Amerika ve İsrail, 'İran tehdidi' anlatısını Latin Amerika'ya taşıyor

10 Kasım 2025

"Özellikle Latin Amerika’da bu çizginin sürmesi, Batı’nın küresel algı mühendisliğinde yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor: 'İran tehdidi' anlatısı artık Ortadoğu sınırlarını aşmış, küresel jeopolitik baskı aracı haline gelmiş durumda."

YDH - ABD ve İsrail, İran’ı Latin Amerika’da da “küresel tehdit” olarak göstermeye yönelik yeni bir propaganda hattı izliyor. Meksika’daki sözde suikast planı iddiaları, bu stratejinin bir uzantısı. El-Ahbar yazarı Muhammed Havacui, Batı basınına yansıyanları derledi.

Latin Amerika, artık “İran tehdidi” söyleminin sergilendiği yeni bir sahneye dönüştü. Washington ve Tel Aviv, korku anlatısını Ortadoğu’dan Batı Yarımküre’ye taşımaya ve İran’ı “sınır ötesi bir tehdit” olarak yeniden tanımlamaya çalışıyor.

Bu hikâye, geçen cuma günü Amerikan ve İsrail medyasında çıkan haberlerle başladı. Haberlere göre İran Devrim Muhafızları’nın sözde bir planı, İsrail’in Meksika Büyükelçisi Einat Kranz Neiger’e yönelik suikast girişimini içeriyor ve bu plan geçen yaz engellendi.

Axios haber sitesinin Amerikalı yetkililere dayandırdığı bilgiye göre plan, Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’nün 11000 numaralı birimi tarafından hazırlanmıştı.

Bu birimin son aylarda “Avrupa ve Avustralya’da İsrail ve Yahudi hedeflerine saldırı girişimlerinde bulunduğu” iddia edilmişti.

Habere göre planın uygulanmasından sorumlu kişi, söz konusu birimin mensuplarından biriydi.

Bu kişi yıllarca Venezuela’daki İran büyükelçiliğinde görev yapmış, Latin Amerika genelinde "İran yanlısı" unsurların örgütlenmesi ve yönlendirilmesinde rol almış, ardından Tahran’a dönmüştü.

İran’ın Meksika Büyükelçiliği ise önceki gün X platformu üzerinden yaptığı açıklamada haberi yalanladı ve “iki büyük ülke, Meksika ile İran arasındaki dostane ve tarihi ilişkilere zarar vermeyi amaçlayan büyük bir medya iftirası ve yalan” olarak niteledi.

Açıklamada, “Meksika’nın güvenliği ve itibarı, İran’ın güvenliği ve itibarıdır. Meksika hükümetinin bize duyduğu güveni asla boşa çıkarmayacağız” ifadeleri yer aldı.

İran’ın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Said İravani de konuya ilişkin açıklamasında, “Bunlar çürümüş iddialar, yanıt vermeye değmez” dedi.

Amerikan gazetesi Washington Post, Meksikalı yetkililere dayanarak, ülke makamlarının ne böyle bir plandan ne de onun engellenmesinden haberdar olduğunu bildirdi.

Meksika’nın savunma ve dışişleri bakanlıkları da ortak bir açıklama yayımlayarak “İsrail büyükelçisini hedef alan bir suikast girişimine ilişkin hiçbir rapor almadıklarını” duyurdu.

Amerikalı yetkililer, AFP ve Reuters ajanslarına yaptıkları açıklamalarda, “planın engellendiğini ve şu anda bir tehdit oluşturmadığını” öne sürdü; ancak buna ilişkin herhangi bir kanıt ya da planın nasıl engellendiğine dair ayrıntı sunmadı.

