YDH - İsrail, Gazze Şeridi'nde savaşı durduran anlaşmanın imzalanmasından sadece bir gün sonra, Filistin tarafının üzerinde uzlaşılan ölü İsrailli esirlerin cesetlerini teslim etmediğini gerekçe göstererek anlaşmayı ihlal etti.
Aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump, Hamas'ın silahsızlandırılması için güç kullanma tehdidinde bulundu.
Anlaşmadan ilk geri adımı atan İsrail, bölgede yedi Filistinliyi öldürdü. Tel Aviv yönetimi, Refah Sınır Kapısı'nı çarşamba gününden itibaren kapatacağını ve yalnızca 300 tırın geçişine izin vereceğini açıkladı. Bu sayı, mutabakatta kararlaştırılanın yarısı anlamına geliyor.
İsrail ayrıca Birleşmiş Milletlere, bölgeye gaz ve yakıt girişine yalnızca belirli sınırlarda izin vereceğini bildirdi.
Esir aileleri ise cesetlerin teslim edilmemesini gerekçe göstererek, anlaşmanın kalan aşamalarının askıya alınması için çağrı yaptı.
İsrail gazetesi Yedioth Aharonoth, siyasi bir yetkilinin, cesetlerin teslim edilmemesinin anlaşmayı başarısızlığa uğratabileceğini söylediğini aktardı.
Habere göre, özel bir ekibin bu kalıntıları arama çalışmalarına katılması planlanıyor.
El-Cezire'ye konuşan Siyasi analist Dr. İyad el-Kara, Trump’ın açıklamalarının İsraillileri memnun etmeye yönelik bir girişim olduğunu düşünüyor.
El-Kara, Trump’ın sıklıkla tehdit ve uyarılarda bulunup daha sonra geri adım attığını hatırlatarak, "Bu silahların şu anda Gazze’deki silahlı çeteleri hedef aldığını da kendisi söyledi" diye konuştu.
El-Kara, Trump’ın bahsettiği ikinci aşamanın İsrail güçlerinin çekilmesi, yeniden imar süreci ve Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması gibi birbirine bağlı maddeler içerdiğini belirtti.
Bu nedenle analist, Amerikalıların ve İsraillilerin yalnızca silahsızlanma konusuna odaklanmasının mümkün olmadığını vurguladı.
El-Kara, Hamas'ın Trump'ın planına verdiği yanıtta yalnızca esirlerin serbest bırakılması karşılığında savaşın durdurulmasını kabul ettiğini hatırlattı.
Hamas'ın silah meselesini uzun süreli bir ateşkese zemin hazırlayabilecek müzakerelere bağladığını söyleyen el-Kara, "Direniş örgütlerinin tamamı, işgal devam ederken silahlarını teslim etmeyecektir; ne Gazze’de ne de Filistin’in tamamında" dedi.
Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Pfeiffle ise farklı bir tablo çizdi. Pfeiffle, planın altıncı maddesinin Hamas’ın silahlarını teslim etmesi karşılığında dokunulmazlık verilmesini öngördüğünü belirterek, bunu “arabulucuların önündeki en büyük zorluk” olarak nitelendirdi.
Pfeiffle, planın barış sürecini reddedenlere nasıl davranılacağını belirtmediğine dikkat çekerek Trump’ın bu kişilerle hızla ilgilenmesi gerektiğini söyledi.
Eski danışman ayrıca, planın Hamas üyelerinin silah bırakmaları halinde hangi ülkeye gideceklerini veya güvenliklerinin nasıl sağlanacağını netleştirmediğini ifade etti.
Pfeiffle, İsrail’in ise Hamas’ın hiçbir ülkede güvende olmayacağını açıkladığını hatırlattı.
Bu çerçevede Pfeiffle, "İsrail’in Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlanması konusunu dile getirmek kolay, ancak uygulamak son derece güç. Arabulucuların şu anda odaklanması gereken nokta bu" diye konuştu.
Buna karşın Birzeit Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Dr. Gassan el-Hatib, Trump’ın açıklamalarının tarafları anlaşmanın kalan maddelerini uygulamaya teşvik etmeyi amaçladığını düşünüyor.
El-Hatib’e göre Hamas, 20 maddelik anlaşmanın yalnızca esir takası ve teknokratlardan oluşacak bir yönetimin kurulması maddelerini kabul etti.
El-Hatib, Trump'ın bu açıklamalarla Hamas'ın yaklaşan müzakerelerdeki tutumunu yumuşatmayı hedeflediğini belirtti.
El-Hatib, "İsrail, ABD ve arabulucular, Hamas elindeki esirleri teslim ettikten sonra örgüt üzerinde daha fazla baskı kuracak" dedi.
Bu baskıların, ABD’nin yürüttüğü psikolojik savaşın yanı sıra Gazze’ye yapılacak yardımların azaltılmasını ve hatta Lübnan’daki duruma benzer şekilde Hamas mevzilerine yönelik saldırıları içerebileceğini ekledi.
İsrail konuları uzmanı Dr. Muhenned Mustafa da el-Hatib’le benzer bir değerlendirme yaparak Trump’ın açıklamalarının arabuluculara yönelik olduğunu söyledi.
Mustafa, planın “bölgesel ortakların” Gazze’nin silahsızlandırılmasıyla ilgileneceğini öngördüğünü belirtti.
Mustafa'ya göre İsrail, esirlerini geri aldıktan sonra Hamas’ın silahlarını güvenlik açısından temel bir mesele olarak görüyor.
İsrail'in ne Gazze’nin yönetimine karışmak ne de yeniden imar sürecine dahil olmak istediğini ifade eden Mustafa, silahsızlanmanın savaşın başından beri stratejik bir hedef olduğunu vurguladı.
Bu hedefe ulaşılamamasının İsrail için büyük bir başarısızlık anlamına geleceğini söyleyen Mustafa, İsrail'in gelişmeleri üç senaryo üzerinden değerlendirdiğini belirtti:
Birinci senaryoya göre Hamas, Gazze Şeridi’nin yarısında kontrolü elinde tutarken İsrail diğer yarısında kalacak ve bu durum Hamas'a yeniden yapılanma fırsatı verecek.
İkinci senaryo, arabulucular aracılığıyla zorla silahsızlandırma sürecine gidilmesini içeriyor.
Üçüncü senaryo ise Gazze’de silahsızlanma olmadan sivil bir yönetim kurulmasını öngörüyor. Mustafa, bu son ihtimalin İsrail açısından en endişe verici senaryo olduğunu ve Tel Aviv yönetiminin bu nedenle baskıyı daha da artırdığını söyledi.