
YDH- Yemen İçişleri Bakanlığı, son ortaya çıkartılan "casusluk hücrelerinin, Yemen ordusunun Gazze'ye destek çabalarını engellemeye çalıştığını" bildirmişti.
Yapılan açıklamada, bu hücrelerin, "Mossad, CIA ve Suudi istihbaratından subayların bulunduğu, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da merkezi bulunan bir ortak komuta merkezinden" yönetildiği belirtilmişti.
Yemen Ensarullah Hareketi'nin resmi sitesinde yayımlanan makalede, bu ifşanın, "Suudi Arabistan'ın Siyonist projeyi ilerletmedeki derin rolünün altını çizdiği" kaydedildi.
Bölgesel istihbarat mücadelesinde önemli başarı
İçişleri Bakanlığı'nın casusluk hücresinin çökertildiğine dair açıklamasının, "rutin güvenlik başarıları kapsamında değerlendirilemeyeceği; aksine, bölgedeki istihbarat çatışmasının sınırlarını yeniden tanımlayan çok önemli bir başarı olduğu" ifade edildi. Bu durumun, "Yemen'e yönelik hedef alma kampanyasının boyutunu ve ABD-İsrail projesiyle olan daha geniş yüzleşme içindeki stratejik konumunu" ortaya koyduğu aktarıldı.
"Suudi rolünün, Mossad ve CIA'nın operasyonel kolu olarak hareket ettiği görüldü" denilerek, bu ittifakın "Arap Yarımadası'nın kalbinde" faaliyet gösterdiği vurgulandı.
Yazıda, "casusluk hücresinin duyurusunun, Aksa Tufanı Operasyonu'nun tetiklediği ve ardından Amerikan ve İsrail caydırıcılığının çöküşüyle sonuçlanan sarsıcı bölgesel dönüşümlerden yaklaşık iki yıl sonra geldiği" belirtildi.
Riyad’ın tutumu ve stratejik girişimler
Bu tarihi değişim sırasında Riyad'ın, "fırsatı değerlendireceği, Yemen’e ve daha geniş bölgeye yönelik düşmanca tutumunu yeniden gözden geçireceği ve Washington’a onlarca yıl boyun eğdikten sonra bağımsızlık arayan yeni bir Arap cephesiyle ittifak kuracağı” beklentisine değinildi. Ancak "uzun süredir devam eden yaklaşımına uygun olarak Riyad'ın, bunun yerine İsrail düşmanının yanında yer almayı seçtiği, Washington ve Tel Aviv'in azalan etkisini restore etmek için acele ettiği" kaydedildi.
Belgelenen ifadelere göre, "İsrailli ve Amerikalı subaylardan oluşan ortak operasyon odasının, Yemen'in füze birimlerini, insansız hava araçları güçlerini ve üst düzey askeri komutanlarını doğrudan hedef almakla görevlendirildiği" ve bunu, "daha sonra Amerikan veya İsrail hava saldırılarına dönüştürülen kesin saha koordinatlarını ve istihbaratı sağlayarak yaptığı" kaydedildi.
Ayrıca, "son aylarda vurulan birkaç hedefin doğrudan Suudi istihbarat operasyonlarının sonucu olduğu" ifade edilerek, "Suudi Krallığı'nın hem Gazze hem de Yemen'e yönelik devam eden saldırganlıkta aktif ve ayrılmaz bir taraf olarak konumlandığı" vurgulandı.
Makalede, "Aksa Tufanı Operasyonu'nun başlamasından bu yana Sanaa'nın Riyad'a el uzattığı, dar hesapların ötesine geçen stratejik bir girişimde bulunduğu" hatırlatıldı. Bu teklifin, "İsrail düşmanına karşı birleşmek ve Filistinli direnişe askeri destek sağlamak karşılığında Yemen'e yönelik on yıllık Suudi saldırganlığını görmezden gelmeyi önerdiği" aktarıldı. Ancak "Suudi rejimin bu ahlaki jeste, kendisini Siyonist projede daha da derinleştirerek yanıt verdiği" belirtildi.
