Colani'nin yabancı militanlarla imtihanı

24 Ekim 2025

"Colani’nin ardından Şaraa’nın da kendilerini 'yarı yolda bıraktığını' düşünen bazı yabancı militanlar, yeniden IŞİD saflarına dönme eğilimi gösteriyor."

YDH - HTŞ rejiminin lideri Colani'nin Harem’de Fransız militanlara yönelik saldırısı, yabancı militanlarla rejim arasındaki ilk açık çatışma oldu. Olay, Colani'nin bu grupları bastırma stratejisinin başarısızlığını ve yabancı militanların dayanışmasını ortaya koydu. El-Ahbar gazetesi yazarı Frias el-Şufi'nin değerlendirmesine göre operasyon hem askeri hem siyasi açıdan ters tepti; yabancı gruplar daha da kenetlendi.

Geçtiğimiz günlerde geçici Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şaraa’ya bağlı güçlerin Harem kentindeki "Fransız kampına" saldırması, Suriye’deki yabancı militanlar dosyasını ve oradaki karmaşık güvenlik tablosunu yeniden gündeme taşıdı.

Ebu Muhammed el-Colani’nin yeni kimliğiyle "dünün kardeşleri"nden, yani yabancı militanlardan tedricen uzaklaşmasının nereye varacağını öngörmek için henüz erken olsa da, taraflar arasındaki bu ilk çatışma, son dönemde Suriye’nin kuzeyinde yaşanan "ateşle yoklama"nın sonuçlarına dair önemli ipuçları veriyor.

Aynı zamanda, rejimin olası müdahalelerine yabancı militanların nasıl karşılık vereceğini de gösteriyor.

Colani'ye bağlı resmi güvenlik birimleri ile Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), Fransız cihatçı Ömer Diyabi’nin (namı diğer Ömer Umsen) liderliğindeki Fransız militanları diğer yabancı gruplardan izole etmeyi başaramadan, güvenlik güçleri Fransız kampına saldırdı.

Rejimin, Diyabi ve el-Gureba Tugayı kalıntılarını hedef alan bu operasyonu, Fransız bir militanın kızını kaçırdığı suçlamasıyla gerekçelendirmesi, özellikle Asyalı yabancı militanları ikna etmede başarısız oldu. Bu gruplar, Diyabi'yi yalnız bırakmak yerine, onun etrafında kenetlendi.

Resmi anlatı, Diyabi'nin sunduğunun gölgesinde kaldı. Fransız militan, genç bir kızla ilgili hikâyeyi kendisini hedef alan bir kumpas olarak sundu ve "kurban" rolüne bürünerek diğer yabancı militanlardan sempati topladı.

Rejim güçlerinin Fransız kampına şiddetli bir saldırı düzenlemesi ve bu hamlenin Diyabi'yi yakalamaya veya grubunu ortadan kaldırmaya yönelik bir plan olarak görülmesi, yabancı militanların tepkisini büyüttü.

Özellikle Türkistan İslam Partisi ve Özbek militanlar, silah arkadaşlarını savunmak için alarma geçti.

Diyabi'nin Türkistan İslam Partisi ile bağı eskiye dayanıyor. 2013’te Fransa ve Belçika kökenli Avrupalı cihatçılardan oluşan el-Gureba Tugayını kurmuş, bu grup uzun yıllar Türkistanlıların korumasında faaliyet göstermişti.

Aralarındaki zaman zaman yaşanan gerginliklere ve Diyabi'nin bir dönem İdlib’de hapsedilmesine rağmen, ilişkileri hiç kopmadı.

Geçtiğimiz haftalarda Uygurlardan Ebu Ducane et-Türkistani'nin medya görünürlülüğü nedeniyle gözaltın alınması, ardından Diyabi'ye yapılan saldırı, yabancı militanlar arasında rejimin niyetine dair derin şüpheler yarattı.

Birçoğu, Colani'nin uluslararası talepler doğrultusunda yabancı grupları sırayla tasfiye etmeye hazırlandığına inanıyor. Nitekim Colani, daha önce de İdlib’deki grupları tek tek hedef almış, kimini dizginlemiş, kimini dağıtmıştı.

Bu nedenle yabancı militanların Diyabi etrafında kenetlenmesi, kendilerine yöneldiğini düşündükleri yeni stratejiye karşı bir "savunma refleksi"ydi.

Harem’deki çatışma, Colani'nin bu politikayı ilk kez test ettiği andı. Ancak sonuç onun lehine olmadı. Saldırgan taraf olmasına rağmen, görece küçük bir yabancı militan grubunu askeri olarak bastıramadı.

Oysa Colani, hem bölgesel hem de Batılı ülkelere, bu grupları kontrol altına alacağı veya tasfiye edeceği yönünde taahhütte bulunmuştu.

Bu hamle, Colani'nin kendi tabanında da ters etki yarattı. Yabancı militanlara karşı yürüttüğü operasyon, hem onları birbirine kenetledi hem de rejim yanlısı bazı unsurların onlara sempati duymasına yol açtı.

Üstelik ateşkesi sağlayan anlaşma, soruşturma yetkisini en büyük yabancı militan gücü olan Türkistan İslam Partisi’ne bıraktı. Böylece Colani'nin Diyabi'yi tutuklama planı boşa çıktı.

Yabancı militanların Colani'ye yönelik güvensizliği temelsiz değil. Büyük güçlerin, Colani'den bu grupları tecrit etmesini ve kendi ülkelerine veya bölgeye tehdit oluşturmalarını önlemesini istediği biliniyor.

Batı, rejimin terörle mücadelede açık ortak olmasını, IŞİD’e karşı koalisyonla ortak operasyonlar yürütmesini talep ediyor.

Bu operasyonların hedefinde yalnızca IŞİD değil, aynı zamanda artık Suriye’nin güvenlik yapısına sızmış yabancı cihatçı ağlar da bulunuyor.

Rusya ise Colani'yi bu ay ortasında Moskova’da ağırladı. Görüşmede Colani, Rus kökenli militanların tehdit oluşturmasını önleme ve yabancı militan dosyasını "sessiz biçimde" çözme sözü verdi.

Çin de endişeli. Pekin’in BM Daimi Temsilcisi, Suriye’deki Uygur ve Türkistanlı militanların yarattığı tehdidi her fırsatta hatırlatıyor. Çin yönetimi, ay sonunda Colani rejiminin dışişleri bakanı Esad eş-Şeybani’nin ziyareti sırasında, bu dosyanın nasıl ele alınacağını görmek istiyor.

Bu tutum, Çin’in Colani'ye yönelik BM yaptırımlarının kaldırılmasını destekleyip desteklemeyeceğini de belirleyecek.

Ancak Colani'nin krizi yalnızca dış baskılarla sınırlı değil. İçeride, özellikle tekfirci ideolojiye yakın kesimlerde, kendi anlatısı giderek zayıflıyor. IŞİD, bu hoşnutsuzluğu fırsata çevirmek için harekete geçmiş durumda.

Colani’nin ardından Şaraa’nın da kendilerini "yarı yolda bıraktığını" düşünen bazı yabancı militanlar, yeniden IŞİD saflarına dönme eğilimi gösteriyor.

Çeviri: YDH