YDH – The Guardian’da yer alan analize göre, İsrail’in Batı desteğiyle yürüttüğü soykırım Gazze’yi yerle bir ederken, aynı zamanda Batı toplumlarının ruhunda da kalıcı bir çöküş yaratıyor.
Filistinli analist Muhammed Şehade, The Guardian’a yaptığı değerlendirmede, “Biz bir maden ocağındaki kanaryalar gibiyiz. Yaklaşan felaketin habercisiyiz. Medya ve siyasi sınıf çocuklarımızın katledilmesinden zevk alıyorsa, sizinkilerin hayatına da değer vereceklerini mi sanıyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
Sömürgecilik, kolonizatörü barbarlaştırır
Analizde, Martinikli yazar Aimé Césaire’in uyarısına dikkat çekilerek, sömürgeciliğin yalnızca sömürülenleri değil, sömürgecinin kendisini de “barbarlaştırdığı” belirtildi.
Césaire, sömürgeciliğin “kolonizatörü ahlaken yozlaştırdığını, onu şiddet, ırk nefreti ve ahlaki görecelilikle zehirlediğini” ifade etmişti.
The Guardian, Césaire’in bu uyarısının Batı emperyalizminin faşizme dönüşen karanlık mirasını hatırlattığını kaydetti. Alman-Amerikan filozof Hannah Arendt’in de bu durumu “emperyal bumerang” olarak nitelendirdiği belirtildi.
Analiz, “Bugün Gazze’nin ölüm tarlalarından Batı’ya nasıl bir bumerang dönecek?” sorusunu gündeme taşıdı.
İnsandışılaştırmanın boyutları
The Guardian’a göre, her soykırım kurbanlarını tamamen insandışılaştırmayı gerektirir ve Filistinliler de bu süreçten muaf değildir.
İsrailli yetkililerin Filistinlileri “insan hayvanlar” ve “canavarlar” olarak tanımladığı, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un ise “Bütün bir ulus sorumludur” dediği hatırlatıldı.
Bazı İsrailli politikacıların “Gazze’nin haritadan silinmesi” çağrısı yaptığı, ABD’li Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Brian Mast’ın “masum Filistinli sivil çok az” dediği, Fox News sunucusu Jesse Waters’ın ise Filistinlileri “vahşi” olarak nitelediği bildirildi.
Batı'nın sessiz onayı
Analizde, bu insandışılaştırmanın yalnızca söylem düzeyinde kalmadığı, fiili yıkımın Batı tarafından kolaylaştırıldığı belirtildi.
Hastanelerin bombalanması, 1.700’den fazla sağlık çalışanının öldürülmesi, okullarda sığınan sivillerin katledilmesi, açlıktan ölmek üzere olan binlerce Filistinlinin yardım toplamaya çalışırken vurulması örnek olarak gösterildi.
İngiliz cerrah Dr. Nick Maynard, Gazze’de gençlerin “bir tür hedef pratiği oyunu gibi” vurulduğunu, “bir gün baş, ertesi gün göğüs veya karın bölgesinden” yaralandıklarını ifade etti.
Tutuklulara yönelik işkencelerin endüstriyel boyutlara ulaştığı, elleri kelepçeli halde uzuv kayıplarına yol açan kötü muamelelerin yanı sıra, askerlerin tutsaklara cinsel saldırıda bulunduğu yönünde raporlar paylaşıldı.
Batı’nın sorumluluğu ve sessizliği
Analizde, tüm bu vahşetlerin insanlık tarihinin en karanlık sayfalarına yazılacağı, ancak bunların Batılı hükümetlerin kolaylaştırması ve medyanın sessizliğiyle mümkün olduğu belirtildi.
Gazze’deki yıkıma karşı çıkan protestocuların Batı ülkelerinde “şeytanlaştırıldığı, işten çıkarıldığı, platformlardan men edildiği, polis şiddetine uğradığı ve hatta sınır dışı edilmekle tehdit edildiği” kaydedildi.
