
YDH- Venezuelanalysis’in aktardığına göre, Rusya hükümeti, ABD’nin bölgedeki askerî yığınağının artmasıyla birlikte Nicolás Maduro yönetimine desteğini yeniden teyit etti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Pazar günü Rus haber ajansı TASS’a yaptığı açıklamada, Moskova’nın Caracas yönetimiyle yakın temas halinde olduğunu belirterek, “Latin Amerika’da barışın hakim olmasını istiyoruz. Bölgenin yeni çatışmalarla sarsılmasını istemiyoruz; dünya zaten yeterince gergin” ifadelerini kullandı.
Peskov’un açıklamaları, benzer bir şekilde Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’nın açıklamalarını izledi. Zaharova, Latin Amerika ve Karayipler’in bir “barış bölgesi” olarak kalması gerektiğini vurgulayarak, “Rusya hükümeti, Venezuela’nın ulusal egemenliğini savunma mücadelesine kararlı biçimde destek vermektedir” dedi.
Zaharova ayrıca, Vladimir Putin yönetiminin mevcut ve potansiyel tehditlere karşı müttefiklerine yardımcı olmak için yakın temaslarını sürdürdüğünü kaydetti.
ABD’nin Karayiplerdeki askeri yığınağı
Haberde, ABD’nin Ağustos ayından bu yana Güney Karayip Denizi’ne savaş gemileri, bir denizaltı ve binlerce asker konuşlandırdığı; ayrıca USS Gerald R. Ford uçak gemisinin vurucu grubu ile bölgeye yönlendirildiği belirtildi. Son haftalarda ABD askeri uçaklarının defalarca Venezuela’nın uçuş bilgi bölgesine girdiği kaydedildi.
Washington yönetimi, bu askeri yığınağı “uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele” gerekçesiyle savundu. Ancak, ABD kuvvetlerinin en az 16 tekneye düzenlediği operasyonlarda 60’tan fazla sivilin yaşamını yitirdiği; Birleşmiş Milletler (BM) uzmanlarının bu saldırıları “yargısız infaz” olarak nitelendirdiği bildirildi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk de ABD’nin eylemlerini “kabul edilemez” olarak tanımlayarak operasyonların durdurulması çağrısında bulundu.
“Hedef rejim değişikliği”
Dış politika analistleri, Beyaz Saray’ın nihai amacının askeri baskı ya da doğrudan saldırı yoluyla Venezuela’da “rejim değişikliği gerçekleştirmek” olduğunu öne sürdü. Trump yönetiminden bazı yetkililerin, ABD kuvvetlerinin Venezuela topraklarında “uyuşturucu hedeflerini bombalayabileceğini” defalarca dile getirdiği, ancak Trump’ın son olarak bu planları doğrulamadığı belirtildi.
Öte yandan, ABD Başkanı’nın daha önce CIA’ya Güney Amerika ülkesinde “öldürücü operasyonlar yürütme yetkisi” verdiği aktarıldı.
Trump yönetimi, Maduro ve üst düzey yetkilileri ABD’ye “uyuşturucu akışıyla” suçlamış, ancak bu iddiaları destekleyen yargı onaylı bir kanıt sunmamıştı. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi’nin (DEA) raporları ise Venezuela’nın küresel uyuşturucu trafiğinde “marjinal bir konuma” sahip olduğunu ortaya koymuştu.
Trump, geçtiğimiz haftalarda CBS’in “60 Minutes” programına verdiği röportajda, Venezuela’ya yönelik askerî yığınağı bu kez farklı bir gerekçeyle savunarak, “ülkenin hapishanelerini ve akıl hastanelerini boşaltıp ABD’ye gönderdiğini” iddia etti. Ancak bu iddiaları destekleyen hiçbir kanıt sunmadı.
Caracas’tan yanıt: “Provokasyonlara gelmeyeceğiz”
Maduro yönetimi, ABD’nin askeri tırmanışına geniş çaplı savunma tatbikatları ve uluslararası kınamalarla, özellikle BM Güvenlik Konseyi’nde yanıt verdi. Caracas yönetimi, ABD’nin provokasyonlarına gelmeyeceğini belirterek, “sahte bayrak operasyonu” planlarını kınadı.
Kremlin’in son açıklamalarının, Washington Post’un Caracas’ın Rusya, Çin ve İran’dan askeri destek talebinde bulunduğu yönündeki haberinin ardından geldiği belirtildi.
Söz konusu habere göre, ABD hükümet belgelerinde, Maduro’nun bu ülke liderlerine gönderdiği mektuplarda “savunma radarları, uçak onarımları ve muhtemel füze sistemleri” talep ettiği kaydedildi. Haberde ayrıca, Caracas’ın İran’dan “GPS karıştırıcıları ve insansız hava araçları” istediği, Rusya’ya ise devlet savunma şirketi Rostec üzerinden “üç yıllık bir finansman planı” önerdiği öne sürüldü.
Rusya-Venezuela askeri ortaklığı
Rusya, son yirmi beş yılda Karayip bölgesindeki en önemli askeri müttefiklerinden biri olarak Venezuela ile yakın iş birliği yürütüyor. Hugo Chávez ve Nicolás Maduro dönemlerinde ülkenin ordusunun ABD teçhizatına bağımlılığını azaltmak hedeflendi.
Geçtiğimiz hafta iki İlyuşin Il-76 nakliye uçağının Caracas’a indiği, yüklerinin ise açıklanmadığı bildirildi. Bu uçakların 50 tona kadar yük taşıyabildiği, Zicotrans şirketi tarafından işletildiği kaydedildi. Ancak Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya’nın askerî sanayisinin büyük ölçüde zorlandığı, bu durumun Venezuela gibi müttefiklere yardımı sınırlayabileceği değerlendirildi.
Askeri uzmanlar, Rus yapımı Su-30 MK2 savaş uçaklarının, süpersonik Kh-31A gemisavar füzeleriyle donatılmış olmaları nedeniyle Venezuela’nın “en önemli caydırıcı unsurları” arasında bulunduğunu belirtti. Venezuela’nın 2006–2008 yılları arasında 24 Su-30 uçağı teslim aldığı, ancak bunların tamamının hâlâ aktif olup olmadığının bilinmediği ifade edildi.
Venezuela’nın hava savunma sistemlerinin de Rus yapımı S-300VM, orta menzilli Buk-M2 hava savunma sistemleri ve taşınabilir Igla-S fırlatıcılarını içerdiği bildirildi.
Stratejik iş birliği genişliyor
Maduro ve Putin yönetimleri, son yıllarda Batı yaptırımları karşısında savunma, enerji, finans ve diplomasi alanlarında kapsamlı iş birliği kurdu.
İki ülkenin parlamentoları kısa süre önce bu alanlarda ortak hareket etmeyi öngören “stratejik iş birliği anlaşmasını” onayladı.
Geçtiğimiz cuma günü, Venezuela devlet hava yolu Conviasa, Karakas ile St. Petersburg’u bağlayan yeni haftalık uçuş hattının açılışını gerçekleştirdi.