ötesine geçip komutanın yedek gücünü (FCR) kurup yönetme sorumluluğunu üstlendi.
İttihad Araştırma ve Geliştirme Merkezinin bir çalışma notuna göre, bu birlik diğer sektörlere sınırlandırılmış taburlardan farklı; coğrafi bir bölgeyle bağlı değil, hızlı müdahale için seçkin bir güç, gelişmiş cephanelik ve özel kabiliyetlerle donatılmış, UNIFIL komutanının doğrudan yetkisine tâbi birim.
Herhangi bir kaos durumunda müdahale etmek ya da başka bir birimi desteklemek görevi olan bu istisnai konum, Fransız taburuna iki temel ayrıcalık sağladı: sınırsız hareket serbestliği ve proaktif görev yapma niteliği.
Diğer taburların kendi sektörlerinden çıkarken karmaşık koordinasyon süreçlerine ihtiyaç duyduğu yerde, FCR her köyde ve vadide —Nakura’dan Şebaa’ya kadar— dolaşma yetkisine sahipti.
Çalışma notuna göre bu yapısal avantaj, taburun beklenmedik yerlerde, rutin yolların uzağında aniden ortaya çıkabilmesini açıklıyor; zira hızlı müdahale gücü olarak rolü, görevlerini sıradan keşif devriyeleri olmaktan çıkarıp KEMMEL, MONTERO, CEILLAC gibi adlandırılmış proaktif ve hassas operasyonlara dönüştürdü.
Bu operasyonların ilan edilen hedefi mermileri temizlemek, tünelleri ve direnişe ait cephanelik saklarını ortaya çıkarmaktı.
Bu rol, Fransız taburunu “barış gücü” sıfatından çıkarıp, ödül avcıları tarzı Amerikan çetelerinin yürüttüğüne benzeyen, hükümetin üstesinden gelemeyeceği hedefleri izleyen bir güce dönüştürdü.
Bizim bağlamımızda ise bu Fransız gücü, direnç karşısında İsrail’in yapamadığını yapar hale geldi.
Taburun yalnızca yapısı ve görevleriyle öne çıkması değil, ona sağlanan nitelikli kabiliyetler de, bir barış gücünün ihtiyacını çok aşacak şekilde onu bir istihbaratlı ve askeri vurucu birime yaklaştırdı.
Gözlem ve istihbarat için kullanılan hafif tekerlekli zırhlı araçlardan oluşan bir filosu var; bu da dar sokaklara ve tali yollara ısrarla girmesinin gerekçesini açıklıyor.
Savaş artıklarının giderilmesi için ayrılmış kapasitesi, BM yetkisine aykırı biçimde direnişin altyapısını aramak için kullanıldı.
Ayrıca gelişmiş bir hava savunma sistemine (Mistral füzeleri) sahip olması, hangi tehditlere karşı önlem aldıkları sorusunu gündeme getiriyor ve daha karmaşık muharebe senaryolarına hazırlandığı izlenimi veriyor.
Modern cihazlar, insansız hava araçlarına karşı karıştırma ekipmanları (NEROD) ve son dönemdeki hızlı taarruz tipli piyade taşıyıcıları (VBCI) dâhil olmak üzere donanımda yapılan yenilikler, daha saldırgan ve esnek bir role doğru yönelimin göstergesi; bu da “saha denkleminde” değişiklik anlamına geliyor.
Bu gücün “sessiz ve sorunsuz” çalışmasını sağlamak için Fransa, sadece en operasyonel kolu (FCR) kontrol etmekle kalmadı, UNIFIL hiyerarşisinde kilit bir konuma da —genel komutanlık— yerleşti.
2006’dan beri bu görevi Fransız bir general yürütüyor; bu makam, UNIFIL’e bağlı 47 ülkenin tüm kuvvet ve taburlarının günlük operasyonlarının beyni sayılıyor.
Genel komutan planlama ve koordinasyondan sorumlu, tüm istihbarat akışına tam erişimi olan kişi.