Güvenlik operasyonunun ayrıntıları
Yemen İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan operasyonun, Yemen'in yabancı sızmalara karşı iç cephesini güçlendirme çabalarında bir dönüm noktası olduğu ifade edildi. Güvenlik birimlerinin, "yüksek çözünürlüklü kameralarla donatılmış araçlar, izleme cihazları ve uzaktan yönetilen depolama sunucuları da dahil olmak üzere sofistike yöntemler kullanan tam entegre bir casusluk ağını çökertmeyi başardığı" bildirildi. Bu ekipmanların, "toplanan verileri Riyad'a, oradan da Tel Aviv ve Washington'a iletmek için kullanıldığı" kaydedildi.
Casusluk hücresinden elde edilen ifadelerin, "yabancı ajansların operatiflere ileri düzey gözetim ekipmanı sağladığı ve onları askeri tesisler, komuta merkezleri, altyapı ve hatta üst düzey sivil ve askeri şahıslar hakkında gözlem, fotoğrafçılık ve bilgi toplama konusunda eğittiği yüksek düzeyde teknik organizasyon ve istihbarat koordinasyonunu" ortaya çıkardığı vurgulandı.
Stratejik ve bölgesel yansımalar
Bu operasyonun daha geniş stratejik okumalara kapı araladığı belirtilen yazıda, öncelikle "Suudi Arabistan'ın bağımlı bir konumdan, İsrail düşmanıyla doğrudan istihbarat ortaklığı konumuna geçtiği, böylece kendisini devam eden yüzleşmede aktif bir katılımcı haline getirdiği" değerlendirmesi yapıldı. Sonuç olarak, Yemen'in, "Riyad'ın barış yol haritasını engellemeye devam etmesini, daha geniş İsrail gündeminin bir parçası olarak yorumlayabileceği ve askeri tırmanışı Sanaa'nın stratejik seçeneklerinin başına koyabileceği" ifade edildi.
Makalede, “İster askeri, ekonomik, politik ya da istihbarat baskısı yoluyla olsun onu nüfuz etme veya boyun eğdirme girişimleri başarısız olduktan sonra, Yemen'in Amerikan-İsrail ekseniyle yüzleşmenin ağırlık merkezi haline geldiği" vurgulandı.
Mesajlar ve sonuçlar
Bu güvenlik başarısının bir dizi güçlü mesaj gönderdiği kaydedildi:
Yemen halkına "Düşmanın ileri araç ve yöntemlerine rağmen, iç güvenlik cephesinin tetikte ve dirençli olduğunu, onu ihlal edemediğini" vurguladığı belirtildi.
Uluslararası kamuoyuna “Yemen’in bölgesel denklemde vazgeçilmez bir aktör haline geldiğini ve onu sızma veya istikrarsızlaştırma girişimlerinin, tıpkı askeri saldırganlığın başarısız olduğu gibi başarısız olacağını” teyit ettiği kaydedildi.
Ve özellikle Suudi Arabistan’a “açık bir mesaj” verildiği ve “hoşgörü döneminin sona erdiği” vurgulandı. Yemen, “Mossad ve CIA arasında aracı olarak hizmet etmeye devam etmenin derin ve geniş kapsamlı sonuçları olacağı” uyarısında bulundu.
Makalede, "ABD-İsrail-Suudi casusluk hücresini çökerten bu güvenlik operasyonunun başarısının, sadece ABD ve İsrail'e karşı bir istihbarat zaferi değil, aynı zamanda bölgede güvenlik kavramının yeniden tanımlanması" anlamına geldiği değerlendirmesi yapıldı.
"Bombalara ve hava saldırılarına dayanan Yemen'in, şimdi gizli savaşla -sadece füzelerle değil, gözetim, cihazlar ve siber araçlarla yürütülen bir savaşla- yüzleşme kapasitesini kanıtladığı" vurgulandı. Bu "Güvenlik, politik ve ideolojik entegre farkındalığın Sanaa'yı, görünür ve gizli tüm saldırı biçimlerine karşı kapsamlı direnişin başkenti olarak konumlandırdığı" ifade edildi.