YDH- Amerikan dış politika dergisi Foreign Affairs'e göre, Orta Doğu ülkeleri giderek İsrail’i ortak bir tehdit olarak görmeye başladı.
İsrail’in Gazze’deki savaşı, yayılmacı askeri politikaları ve revizyonist tutumu, bölgeyi beklenmedik biçimlerde yeniden şekillendiriyor.
7 Ekim 2023 saldırılarının ardından Filistin topraklarının yanı sıra, Katar’da Hamas’ın siyasi liderlerine düzenlenen Eylül saldırısı Körfez devletlerini sarstı ve ABD güvenlik şemsiyesinin güvenilirliği konusunda ciddi şüpheler doğurdu.
Son iki yıldaki eylemler, İsrail’in gücünü pekiştirmek veya Arap devletleriyle ilişkileri geliştirmek yerine ters tepki yarattı. Bir zamanlar İsrail’i potansiyel ortak olarak gören devletler, özellikle Körfez monarşileri, artık onu tehlikeli ve öngörülemez bir aktör olarak değerlendiriyor.
Bu hafta, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, bölgeye istikrar kazandırmayı hedefleyen 20 maddelik yeni bir “barış planını” açıkladı. Ancak İsrail’in agresif tutumunu sürdürdüğü ve Filistinlilerin meşru taleplerini göz ardı ettiği sürece bu planın başarı şansı düşük görünüyor.
Bölgedeki birçok lider planı memnuniyetle karşılasa da, iki yıldır süren savaşın yarattığı tahribatı geri almak zor. 7 Ekim saldırılarından önce İsrail, güçlü Amerikan desteğiyle bölgeyi kendi lehine şekillendirmeyi, Arap hükümetleri için bir ortak olarak kendini sunarken rakipleri, özellikle İran’ı, dışlamayı umuyordu.
Şimdi ise İsrail yalnızlaşmış; Arap devletleri işbirliğinin getireceği itibar ve siyasi maliyeti göze almaya isteksiz hâle gelmiş, eski ortaklarını temkinli rakiplere dönüştürmüş durumda.
Bölgede birçok ülke, İsrail’in saldırgan tutumuna karşılık güvenlik ortaklıklarını çeşitlendiriyor, kendi özerkliklerine yatırım yapıyor ve İsrail ile normalleşmeden uzaklaşıyor.
ABD’nin desteğiyle yürütülen, Hindistan ve Avrupa’nın katkı sağladığı projelerle İsrail’i Arap ülkelerine daha yakın bağlamayı amaçlayan girişimler büyük olasılıkla rafa kalkacak. Bu yalnızca İsrail için değil, ABD için de olumsuz bir gelişme.
ABD’nin koşulsuz desteği, Washington’ın bölgedeki itibarını zayıflatıyor. Daha önce İran tehdidi bölge ülkelerini ABD çizgisine yakın tutarken, şimdi öfkeli ve belirsiz bir İsrail tehdidi onları Washington’dan uzaklaştırıyor.
Araştırma grubu Arab Barometer’in anketlerine göre, bölge halkı İsrail ile normalleşmeye büyük tepki gösteriyor; hiçbir ülkede destek %13’ü geçmiyor.
Fas’ta 7 Ekim saldırılarından önce %31 olan destek, 2023’te %13’e geriledi. Yoğun Amerikan baskısı altında normalleşmeye zorlanan Suudi Arabistan, artık sadece iç siyasi riskler nedeniyle değil, İsrail’in agresif eylemleri nedeniyle de tereddüt ediyor.
Birleşik Arap Emirlikleri, Gazze ve Batı Şeria konularında yaşanan tartışmalar nedeniyle Arap ve Müslüman kamuoyunda itibar kaybı yaşadı. Katar, İsrail’in Doha’daki saldırısının ardından, Gazze’deki politikasını eleştiren öne çıkan aktör oldu.
Kuveyt ve Umman, kamuoyu ve bölgesel dengeyi zorlayacak herhangi bir İsrail ilişkisine uzak duruyor.
Sonuç olarak, Foreign Affairs, bir zamanlar Körfez güvenliğinin potansiyel dayanağı olarak görülen İsrail'in, şimdi bir yük ve istikrarsızlaştırıcı tehdit olarak değerlendirildiğini kaydetti.