İran-UAEA ilişkilerinde yeni dönem başladı

27 Ekim 2025

BM’nin 2231 sayılı Kararı ve nükleer anlaşmanın sona ermesi, İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı arasındaki ilişkileri belirsiz bir yola soktu. İran medyası, UAEA’nın misyonunun sona ermesiyle iki olası senaryo bulunduğunu belirterek NPT’den çekilmenin İran’ın nükleer tesislerini denetleme ve güvenlik önlemleri raporlama yetkisini ortadan kaldıracağını vurguladı.

YDH- El-Ahbar yazarlarından Muhammed Havacui, BM 2231 sayılı Kararı ve KOEP’in işleyişini, UAEA Genel Direktörü’nün görev tanımından yola çıkarak ele aldığı yazısında, 2231 sayılı Kararı’nın ve 2015 İran nükleer anlaşmasının sona ermesinin, UAEA ile İran arasındaki ilişkilerde yeni ve belirsiz bir dönemi başlattığını vurguluyor. Havacui, UAEA’nın yetki sınırları, İran’ın anlaşma yükümlülüklerini azaltması ve Batılı güçlerle Rusya-Çin arasındaki tutum farklılıkları üzerinden değerlendirerek aynı zamanda ajansın sona ermesinin uluslararası denetim ve nükleer silah kontrolü açısından yaratabileceği olası sonuçları, insan ve küresel güvenlik perspektifiyle gözler önüne seriyor.

BM'nin 2231 sayılı Kararı’nın bu ayın 18’inde sona ermesi ve 2015 tarihli İran nükleer anlaşmasının resmen yürürlükten kalkmasıyla birlikte, İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) arasındaki ilişkilerin niteliği tartışma konusu haline geldi.

Bu tartışmalar sürerken, İran ile Rusya ve Çin’in ajanstaki daimi temsilcileri, önceki gün Genel Müdür Rafael Grossi’ye gönderdikleri ortak mektupta, Güvenlik Konseyi kararı uyarınca Grossi’nin İran nükleer programının doğrulanması ve denetlenmesiyle ilgili rapor hazırlama yetkisinin sona erdiğini ve bu konuda herhangi bir girişimde bulunmaması gerektiğini bildirdi.

Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) garantörü olan 2231 sayılı Karar çerçevesinde, UAEA Genel Direktörü, Tahran’ın anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini izlemek ve Valiler Kurulu’na her üç ayda bir brifing sunmak; ayrıca BM Güvenlik Konseyi’ne sunulmak üzere iki yıllık rapor hazırlamakla yükümlüydü.

Ancak İran, 2019 yılında ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesine yanıt olarak uranyum zenginleştirme seviyesini ve oranını artırmış ve UAEA'nın izleme faaliyetlerini azaltmış; bu durum Genel Direktör’ün raporlarının niteliğini keskinleştirmişti. Böylece, Batılı güçler ile Rusya ve Çin arasında 2231 sayılı Karar’ın uygulanmasına dair derin bir anlaşmazlık ortaya çıktı.

Nükleer anlaşmaya taraf olan üç Avrupa ülkesi—İngiltere, Fransa ve Almanya—ve ABD’nin desteği, geçen ay İran’a karşı önceki BM Güvenlik Konseyi kararlarının yeniden gündeme getirilmesine kapı araladı. Rusya ve Çin ise, bu kararların yeniden gündeme getirilmesini ve İranlı müttefiklerine yönelik yaptırımların uygulanmasını tanımadıklarını vurguladı.

Ortak mektupta, UAEA Genel Direktörü’nün artık İran nükleer programı hakkında periyodik rapor sunmaması gerektiği vurgulanırken, UAEA Yönetim Kurulu’nun bir sonraki toplantısının 17 Kasım’da Viyana’da gerçekleştirileceği bildirildi.

Grossi, kısa süre önce İran’ın “yaklaşık 400 kilogram %60 zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu” ve nükleer silah geliştirme kapasitesine yaklaştığını duyurdu; diplomasinin başarısız olması halinde İran’a karşı yeniden güç kullanımının olası olabileceği uyarısında bulundu.

İranlı yetkililer, son aylarda Grossi’yi özellikle 12 günlük savaş öncesi Valiler Kurulu’na sunduğu ve kendilerine yönelik bir saldırının yolunu açtığını düşündükleri rapor nedeniyle defalarca eleştirdi. Savaşın ardından İran parlamentosu, UAEA ile tüm işbirliğinin Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin onayına tabi olacağını öngören “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile İşbirliğinin Askıya Alınması” yasasını kabul etti.

İran, Mısır’ın arabuluculuğunda UAEA ile yeni bir işbirliği mekanizması kurulmasına yönelik anlaşmaya varmış olsa da, BM yaptırımlarının İran’a yeniden uygulanması, anlaşmanın geçersiz sayılması anlamını taşıyordu. Şu anda UAEA müfettişlerinden hiçbiri İran’da bulunmuyor.

Bu çerçevede İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, ortak mektubu “üç büyük güç arasındaki stratejik dayanışmanın sembolü” olarak nitelendirerek, “BM Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararının sona ermesi, UAEA Genel Müdürü’nün İran nükleer programının doğrulanması ve izlenmesine ilişkin raporlama yetkisinin sona ermesi anlamına geliyor” dedi.

Benzer şekilde, İran’ın resmi haber ajansı IRNA, “UAEA, Avrupa Troykası ve ABD tarafından İran nükleer dosyasının normalleştirildiğinin kabul edilmesi, bir yandan İran ile diğer yandan UAEA ve Batı arasındaki ilişkilerin çözümü açısından kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda Tahran, UAEA taleplerini iyi niyetle inceleyebilir ve uygun kararı verebilir” ifadelerine yer verdi.

Haberde ayrıca, “İran, nükleer faaliyetleri süresince her zaman sorumluluk sahibi bir taraf olmuş; bu gerçeği dünyaya kanıtlamaya ve barışçıl nükleer faaliyetlerinin sadece ülke kalkınmasına hizmet ettiğini göstermek için gerçekçi adımlar atmıştır” denildi.

Medya yorumlarına bakıldığında, Horasan gazetesi, ajansın misyonunun sona ermesiyle iki olası yol bulunduğunu belirtti:

“Ya çözülmemiş sorunlar çözülecek ya da İran, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan çekilecek.”

Gazete, ajansın siyasi yönelimi nedeniyle çözülmemiş sorunların çözülmesinin “ulaşılamaz” olduğunu vurgularken, “İran NPT’den çekilirse, artık nükleer tesislerini denetleme veya güvenlik önlemleri anlaşmalarının uygulanmasına dair rapor sunma yetkisi olmayacak” ifadelerini kullandı.

Çeviri: YDH