YDH- Seyyid Abdulmelik el-Husi, Ensarullah hareketinin lideri, Yemen Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed el-Gumari’nin şehadetinin, "Vaat edilen Fetih ve Kutsal Cihad" mücadelesinde Yemen’in Filistin Direnişi’ne verdiği desteği taçlandırdığını belirtti.
Şehidin katkısı ve taziye
Seyyid el-Husi, perşembe günü televizyonda yaptığı konuşmada, şehit el-Gumari’nin "Gazze’ye destek mücadelesine önemli bir katkı" sağladığını ifade ederek, yoldaşlarının "fedakârlık ve direnişle yoluna devam ettiğini" kaydetti.
El-Husi, şehidin ailesine, yoldaşlarına ve "adil davanın yanında yer alan tüm özgür insanlara" taziyelerini iletti.
Yahya el-Sinvar anması ve esir takası
Seyyid el-Husi, Filistin lideri Yahya el-Sinvar’ın şehadetinin yıl dönümünde el-Sinvar’ın "Filistin’in direniş ve fedakârlık sembolü" olduğunu vurguladı ve anısının "nesillere direnç ve direniş dersleri" bıraktığını belirtti.
Ayrıca, işgal güçlerinin esirleri zorla kurtaramayınca esir takası için müzakereye zorlandığını kaydetti.
Bölgesel duruma ilişkin değerlendirme
El-Husi, "işgalin tüm bölgeyi büyük, kapsamlı bir savaşın eşiğine sürüklediğini" ve Gazze’deki ihlallerin sürdüğünü, insani yardımın ise açık şekilde azaldığını söyledi.
İşgalin Amerikan ve Batı desteğiyle hedeflerine ulaşmayı umduğunu, ancak korkunç suçlarına rağmen Filistin halkının ve direniş güçlerinin iradesini kıramadığını ifade etti.
El-Husi, mevcut anlaşmanın "işgalin sahip olduğu geniş yetenekler ve Amerikan katılımı ile Batı desteğine rağmen çok önemli bir başarısızlığı" gösterdiğini belirtti.
Destek cepheleri ve bölgesel aktörler
Aksa Tufanı Operasyonu’nun en belirgin gelişmelerinden birinin destek cephelerinin genişlemesi olduğunu söyleyen el-Husi, bunun mücadelede niteliksel bir değişim oluşturduğunu kaydetti.
Lübnan’daki Hizbullah’ın başından itibaren Filistin halkına büyük destek sunduğunu ve liderleri ile savaşçılarının şehadeti de dahil olmak üzere ağır bedeller ödediğini belirtti; Hizbullah’ın hedef alınmasına rağmen direnişini sürdürdüğünü kaydetti.
Irak cephesinin de bu turda önemli bir dönüşümü temsil ettiğini ve bunun işgal için büyük bir endişe kaynağı haline geldiğini söyledi.
Ayrıca, İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm zorluklara ve baskılara karşı "savaş düzeyine kadar" karşı koymada kararlı destek ve büyük katkılarda bulunduğunu belirterek, İran’ın Filistin davasına verdiği destek ile komutan Kasım Süleymani’nin şehadetini andı.
Yemen’in destek operasyonları
El-Husi, Yemen’i "iman, hikmet ve cihad cephesi" olarak tanımladı ve bu cephenin hem devlet düzeyinde hem de halk arasında geniş bir hareket oluşturduğunu söyledi. Yemen’in füze, insansız hava aracı ve deniz operasyonlarını mevcut imkânlar dâhilinde etkili biçimde sürdürdüğünü kaydetti.
Aksa Tufanı Operasyonu’nda en önemli gelişmenin, iki yıl süren büyük askeri taarruz olduğunu, deniz operasyonlarındaki başarıların açık, etkili ve stratejik önem taşıdığını vurguladı.
Yemen’in, işgalci yeniden saldırıya geçerse destek operasyonları için sürekli hazır olduğunu ve herhangi bir gelişmeye yönelik hazırlıklı bulunduğunu belirtti.
Ayrıca, uçak gemilerinin artık ABD için yük haline geldiğini, Amerikalıların Gazze’de "yüzyılın suçuna" siyasi örtü ve koruma sağladığını ifade etti.
El-Husi, Yemen’in Filistin direnişinin zaferine dek destekte ön safta kalacağını ve Yemen halkının bu amaç için gerekli her şeyi yapmaya hazır olduğunu kaydetti.
Ortak saldırılar ve başarısızlık iddiası
El-Husi, Yemen’e yönelik ortak saldırılarla ilgili olarak, Amerikan, İngiliz ve İsrailli güçlerin sivil altyapıyı hedefleyen yaklaşık üç bin hava ve deniz saldırısı gerçekleştirdiğini belirtti. Buna rağmen Amerikalıların Yemen desteğini ve askeri kabiliyetlerini engelleme, azaltma veya etkisiz kılma konusunda tamamen başarısız olduğunu, Yemen güçlerinin zorluklara uyum sağlayıp bunları fırsata çevirdiğini savundu.
El-Husi, düşmanların kuşatmayı sıkılaştırmaya çalıştığını, ancak bunun Yemen halkını Gazze’ye verdiği desteği geri çektirmeye yetmediğini, doğrudan hedef alınmaya, altyapının yok edilmesine ve ekonomik ambargoya rağmen halkın direncini övdü.
Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin personelini "hakiki ve içten bir duruşun parçası olarak Allah’a kurban" ettiğini ve Yemen halkının Washington’un kısıtlama girişimlerine rağmen korkmadan harekete geçtiğini belirtti.
“İnsani kuruluşlar” ve istihbarat
El-Husi ele geçirilen şahıslarla ilgili olarak karar verici istihbarat bilgilerinden söz etti ve "insani kuruluşlara" bağlı kişilerin "suç şebekesinin" parçası olduğunu açıkladı. Bu casus hücrelerin kapsamlı eğitim gördüğünü ve sofistike, tehlikeli teknolojiyle donatıldığını söyledi.
El-Husi, bu aktif hücreler arasında Dünya Gıda Programı ve UNICEF gibi insani kuruluşlarla bağlantılı kişilerin bulunduğunu, bu hücrelerin hükümet toplantısının hedef alınmasında rol oynadığını ve İsrail’e izleme ve raporlama yaparak suçu kolaylaştırdığını belirtti.
Dünya Gıda Programı’na bağlı bir hücrenin, programın Yemen şubesindeki güvenlik ve emniyet şefinin başkanlığında, hükümet toplantısının hedef alınmasında rol oynadığını belirtti.
El-Husi, Amerikalıların ve İsraillilerin bu hücreleri tutuklamadan korumak ve onların hareketlerini kolaylaştırmak için "insani kuruluşları" örtü olarak kullandıklarını iddia etti.
Uyarı, beklenti ve çağrı
El-Husi, "İsrail düşmanının ancak zorlandığında herhangi bir adım attığını" belirterek, yüksek düzeyde teyakkuz ve direnişin tüm senaryolara karşı hazır tutulmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Bir sonraki aşamada umulanın ateşkesin sürmesi, Gazze’nin geniş çaplı yeniden inşası ve saldırıların tamamen sona ermesi olduğunu kaydetti.
Konuşmasını "Düşmanla karşı ilkemiz şudur: eğer siz geri dönerseniz biz de döneceğiz; biz bu ilkeye bağlı kalacağız ve Allah’ın zaferine güveniyoruz" sözleriyle bitiren Seyyid el-Husi, Yemen halkına "yarın büyük, milyonluk bir gösteriye katılma" çağrısında bulundu.