
YDH- El-Ahbar yazarlarından Emir Ali, HTŞ lideri Colani’nin Washington ziyareti ve bu ziyaret etrafında gelişen üç kritik konuyu tartıştığı yazısında, bunların; ABD ile HTŞ arasındaki doğrudan diplomatik temas, Kürt güçleri (SDG) ile HTŞ’nin Savunma Bakanlığına entegrasyonu süreci ve HTŞ ile İsrail arasındaki güvenlik anlaşması müzakereleri olduğunu açıkladı. Colani’nin hem ABD ile ilişkileri geliştirmeye hem de İsrail ile normalleşmede yeni bir tutum sergilemeye başladığını belirten Ali, yoğun diplomatik aktivitenin Amerika’nın Suriye dosyasında karar alma ve eyleme geçme açısından kritik bir dönemi işaret ettiğini vurguluyor.
Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin lideri Colani'nin Washington ziyareti sırasında üç kritik ve acil konu gündeme geldi. Colani, Beyaz Saray’a girerek ABD Başkanı Donald Trump ile görüşen ilk 'Suriye devlet başkanı' olarak tarihe geçti. Bu ziyaret, duraksayan müzakereleri yeniden canlandırdı ve çözümün anahtarlarını, bu alanda belli bir ilerleme kaydetmeye istekli görünen ABD’nin eline bıraktı.
Trump’ın talimatıyla düzenlenen bu ziyaret kapsamında, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, HTŞ'nin sözde 'dışişleri bakanı' Esad Şeybani ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasında üçlü bir görüşme de gerçekleşti.
Bu hamle, ABD’nin Ankara’yı tartışmalı konuların çözümüne, özellikle Kürt “özyönetimi” ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) yeni kurulan Savunma Bakanlığı yapısına entegrasyonuna dahil etme yönündeki açık çabasını ortaya koyuyor.
Aynı zamanda, HTŞ'nin doğrudan ABD liderliğindeki IŞİD karşıtı uluslararası koalisyona entegrasyonuna dair hazırlıklarla paralel ilerliyor. ABD yönetiminin, bu iki konuyu birbirine bağlayarak ilkinin ikincisinin çözümüne zemin hazırlayacağına inandığı anlaşılıyor.
SDG komutanı Mazlum Abdi, X platformunda yaptığı paylaşımda, geçiş hükümetinin koalisyona katılmasının “örgütü ortadan kaldırmak ve bölgeyi tehdit etmemesini sağlamak için ortak çabaları güçlendirme yolunda önemli bir adım” olduğunu belirterek bu bağlantıyı doğruladı.
Abdi, ayrıca Colani'ye Beyaz Saray ziyaretinde eşlik eden ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini duyurdu.
Görüşmede, Colani'nin Trump ile yaptığı görüşmenin sonuçları ele alındı ve Abdi, SDG’nin entegrasyon sürecini hızlandırma konusundaki kararlılığını teyit etti.
Abdi, Suriye konusundaki liderliği ve Suriye halkına sunduğu büyüklük şansı nedeniyle Trump’a teşekkür ederek, Sezar Yasası yaptırımlarının askıya alınmasının uzatılmasını olumlu karşıladı.
Önümüzdeki aşamada ''birleşik bir Suriye için daha müreffeh ve güvenli bir gelecek hedefiyle uluslararası ortaklarla daha yoğun işbirlikleri yapılacağını'' belirtti.
Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD) Genel Başkanı Salih Müslim ise Washington’daki Rubio-Şeybani-Fidan görüşmesinin ardından, son gelişmelerin Ankara ile HTŞ arasında kuzeydoğu Suriye’nin yönetimine dair yeni görüşmelerin başladığını ortaya koyduğunu ifade etti.
Kürt medya kuruluşlarına yaptığı açıklamada, bir sonraki aşamada Şam’da SDG, Özerk Yönetim ve Uluslararası Koalisyon temsilcilerinin katılımıyla ülkenin kuzeydoğusundaki bölgelerin geleceğine odaklanan genişletilmiş toplantıların yapılacağını belirtti.
Türkiye Dışişleri Bakanı’nın son toplantıya katılımını, daha önce “hazırlanmasına veya imzalanmasına taraf olmadığı” gerekçesiyle itiraz eden Ankara’nın anlaşmayı kabul ettiğinin bir göstergesi olarak değerlendirdi.
Böylece, Washington liderliğinde ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz’ı Şam Büyükelçisi olarak atayan Ankara’nın da katılımıyla gerçekleşecek olan yaklaşan toplantılar, 10 Mart Anlaşması’nın uygulanmasına ilişkin görüş ayrılıklarını gidermeye hazır görünüyor.
Abdi ve Colani arasında imzalanan bu anlaşma, SDG’nin yıl sonuna kadar HTŞ'nin sözde 'savunma bakanlığına' entegre edilmesini öngörüyor.
Bu gelişme, “Özerk Yönetim”in kaderi ve Suriye devletinin yapısına ilişkin anlaşmazlıkların uygulamayı sekteye uğrattığı bir dönemde gerçekleşiyor. Colani merkezi bir devlette ısrar ederken, SDG ise ademi merkeziyetçi bir devlet modelini savunuyor.
