YDH - El-Halil’deki aşiret liderleri, Siyonist rejime ekonomik işbirliği ve yerel özerklik esasına dayanan el-Halil Emirliği planını gündeme getirdi. Plan, İsrail’in kısmi desteğini alırken Filistin Yönetimi’nin otoritesine karşı yeni bir yerel yönetim modelini öne çıkarıyor. Söz konusu teşebbüs, iki devletli çözümün çöktüğü ortamda alternatif bir siyasi düzen arayışını temsil ediyor. Islamic World News'in değerlendirmesine göre güvenlik kurumlarının çekinceleri, yerel muhalefet ve siyasi meşruiyet eksikliği, planın geleceğini belirsiz kılıyor.
El-Halil’deki bazı aşiret liderleri, İsrail makamlarına sundukları planla Filistin Yönetimi’nden ayrılmak ve İbrahim Anlaşmaları’na katılmak istediklerini bildirdi.
İsrail hükümetinin kısmi desteğini alan bu teşebbüs, iktisadi işbirliği, yerel özerklik ve İsrail’i “Yahudi ulus devleti” olarak tanıma ilkelerine dayanıyor.
Filistin Yönetimi’nin derinleşen krizleri karşısında, Batı Şeria’nın el-Halil bölgesindeki etkili aşiret liderleri yayımladıkları bir mektupla mevcut siyasi yapıdan ayrılarak el-Halil Emirliği adını verdikleri yerel bir yönetim kurmak istediklerini duyurdu.
Plan, İsrail’in Ekonomi Bakanı Nir Barkat’a sunuldu. Belgede, Tel Aviv’le iktisadi ilişkilerin geliştirilmesi, barışçıl temasların kurulması ve ortak bir ekonomik bölgenin tesis edilmesi öngörülüyor.
Söz konusu liderler, İsrail’i “Yahudi ulus devleti” olarak tanıdıklarını belirterek İbrahim Anlaşmaları’nı “birlikte yaşam için yol haritası” olarak nitelendirdi.
Ayrıca projeye destek için ABD’nin ve özellikle Donald Trump’ın yardımını talep etti. Bu öneri, yalnızca Filistin Yönetimi’ne duyulan derin hoşnutsuzluğu değil, aynı zamanda geleneksel aşiret yapıları temelinde yeni bir Filistin siyasi düzeni oluşturma arayışını da yansıtıyor.
Plan, 7 Ekim 2023 sonrası yaşanan savaşlar ve iki devletli çözüm umudunun neredeyse tamamen tükenmesiyle gündeme geldi.
Böylece “yerel emirlikler” gibi alternatif modellerin önü açılmış oldu. Bu bağlamda hazırlanan rapor, teşebbüsün boyutlarını, tepkileri ve karşılaşılan zorlukları ele alıyor.
Beş ana aşiretin liderleri, Şeyh Vedi Cebbari öncülüğünde yayımladıkları mektupta Filistin Yönetimi’nden bağımsız bir emirlik kurulmasını talep etti.
Belgede, yeni yapının İsrail’in sınırlarını “Yahudi ulus devleti” olarak tanıyacağı, buna karşılık İsrail’in de el-Halil Emirliğinin bölge Araplarının temsilcisi olarak kabul etmesinin beklendiği belirtildi.
Liderler, Oslo Anlaşması’nın yolsuzluk, şiddet ve ekonomik çöküş dışında bir sonuç doğurmadığını savundu.
Teklif, işgal altındaki toprakların sınırında bin hektarlık bir özerk ekonomik bölge kurulmasını öngörüyor. İlk aşamada bin Filistinli işçinin istihdam edilmesi, projenin başarısı halinde sayının 50 bine çıkarılması hedefleniyor.
Şeyh Cebbari, planlarının “teröre karşı sıfır tolerans” politikası benimsediğini, güvenliğin ise aşiret yapıları aracılığıyla sağlanacağını vurguladı.
Filistin Kurtuluş Örgütü ve ardından Filistin Yönetimi tarafından tanımlanan resmi siyasi yapının aksine, bu plan geleneksel aşiret meşruiyetine dayanıyor.
Şeyhler, yabancı güçlerin Filistinlilere dayattığı sistemlerin başarısız olduğunu, artık yerel ve yerli liderliğe dönmenin zamanı geldiğini savunuyor.
“Taş yerinde ağırdır” atasözünü anımsatarak, yabancıların yerel ihtiyaçları kavrayamayacağını öne sürüyorlar.
İsrail Ekonomi Bakanı Nir Barkat, projenin başlıca destekçileri arasında yer alıyor ve teşebbüsü hükümet bilgisi dahilinde yürütüyor.
Barkat, planı iki devletli ve tek devletli çözümlerin başarısızlığına karşı “uygulanabilir bir alternatif” olarak nitelendiriyor.
İsrailli araştırmacı Mordehay Kedar da aşiret liderlerini İsrail makamlarıyla buluşturan kilit isimlerden biri olarak öne çıkıyor ve el-Halil modelinin Batı Şeria’daki diğer şehirler için de örnek teşkil edebileceğini düşünüyor.
Siyasi desteğe rağmen, İsrail güvenlik kurumları — özellikle Şin Bet ve ordunun bir kısmı — plana temkinli yaklaşıyor. Bu kurumlar, aşiret yapılarının silah kontrolü, terörle mücadele veya bölgeyi bütüncül biçimde yönetme kapasitesine sahip olmadığı görüşünde.
Bazı askeri analistler, merkezi bir otoritenin yokluğunun kaosa yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Aynı zamanda El-Halil’deki bazı gruplar ve yerel halk da planı gayrimeşru buluyor; herkesin iradesini yansıtmadığı görüşünde. Filistin Yönetimi yanlıları ise olası güvenlik önlemleriyle karşılık verebilir.
Şeyhlerin öncülüğündeki el-Halil Emirliği teşebbüsü, Batı Şeria’da yönetim modelini kökten değiştirmeyi hedefleyen iddialı bir proje. Filistin Yönetimi’ni ve iki devletli çözüm modelini aşan bu plan, İsrail’le pratik bir işbirliği ve iktisadi kalkınma zemininde yeni bir düzen kurmayı amaçlıyor.
Ancak teşebbüs, hem yerel hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde ciddi güvenlik, siyasi ve toplumsal risklerle karşı karşıya. Başarısı, ABD’nin tutumuna, Arap ülkelerinin yaklaşımına ve bölge halkının desteğine bağlı olacak.
Kimi yorumlara göre bu proje, Filistin Yönetimi içinde daha temkinli bir çizgiyi güçlendirmeyi, hatta mevcut yapıyı kademeli biçimde devre dışı bırakmayı hedefliyor.
Çeviri: YDH