YDH- Şarm El-Şeyh’te kapalı kapılar ardında devam eden müzakerelerde, savaş sonrası güvenlik ve siyasi düzenlemeler kritik gündem maddeleri olarak öne çıkıyor.

Bu çerçevede en hassas konu, “direnişin silahları.” İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, bu başlık altında “mutlak zafer”i sunmayı hedefliyor.

Amaç, direnişin tünellerini, altyapısını, depolarını ve mevzilerini yerle bir etmek; geride kalan füzeleri ele geçirmek ve lider kadroları Gazze’den çıkarmak. Tüm bu adımlar, iddia edilen zaferin görkemli bir tacı olarak gösterilmek isteniyor.

Filistin direnişi ise, meşru silah bulundurma ve hem kendini hem halkını savunma hakkından vazgeçmiyor.

Üst düzey Mısırlı kaynaklar, el-Ahbar gazetesine yaptıkları açıklamada, Kahire’nin Hamas yönetimiyle mutabık kaldığını belirtti:

“Meşru direniş hakkı korunmalı ve silahların teslimi yalnızca Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak kapsamlı siyasi çözüme bağlanmalı.”

Kaynaklar ayrıca, Türkiye gibi bölgesel arabulucuların da, Filistinlilerin meşru tüm yollarla—silahlı direniş dâhil—kendilerini savunma haklarını tamamen anladığını vurguladığını aktardı.

Bu hak, birleşik kurumlara, tek bir karar merciine ve tek bir silaha sahip bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına kadar geçerli olacak şekilde ele alınıyor.

Filistin direniş grupları ise Mısır’ın yaklaşımını memnuniyetle karşıladı ve bunu “ulusal, köklü haklarla tam uyum içinde olan asil bir duruş” olarak nitelendirdi.