Ziyaret sırasında öne çıkan üçüncü önemli konu, HTŞ ile İsrail arasında görüşülmekte olan güvenlik anlaşması oldu. Washington Post’a açıklamalarda bulunan Colani, müzakerelerde önemli ilerleme kaydedildiğini belirterek, “İsrail ile doğrudan müzakereler yürütüyoruz ve bir anlaşmaya varma yolunda uzun bir mesafe kat ettik” dedi.
Ancak, Colani'nin anlaşmanın bazı noktalarındaki tutumunda belirgin bir değişim göze çarpıyordu.
Önceki taslak, silahsızlandırılmış bir bölge kurulmasını öngörüyordu ve HTŞ lideri Colani, İsrail'in güvenliğinin gözlemcisi ve garantörü olarak bölgedeki Amerikan askeri varlığına güveniyor gibi görünüyordu.
Colani şu ifadeleri kullandı:
“Nihai bir anlaşmaya varmak için İsrail’in 8 Aralık öncesi sınırlarına çekilmesi gerekiyor ve Amerika Birleşik Devletleri bu müzakerelerde yanımızda. Birçok uluslararası taraf bu konudaki tutumumuzu destekliyor. Bugün ABD Başkanı Donald Trump’ın da tutumumuzu desteklediğini ve bu sorunun mümkün olan en kısa sürede çözülmesi için çaba göstereceğini gördük.”
Colani, İsrail’in Suriye’deki ilerlemesini “güvenlik endişelerinden değil, yayılmacı emellerinden” kaynaklandığını vurgulayarak, “İsrail, İran milisleri ve Hizbullah’ın oluşturduğu tehditlerden korktuğunu iddia etti; ancak bu güçleri Suriye’den çıkaran biziz,” dedi.
“Tamamen silahsızlandırılmış bir bölgeden bahsetmek zor olur çünkü herhangi bir kaos durumunda kim koruyacak? Bazı taraflar bu silahsızlandırılmış bölgeyi İsrail’e saldırmak için bir fırlatma rampası olarak kullanırsa, sorumlusu kim olacak?” diye ekledi.
“Sonuç olarak burası Suriye toprağıdır ve Suriye sınırları içinde hareket özgürlüğüne sahip olmalıdır. İsrail, Golan Tepeleri’ni kendini korumak için işgal etti ve şimdi de Golan Tepeleri’ni korumak bahanesiyle Güney Suriye’de koşullar dayatıyor. Dolayısıyla birkaç yıl içinde güneyini korumak için Orta Suriye’yi kontrol altına alabilir.” diye de devam etti.
Colani'nin bu açıklamaları, Reuters’ın Washington’ın Tel Aviv ile planlanan güvenlik anlaşmasının uygulanmasını izlemek üzere Şam’ın eteklerinde bir hava üssü (Mezze askeri havaalanı) kurmaya hazır olduğunu sızdırmasının hemen ardından geldi.
Ancak HTŞ'nin 'dışişleri bakanlığı' bu haberleri yalanlayarak, “Mevcut aşamada ABD’nin tutumunda, merkezi Suriye hükümetiyle doğrudan etkileşime geçme, ülkeyi birleştirme çabalarını destekleme ve her türlü bölünme çağrısını reddetme yönünde bir değişim yaşandığını” belirtti.
Sözde bakanlık ayrıca, “geçici organlara daha önce dayatılan ortaklık ve mutabakatların, ortak siyasi, askeri ve ekonomik koordinasyon çerçevesinde Şam’a aktarılması için çalışmaların sürdüğünü” de ekledi.
Colani, konuşmasında Rusya ile ilişkilere de değinerek, “Rusya ile on yıl boyunca savaştık ve bu sert, zorlu bir savaştı. Beni defalarca öldürdüklerini açıkladılar. Ancak Rusya’ya ihtiyacımız var çünkü Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi ve bazı konularda bizim tarafımızda oy kullanmasına ihtiyaç duyuyoruz. Rusya ile stratejik çıkarlarımız var ve Rusya’yı Suriye konusunda alternatif veya başka seçeneklere zorlamak istemiyoruz.” dedi.
Buna karşılık Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova’nın HTŞ ile ilişkilerini, hükümetin ABD ile imzaladığı anlaşmalardan bağımsız olarak inşa ettiğini vurguladı.
Colani ile Trump arasındaki görüşmenin ardından Moskova ile HTŞ arasındaki diyalogda zorluklar yaşanabileceği sorusuna, “Bu meselelerin birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünmüyorum” cevabını verdi ve “Rusya, özellikle El-Şara’nın Rusya’ya yaptığı ve ‘verimli ve başarılı’ olarak nitelendirdiği son ziyaretin ardından yeni Suriye yönetimiyle ilişkiler kuruyor” diye ekledi.
Peskov’un açıklamaları, Suriye hava sahasında Rus hava trafiğinin (askeri kargo uçakları) arttığı bir döneme denk geliyor.
Bu süreçte Moskova’nın azınlıklar ve İsrail ile normalleşme konuları başta olmak üzere çözülmemiş meselelerin çözümünde rol oynayacağı ve Suriye dosyasını tamamen Amerikalıların eline bırakmak istemeyen Türkiye’nin desteğini de alacağı öngörülüyor.
Bu arada HTŞ'nin 'dışişleri bakanı' Esad Şeybani, İdlib’deki iktidarı sırasında HTŞ'nin meşruiyetini sağlamada önemli rol oynayan İngiltere’nin başkenti Londra’ya ilk ziyaretini duyurdu.
Çeviri: YDH