Bir ABD’li yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada, “Bu olay, İran’ın diplomatlara, gazetecilere, muhaliflere ve kendisiyle aynı fikirde olmayan herkese yönelik uzun ve ölümcül küresel saldırı zincirinin son halkasıdır. Bu durum, İran varlığının bulunduğu her ülkeyi endişelendirmelidir” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Oren Marmorstein ise “İran planını engelledikleri” gerekçesiyle Meksika güvenlik birimlerine teşekkür ederek, “İsrail istihbarat ve güvenlik camiası, İran’ın ve vekillerinin İsrail ve Yahudi hedeflerine yönelik tehditlerine karşı mücadelede, dünyanın güvenlik kurumlarıyla yakın işbirliğini sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

Amerikan istihbarat kurumları daha önce İran’ın Latin Amerika’da sınır ötesi operasyonlar yürütmek üzere oluşturduğu ağlara sahip olduğunu, Tahran’ın Venezuela topraklarını lojistik üs olarak kullandığını öne sürmüştü.

ABD ve İsrail’in, İran’ın İsrail’in Meksika büyükelçisini öldürme planına karıştığı yönündeki iddiaları, Tahran’ın “uzak coğrafyalardaki” bölgesel rolünü öne çıkaran, giderek büyüyen bir propaganda çizgisinin parçası olarak değerlendiriliyor.

Son iki yıldır Batılı ve İsrailli çevreler, İran’ı artık yalnızca Batı Asya’da bir aktör olmaktan çıkarıp küresel bir tehdit olarak gösteren dosyalar öne sürüyor.

Bu yönelim, Gazze savaşının ardından şekillenen yeni dönemin bir yansıması niteliğinde; zira İsrail ve müttefikleri, çatışmayı Ortadoğu sınırlarının ötesine taşıyarak İran İslam Cumhuriyeti’yle mücadelenin alanını genişletmeye çalışıyor.

Latin Amerika’nın bu dönemde özellikle seçilmesi tesadüf değil. ABD açısından bölge, Çin’in artan nüfuzu ve bazı ülkelerin İran’la geliştirdiği teknik ve siyasi ilişkiler nedeniyle yeni bir jeopolitik rekabet alanına dönüşmüş durumda.

İsrail ise, iddia edilen terör planlarını büyüterek bölge ülkelerinden siyasi ve güvenlik desteği toplamak, böylece bölgede varlığını güçlendirmek istiyor.

Bu çerçevede Meksika’daki suikast anlatısı, Batı Yarımküre’de “İran karşıtı ittifak” projesini yeniden canlandırmaya dönük girişimlerin bir parçası olarak görülüyor.

Öte yandan İran, son yirmi yılda Venezuela, Bolivya ve Nikaragua gibi ülkelerle ekonomik ve teknolojik işbirliğini derinleştirmeye çalıştı.

Ancak yeni suçlamalar, bu ilişkileri bankacılık, taşımacılık ve enerji sektörlerindeki ortaklık düzeyinde baltalamak için bahane olarak kullanılabilir.

ABD’nin bu belgelenmemiş suçlamaları gündeme getirmesinin ardındaki mesaj açık: Bölge ülkelerini “Tahran’la yakınlaşmanın bedeli” konusunda uyarmak, korku ve çekingenlik atmosferini besleyerek Doğu ekseniyle benzer yönelimler gösteren blokların oluşumunu yavaşlatmak.

Suikast iddialarının doğru olup olmamasından bağımsız olarak, bunlar İran’a karşı yürütülen anlatı savaşının bir parçasını oluşturuyor. Bu savaş artık yalnızca güvenlik değil, kıtalar arası medya ve siyaset düzleminde yürütülen bir kampanya haline geldi.

Bu tür haber dosyaları, gerçekten yaşanmış bir olayı kanıtlamaktan ziyade, İran İslam Cumhuriyeti’ni dünya kamuoyuna “öngörülemez bir aktör” olarak tanıtmak için tasarlanıyor.

Özellikle Latin Amerika’da bu çizginin sürmesi, Batı’nın küresel algı mühendisliğinde yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor: “İran tehdidi” anlatısı artık Ortadoğu sınırlarını aşmış, küresel jeopolitik baskı aracı haline gelmiş durumda.

Çeviri: YDH