
YDH- The New York Times, Trump yönetiminin Venezuela’ya karşı bir dizi askeri seçenek geliştirdiğini bildirdi. Bu seçenekler arasında ülkenin silahlı güçlerine yönelik saldırılar ve potansiyel olarak petrol sahalarının kontrolünü ele geçirme ihtimali yer alıyor.
Yetkililer, Başkan Trump’ın henüz harekete geçip geçmeyeceğine karar vermediğini, "Amerikan askerleri için riskler ve olası başarısızlık endişeleri" gerekçesiyle açıkladı.
Maduro’yu iktidardan uzaklaştırma tartışmaları
Haberde, bazı üst düzey danışmanların en agresif seçeneği savladığı, bunun da "Maduro’yu iktidardan uzaklaştırmak" olduğu kaydedildi. Bu amaçla yönetim, Adalet Bakanlığı’ndan, mevcut uyuşturucu kaçakçılığı operasyonlarının ötesinde, "Kongre onayı olmadan Maduro’yu hedef almayı yasal dayanağa kavuşturabilecek rehberlik" talep etti.
Gazete, yetkililerin Adalet Bakanlığı’nın Maduro ve güvenlik yetkililerini, "narkoterörist örgüt olarak tanımlanan Cartel de los Soles’in kilit isimleri" olarak öne süreceğini beklediğini aktardı. Bu tanımlamanın, uzun süredir geçerli olan yabancı liderleri öldürmeyi yasaklayan ABD yasalarına rağmen yönetimin Maduro’yu hedef almasını "haklı gösterebileceği" belirtildi.
Trump’ın kamu açıklamalarındaki tutarsızlıklar
The New York Times, Trump’ın kamuoyuna yönelik açıklamalarının tutarsız olduğuna dikkat çekti. Trump, en az 65 kişinin öldüğü uyuşturucu kaçakçılığı botlarına yönelik saldırıların "kara operasyonlarına genişleyebileceğini" ima etmiş olsa da bu tür bir operasyon gerçekleşmedi ve yönetimin Maduro’ya karşı harekete geçme gerekçesi hem "hukuki hem de siyasi açıdan karmaşık" bir yapıya sahip.
CBS News’e göre Trump, ABD’nin Venezuela ile savaşa gideceğini şüpheli bulduğunu ifade ederek, ülkenin ABD’ye uyuşturucu konusunda kötü davrandığını iddia etti. Trump, Maduro’nun hapishaneleri ve akıl hastanelerini açtığını ve Tren de Aragua çetesinden üyeleri ABD’ye gönderdiğini öne sürdü; bu iddiasına dair herhangi bir kanıt sunulmadı.
Danışmanların baskısı ve Trump’ın çekinceleri
The Times, agresif seçenekleri destekleyenlerin ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (ulusal güvenlik danışmanı olarak) ve Trump’ın başkan yardımcısı ve iç güvenlik danışmanı Stephen Miller olduğunu bildirdi. ABD’li yetkililer, bu isimlerin "Maduro’nun iktidardan uzaklaştırılması için özel olarak baskı yaptığı"nı aktardı.
Trump’ın planla ilgili çekinceleri olduğu ve bunun kısmen "başarısızlık endişesinden kaynaklandığı" ifade edildi. Karar vermekte acele etmediği ve özellikle "Venezuela’nın petrolünün ABD açısından değeri" konusundaki olası kazançları defalarca sorduğu bildirildi.
Beyaz Saray sözcüsü, Trump’ın "uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı gördüğü narkoteröristlere yönelik saldırıları sürdürmeyi planladığını", başka askeri harekete dair spekülasyonların ise "dayanaksız" olduğunu belirtti.
ABD güçlerinin Karayipler’e konuşlandırılması
The New York Times, ABD askerlerinin Karayipler’deki sayısının ağustos ayı sonlarından itibaren düzenli olarak arttığını, yaklaşık 10.000 personelin konuşlandırıldığını, bunun yarısının savaş gemilerinde, diğer yarısının ise Porto Riko’daki üslerde bulunduğunu aktardı. Pentagon ayrıca, güç gösterisi amacıyla Louisiana ve Texas’tan B-52 ve B-1 bombardıman uçaklarını Venezuela kıyılarında görev yapmak üzere göndermişti.
