
YDH- İran merkezli ISNA Haber Ajansı, bir zamanlar kendisini ABD ile eş düzeyde küresel bir güç olarak görmek isteyen Avrupa Birliği'nin artık uluslararası gelişmelerin dışında kaldığını ve bu durumun, tarihsel olarak benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştığını bildirdi.
ISNA, Avrupa'nın, küresel gelişmelerin dışında bırakıldığını; iç anlaşmazlıkların ABD’ye olan güvenlik bağımlılığının ve bütünleşik bir dış politika stratejisinin eksikliğinin kıtayı pasif bir aktör hâline getirdiğini kaydetti.
ISNA'ya göre, günümüzde, dış politika alanında “Birleşik Avrupa” vizyonu, ABD’ye olan güvenlik bağımlılığı ve üye ülkeler arasındaki iç anlaşmazlıklar gölgesinde her zamankinden daha fazla solarken bu eğilim, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönüşüyle daha da belirginleşti.
“Önce Amerika” sloganı ve “Güç Yoluyla Barış” ilkesi üzerine kurulu Trump dış politikası, Avrupa’nın bağımsız bir rol oynamasına neredeyse hiç alan bırakmadı.
Önceki ABD yönetimi, Joe Biden liderliğinde transatlantik iş birliğini güçlendirmeye çalışırken, mevcut yönetim pratikte farklı bir yol izleyerek Avrupa müttefiklerini birçok küresel denklemden dışlamış durumda.
Bu yaklaşım değişikliğinin en somut göstergesi, Trump’ın Gazze zirvesi için Şarm el-Şeyh’teki tutumunda görüldü.
Trump’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer gibi Avrupa liderleriyle etkileşimleri, yalnızca sembolik bir protokol eylemi değildi; aksine, Avrupa’ya yönelik açık bir siyasi küçümseme mesajı içeriyordu.
Foreign Policy dergisi, yaptığı analizde, Trump’ın bu gösterişli tavırlarıyla Avrupa’nın küresel gelişmelerdeki “etki sınırlarını” fiilen ortaya koyduğunu vurguladı.
Sembollerin ötesinde, karar alma süreçlerinde de Avrupa kenara itilmiş durumda. Gazze krizinde Washington tamamen inisiyatifi ele almış, Avrupalılar yalnızca gözlemci rolüne mahkûm edilmişti.
Daha kritik konularda, kıtada savaşın yeniden başlaması veya Ukrayna çatışması gibi meselelerde ise Avrupa liderleri çoğunlukla Washington’un tutumunu beklemekte, bağımsız girişimlerde bulunmamaktadır.
“Snapback” mekanizmasının devreye sokulması gibi siyasi kararlarla Avrupalılar, pratikte nükleer müzakerelerde kendi etkileşim ve rol yollarını kapatmış oldu.
Bir AB sözcüsü, ISNA muhabirinin İran’a ilişkin Brüksel’in gelecek planlarını sorması üzerine açıklama yapmayı reddetti ve yalnızca AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın BM yaptırımlarının geri dönüşüne ilişkin sözlerine atıfta bulundu.
Kallas, İran’ın yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirtirken, yaptırımların geri dönüşünün diplomasi sürecinin sonu olarak görülmemesi gerektiğini ifade etti.
Ancak üç Avrupa ülkesi (E3), ABD baskısıyla Snapback mekanizmasını devreye sokmuş ve bu süreçte karar verici değil, uygulayıcı rolünde kalmıştı.
İran, Snapback uygulamasının ardından Avrupa Birliği’nin nükleer dosyada gelecekte herhangi bir rolünün resmen sona erdiğini ve bu konuda artık yetkisinin bulunmayacağını ilan etti.
ISNA'ya göre, Trump’ın dönüşü ise yıllardır şekillenen bir gerçeği gözler önüne serdi: Stratejik iradesi olmayan Avrupa küresel politikanın seyircisi konumuna düştü.