ABD: Hizbullah silahsızlandırılırsa Lübnan kurtulur

05 Kasım 2025

Washington yönetimi, Lübnan ile İsrail arasında doğrudan müzakereler dışında hiçbir seçeneği kabul etmiyor. Beyrut’a iletilen mesaj ise İsrail’in cezalandırıcı adımlarından kurtulmanın tek yolunun, direnişi silahsızlandıracak idari adımlar atmak ve iki taraf arasındaki savaş halini sona erdirecek doğrudan siyasi müzakerelere girmek olduğu yönünde.

YDH- El-Ahbar'ın haberine göre, Amerika Birleşik Devletleri, Lübnan ile İsrail arasında doğrudan müzakereler dışında hiçbir seçeneği kabul etmiyor.

Washington yönetimi, Beyrut’la yürüttüğü tüm temaslarda aynı mesajı yineliyor: Lübnan’ın “İsrail’in cezalandırıcı hamlelerinden” kurtulmasının tek yolu, direnişi silahsızlandıracak idari adımlar atmak ve savaş halini sonlandıracak bir anlaşma için İsrail’le doğrudan görüşmelere başlamaktır.

Ancak ABD tarafı, bu süreçte İsrail’e herhangi bir baskı yapma niyetinde olmadığını da açıkça vurguluyor.

Amerikalılar, her görüşmede İsrail’in Hizbullah’a karşı askerî tırmanışını sürdürdüğünü ve bu baskının Suriye’deki modele benzer şekilde örgütü taviz vermeye zorlamayı amaçladığını yineliyor.

Washington ve Tel Aviv, Lübnan’la olduğu kadar Suriye ile de benzer mutabakatlara ulaşmayı hedefliyor; böylece güney sınırındaki krizi iki cephede eşzamanlı çözmeyi planlıyor.

Bu nedenle İsrail, Lübnan’la yürütülecek olası müzakerelerin, Suriye’deki görüşmelerin neredeyse birebir kopyası olmasını istiyor.

Beyrut’la temas halindeki diplomatik çevreler, Lübnan cephesinde gerilimin hızla tırmandığı bu dönemde durumun son derece olumsuz bir hâl aldığını belirtiyor.

Üç başkanın son olarak aldığı mesaj, Lübnan’ın “mekanizma komitesini” müzakerelerin temel çerçevesi olarak benimseme önerisine Washington’dan olumsuz yanıt geldiğini ortaya koydu.

Bu yanıt, ABD temsilcisi Thomas Barrack’ın Cumhurbaşkanı Josef Aun’a verdiği dikkat çekici cevabı da açıklıyor:

“Lübnan Cumhurbaşkanı Josef Aun, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile doğrudan iletişime geçsin ve tüm çözümsüz meseleleri ele alsın.”

Baabda Sarayı’ndaki son görüşmelerin odağında, Lübnan’ın attığı her olumlu adımın Tel Aviv ve Washington tarafından giderek artan bir sertlikle karşılanması bulunuyor.

Amerikan yönetimi, Lübnan tarafına neredeyse resmî bir dille, “mekanizmayı genişletme ya da teknik uzmanlarla güçlendirme fikrini desteklemediğini ve bu yaklaşımın fayda getirmeyeceğini” bildirdi.

El-Ahbar'ın, Amerikan tarafıyla temas hâlinde olan Lübnanlı bir politikacıya dayandırdığı aktarıma göre, ''Washington, Lübnan’ın hâlâ BM’nin 1701 sayılı kararının fiilen geçersiz kaldığını fark etmemesinden şaşkın.''

Aynı kaynak, son savaşın bu kararı hükümsüz bıraktığını ve Lübnan’ın Hizbullah’ın silahsızlandırılması şartını yerine getirmemesinin, İsrail’e “bu karar artık anlamını yitirdi” argümanını kazandırdığını aktarıyor.

İsrail ise Lübnan’ın siyasi, ardından güvenlik ve idari düzeyde “yeni bir angajman” sürecine girmesini talep ediyor.

Bu sürecin, 17 Mayıs 1983 anlaşmasına benzer bir koordinasyona kapı aralayabileceği değerlendiriliyor.

Bilgi sahibi kaynaklar, ABD’nin Lübnan–İsrail siyasi müzakereleri teklifini genişlettiğini belirtiyor. Barrack, Lübnan’ın seçeceği herhangi bir başkentte görüşmelere başkanlık etmeye hazır olduğunu bildirdi.

Washington ve Tel Aviv, müzakerelerde Lübnan’ı temsil edecek belirli isimler dahi önerdi. Ancak el-Ahbar’ın edindiği bilgilere göre, bu kişiler “konuyla hiçbir ilgilerinin olmadığını” belirterek görevi reddetti.

Ayn el-Tine Sarayı’ndan sızan bilgilere göre Meclis Başkanı Nebih Berri, Lübnan’ın olası bir anlaşmanın uygulanmasından sorumlu askerî komiteye, sınır konularında uzman bir sivil ya da teknik temsilci göndermesinin en uygun seçenek olacağını vurguladı.

Tel Aviv, olası bir saldırıya ilişkin askerî planlardan bilgi sızdırırken, Washington’ın Lübnan hükümetinden silahsızlanma süreci için bir ay ek süre talep ettiği bildirildi.

Hükümet, ordunun Litani Nehri’nin güneyindeki faaliyetlerine ilişkin ikinci aylık raporu görüşmeye hazırlanırken, uluslararası arabulucular Tel Aviv’den gerilimi düşürmeye yönelik en ufak bir işaret alamadı.

Bu durum Beyrut’ta endişeleri artırdı. Özellikle ABD’den gelen son mesajlar, “İsrail’deki açıklamaların yalnızca bir siyasi manevra değil, Lübnan’ın ay sonuna kadar hedefli bir saldırıya maruz kalabileceğine dair ciddi uyarılar” içeriyor.

İsrail bu tarihi, Lübnan devleti için “son şans” olarak değerlendiriyor.

Bu çerçevede, Mısır İstihbarat Bakanı Tümgeneral Hasan Reşad’ın Lübnan ziyareti dikkat çekiciydi. Reşad, İsrail’in Lübnan topraklarında geniş çaplı askerî operasyonlara girişme olasılığı konusunda uyarıda bulundu.

Mısır’ın arabuluculuk önerisi, Hizbullah’ın faaliyetlerini belirli bir süreliğine askıya alması ve bu sürecin müzakerelerin başlamasıyla eşzamanlı olarak düşmanlıkların durdurulmasıyla desteklenmesi yönündeydi. Ancak bu girişim şimdilik İsrail tarafından reddedildi.