YDH- İbranice yayın yapan Maariv, iki yıldan fazla bir süre önce İsrail işgal ordusunun istihbarat biriminin, Orta Doğu havzasında iklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkilerine dair özel bir rapor hazırladığını aktardı.
Maariv'e göre, iklim uzmanları, Gazze Şeridi’nin yeniden inşasında küresel ısınma ve yükselen deniz seviyeleri göz ardı edilirse, bölgenin gelecekte sular altında kalabileceği konusunda uyarıda bulundu.
İsrailli gazete, işgal yetkililerinin, Gazze’nin geleceğine dair müzakerelerin ikinci aşamasına hazırlık olarak, küresel ısınma ve iklim krizinin bölge üzerindeki etkilerini içeren istihbarat raporlarını gözden geçirdiğini de kaydetti.
Gazze’nin yeniden yapılandırılması, planlamacıların son derece karmaşık senaryoları dikkate almasını gerektiriyor.
2023’e kadar yapılan tahminler, bu yüzyılın sonuna kadar bölgedeki sıcaklıkların yıllık ortalama altı santigrat derece artacağını ortaya koyuyor.
Bu durum, Akdeniz’in ısısında belirgin bir yükseliş ve deniz seviyelerinde en az yarım metrelik bir artış anlamına geliyor.
Uzmanlar, bunun Gazze’nin sular altında kalmasına ve Akdeniz’in “Doğu Havzası’nın Venedik’i”ne dönüşmesine yol açabileceğini belirtiyor.
Yükselen deniz seviyeleri, Gazze’de tatlı içme suyuna ciddi tehdit oluşturuyor. Aşırı pompalama nedeniyle bazı kıyı su kaynaklarına tuzlu su sızması başlamış durumda.
Gazze’nin en büyük tatlı su rezervuarlarından biri, bölgenin en alçak noktası olan Mevasi'de yer alıyor.
Mevasi aynı zamanda Gazze’nin en büyük tarım alanına sahip ve yerel sebze-meyve üretiminin büyük kısmı burada gerçekleştiriliyor.
Senaryolara göre, yükselen deniz suları, Gazze’nin kanalizasyon şebekesini çökertme riski taşıyor.
İsrail’de, iklim krizinin on binlerce Gazzelinin İsrail ve Mısır’a göç etmesine yol açabileceği ve bölgeyi tarihin en ciddi sağlık ve çevre krizlerinden biriyle karşı karşıya bırakabileceği endişesi dile getiriliyor.
Holon Teknoloji Enstitüsü iklim uzmanı İsrailli Profesör Oded Buchter, “Gazze’nin rehabilitasyonunda iklim krizi ve Akdeniz’deki yükselen deniz seviyeleri mutlaka göz önünde bulundurulmalı” dedi.
Maariv'e göre, planlamacılar, mahallelerin sular altında kalmasını önlemek için karmaşık mühendislik çözümleri geliştirmek zorunda.
Buchter, bu öngörülerin hayal ürünü olmadığını vurguluyor. Son yıllarda Akdeniz’de şiddetli yağışlar ve on metreye varan dalgaların kaydedildiğini, Tel Aviv limanına zarar verdiğini ve Aşdod, Rişon LeZion ile Tel Aviv’de yetkililerin kıyı koruma setleri inşa etmek zorunda kaldığını hatırlatıyor.
Ancak yüksek barajların dalga etkisini önlemede tam anlamıyla başarılı olamadığını ekliyor.
Araştırmacılar, son iki yılda aşırı sıcak yazların ve kırılan sıcaklık rekorlarının, deniz suyu sıcaklıklarındaki artışı hızlandırarak tahminlerin süresini kısaltabileceğine işaret ediyor.
Gazze’nin yeniden inşasında bir başka yaratıcı çözüm önerisi de molozların kullanılması.
Buchter, yıkımın boyutunun büyük olduğunu ve molozların Gazze kıyılarından denize taşınarak batıya doğru kaydırılabileceğini söylüyor.
Bu yöntem, önümüzdeki yıllarda deniz seviyesinin yükselmesi beklenen yeni bir kıyı şeridi oluşturabilir.
Gazze’nin batıya doğru genişletilmesi, İsrail’in güvenlik amacıyla doğuda el koyduğu alanları telafi edebilir ve bölgenin deniz seviyesinin altına batmasını önleyebilir. Ayrıca kanalizasyon altyapısı, su depoları ve atık su arıtma tesisleri inşa edilerek su temini sürdürülebilir kılınabilir.
Benzer uygulamalar Lübnan’da Beyrut’ta ve İsrail’de Yafa ile Tel Aviv’de hayata geçirilmiş durumda.
Savaş sonrası genişletilen deniz alanlarında molozlar ve işlenmiş inşaat atıkları, kıyı koruma ve drenajda etkin şekilde kullanıldı.