Bu mevkiye Fransız bir subayın yerleşmesi, Paris’e operasyonları yönlendirme (devriyelerin ve özel operasyonların planlanması) ve bilgi kontrolü yoluyla merkezi nüfuz sağladı; hiyerarşiyi devre dışı bırakma imkânı verdi.
Bu durum, başkaca milliyetlerden subayların rolünü geri plana itiyor; Nakura’daki UNIFIL genel karargâhında 30 Fransız subayın varlığı bu durumu pekiştiriyor.
Böylece Fransa güney Lübnan’daki rolünü yeniden şekillendirdi: Artık sadece bir katılımcı değil, en etkili hareket kabiliyetine sahip güç haline geldi ve bu, sahada sistematik “aşırılıkların” yolunu açtı.
UNIFIL’in hayati düğümlerinde Fransız kontrolünü sıkılaştırmak için bir başka Fransız görevli, işgalci orduyla ana irtibat subayı pozisyonunu üstleniyor.
Bu pozisyon idari veya diplomatik görünse de gerçekte en hassas ve riskli mevkilerden biri; zira bu diplomatik kanal Fransız-İsrail gündemini hizmete alan bir istihbarat koordinasyon aracına dönüştü.
UNIFIL’in sahip olduğu bilgiler bu kanal aracılığıyla düşmana aktarılırken, düşmandan gelen “bir bölgeyi doğrula” veya “bir faaliyeti izle” gibi istihbarat talepleri de buradan iletiliyor; böylece UNIFIL karargâhı bir istihbarat merkezine dönüşüyor.
Bu mevki aynı zamanda olayların “resmi” anlatısını şekillendirme ve yönlendirme gücünü de veriyor; zira sınır hattında yaşanan olayların resmi çerçevesini o kişi hazırlıyor.
İsrailli muhataplarıyla ilişkileri üzerinden “gizli anlayışlar” ve protokolleri aşan arka kanallar kuruluyor; bu durum, İsrail’in kimi zaman komutanı göz ardı ederek doğrudan Fransızlarla muhatap olmayı tercih etmesine ve mesajları resmi kanalların ötesinden iletmesine olanak sağlıyor.
Fransız taburunun UNIFIL içindeki vurucu konumunu sağlamlaştırmasının ardından, bu nüfuzu sahada tartışmalı uygulamalara dönüştürdü ve zaman içinde bu uygulamalar sistematik bir davranış biçimine dönüştü.
Halkla yaşanan sürtüşmeler artık rastgele olaylar olmaktan çıktı; Fransa'nın stratejisinin bir sonucu olarak “hareket serbestliği”ni istihbari faaliyetleri meşrulaştıran yasal bir örtü şeklinde dayatan bir politika halini aldı.
Lübnan ordusunu sahadaki esas ortak olarak görmezden gelme eğilimi görüldü; UNIFIL’in görev süresinin 2022’de yenilenmesiyle getirilen değişiklikler ABD ve İsrail’in baskısıyla (2650. karar) kabul edildi ve bu karar Fransız taburunun aşırılıklarını meşrulaştıran yasal araç olarak kullanıldı.
Sonuç olarak Fransız taburunun güney Lübnan’da izlediği sistematik davranışlar doğrudan İsrail’in lehine işliyor. UNIFIL içinde kurduğu entegre sistem aracılığıyla Fransa, düşmanın hedef bankasını —insan istihbaratı (HUMINT) toplayarak, düşmanın erişemediği hassas noktaları doğrulayarak ve konuşlanma haritaları çıkararak— kara ve hava üzerinden günlük olarak inşa etmekte ve güncellemektedir.
Ayrıca direnişin hazırlığını ve tepkisini sınayan provokatif, koordinasyonsuz devriyeler düşük maliyetli bir “test sürüşü” işlevi görüyor; bu devriyeler aracılığıyla direnişin müdahale hızı ve tepki niteliği gibi hayati göstergeler izlenebiliyor.
Çeviri: YDH