Ayrıca, İsrail’i hesap vermekten korumak için uluslararası hukukun temellerinin de sarsıldığı ifade edildi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) yargıçlarının, İsrailli liderlere savaş suçu suçlaması yönelttikten sonra ABD tarafından yaptırımlara uğratıldığı hatırlatıldı.
İsrail’in aşırı sağ bağlantıları
Analiz, İsrail hükümetinin giderek daha fazla aşırı sağa kaydığını ve Fransa, İsveç, İspanya, Macaristan gibi ülkelerdeki aşırı sağ partilerle yakın ilişkiler kurduğunu bildirdi.
İsrail Diaspora ve Antisemitizmle Mücadele Bakanı’nın, İngiliz aşırı sağ figürü Tommy Robinson’ı İsrail’e davet ederek onu “radikal İslam’a karşı cesur bir lider” olarak tanımladığı aktarıldı.
Aşırı sağ için bir model: İsrail
The Guardian’a göre, Batı’daki aşırı sağ hareketler İsrail’i “İslam’a karşı kutsal bir savaş yürüten etno-devlet modeli” olarak görüyor.
İspanya’daki aşırı sağcı Vox partisinin lideri, “Avrupalıların İsrail’in yaptığına bakması gerektiğini” belirterek Avrupa’nın “kitlesel göçü durdurması ve yasa dışı göçmenleri sınır dışı etmesi” çağrısında bulundu.
Hollandal aşırı sağ lider Geert Wilders ise İsrail’in Yahudilere özel ulus-devlet yasasını “harika” olarak nitelendirdi ve “Biz de kendi ulus-devletimizi, kültürümüzü ve dilimizi tanımlamalıyız” dedi.
Gazze, yeni silahların deneme alanı
İsrailli akademisyen Şmuel Lederman, Gazze’nin “soykırımsal şiddetin laboratuvarı”na dönüştüğünü ve aynı zamanda “yeni silahlar ve güvenlik teknolojilerinin test sahası” olarak kullanıldığını belirtti.
Avustralyalı gazeteci Antony Loewenstein, İsrail’in yıllardır Filistinliler üzerinde test ettiği teknolojileri daha sonra ihraç ettiğini; bunlar arasında casus yazılımlar, yüz tanıma sistemleri, biyometrik veritabanları, insansız hava araçları, akıllı sınır çitleri ve yapay zekâ destekli hedefleme sistemlerinin bulunduğunu ifade etti.
Gazze'nin enkazı ve Batı'nın vicdanı
Analizde, Filistinlilerin halen enkaz altından ölülerini çıkarmaya çalıştığı ve yardım konvoylarının İsrail tarafından engellenmeye devam ettiği belirtildi.
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın bu yılın başlarında, “Gazze’de bir medeniyet yok edildi” dediği hatırlatıldı.
Yazar, tarihte her büyük suçtan sonra “ne kadarının bilindiği” sorusunun tartışıldığını, ancak Gazze’de bunun gizlenmediğini, aksine İsrailli liderlerin “canlı yayınlarda bu suçlarla övündüğünü” vurguladı.
Batı'nın kendi ruhu üzerine düşmesi gereken soru
Analiz, “Filistinlilerin ödediği bedel tahayyülümüzün ötesinde, ancak Batı ne bedel ödeyecek?” sorusuyla sona eriyor.
Yazara göre, Batı, Müslümanları ve sol görüşlüleri “iç düşman” olarak gören bir aşırı sağ yükselişiyle birlikte, kendi insanlığını da yitirmekte.
ABD’nin, Venezuela teknelerini bombaladıktan sonra benzer bir yaklaşımla “Antifa’yı da tepeden tırnağa yok edeceğiz” açıklaması yaptığı hatırlatıldı.
Analizde, “Antifa”nın aslında bir hayalet, yani muhalifleri bastırmak için kullanılan bir etiket olduğu vurgulandı.
Son olarak, analizde, Gazze’de geliştirilen şiddet ve teknolojilerin yalnızca orada kalmayacağı, Batı’ya da geri döneceği uyarısı yapıldı:
“Tarihin karanlık dersleri bize başka bir şey anlatmıyor. Ne yazık ki bu dersleri dinlemedik.”