Gazete, Afganistan, Irak ve Suriye’de karşı terör operasyonlarında deneyimli Ordunun 160. Özel Operasyonlar Havacılık Alayı’nın Venezuela açıklarında tatbikatlar düzenlediğini bildirdi. Bu hazırlığın Maduro üzerinde "psikolojik baskı oluşturmayı amaçladığı" ve Trump’ın ülkedeki CIA gizli operasyonları için bir "yetki" üzerinde tartıştığı ifade edildi.
Askeri seçenekler ve riskler
ABD’nin Venezuela içindeki herhangi bir eyleminin ciddi "askeri, hukuki ve siyasi riskler" taşıdığı belirtildi. İran nükleer tesislerine Haziran ayında yapılan bombalamadan farklı olarak, Maduro’ya yönelik bir operasyon, bir hükümeti devirmeyi içerecek ve "başarının veya ABD dostu bir yönetim kurulmasının garantisi" bulunmayacak.
Seçeneklerden biri, bazıları uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı olduğu öne sürülen askeri tesislere "hava saldırısı düzenlemekti"; bu saldırıların Maduro’nun Venezuela silahlı güçleri arasındaki desteğini çökertmesi amaçlanıyordu. Yetkililer, Maduro’nun kendini güvensiz hissetmesi durumunda "kaçmayı düşünebileceğini" veya ülkede hareket ederken "yakalanmaya daha açık hale gelebileceğini" belirtti; ancak eleştirmenler, bu saldırıların onun etrafında desteği artırabileceği uyarısında bulundu.
İkinci seçenek, Delta Force veya SEAL Team 6 gibi ABD Özel Operasyon güçlerinin Maduro’yu "yakalaması veya öldürmesi" yönündeydi. Yönetim, bunu Maduro’nun bir narkoterörist örgüt lideri olduğunu iddia ederek haklı çıkarmayı amaçlayabilirdi. Dışişleri Bakanlığı, Maduro’nun yakalanması veya mahkum edilmesi için verilen ödülü 50 milyon dolara yükseltmişti.
Üçüncü ve daha karmaşık plan, Venezuela’daki "havaalanları, petrol sahaları ve altyapının ele geçirilmesini" içeriyordu.
Son iki seçenek, özellikle Caracas gibi kentsel alanlarda, ABD askerleri ve siviller için "önemli ölçüde yüksek riskler" taşıyordu. Trump’ın Amerikan askerlerini tehlikeye atmak konusunda tereddütlü kaldığı, bu nedenle planlayıcıların Gerald R. Ford ve diğer gemiler hazır olduğunda kullanılabilecek "deniz insansız araçları ve uzun menzilli silahlara" odaklandığı bildirildi.
Petrol ve ekonomik faktörler
Petrol, Venezuela’ya karşı harekete geçme gerekçesinde rol oynuyor. Yetkililer, Trump’ın Venezuela’nın "dünyadaki en büyük petrol rezervlerine" yoğun şekilde odaklandığını, ancak yönetim yetkililerinin Maduro devrilse bile ABD’ye ihracatı kesip kesmemeyi ya da devam ettirip etkiyi koruma olasılığını tartıştığını aktardı.
Trump, Maduro’nun ödülünü iki katına çıkarıp onu "narkoterörist" olarak nitelendirse de, Chevron’un Venezuela’daki işletme lisansını iptal edip daha sonra yeniledi. Yenilenen lisansın ayrıntıları gizli tutulsa da, şirketin Venezuela’nın bankacılık sistemine sert döviz göndermesini engellediği, ancak Chevron’un ihracatlarının Maduro’nun ekonomisini "desteklemeye devam ettiği" bildirildi.
Hukuki tartışmalar ve kongre onayı
The New York Times, Trump’ın danışmanları en agresif askeri seçenekleri desteklerken, Adalet Bakanlığı avukatlarının potansiyel eylemleri haklı gösterecek "hukuki bir analiz üzerinde çalıştığını" bildirdi.
Beyaz Saray yetkilileri, daha fazla adım atmadan önce "güncellenmiş bir görüş" istediklerini, yönetim avukatlarının ise botlara yönelik öldürücü saldırıların "Kongre onayı gerektirmediğini" Kongre’ye ilettiklerini aktardı.
Hukuk Danışma Ofisi Başkanı T. Elliot Gaiser, yönetimin bot saldırılarını 1973 Savaş Yetkileri Kararı kapsamında "düşmanlık" olarak görmediğini, bu kararın başkanın Kongre onayı olmadan 60 gün boyunca askeri operasyon yürütmesini sınırladığını ifade etti. Her iki partiden milletvekilleri operasyonlarla ilgili "endişelerini dile getirip daha fazla bilgi talep etti."