İsrail savaş makinesini besleyen küresel yakıt sevkiyatı

14 Kasım 2025

Oil Change International raporunda, “İsrail’in Gazze’deki soykırımını besleyen küresel yakıt sevkiyatları” ayrıntılı olarak ortaya kondu. Rapora göre, 25 ülkeden 323 sevkiyat, toplam “21,2 milyon ton” ham petrol ve rafine ürünün İsrail’e ulaşmasına aracılık etti.

YDH- İsrail’in Gazze’ye yönelik iki yıl süren saldırısı boyunca, İsrail güçlerinin yaklaşık “67.000 Filistinliyi” öldürdüğü bildirilirken, bunların “20.000’den fazlasının çocuk olduğu” tahmin ediliyor.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in eylemlerinin “hukuka aykırı” olduğunu hükmetti ve bir BM Komisyonu, İsrail’in Gazze Şeridi’nde “soykırım işlendiği sonucuna” vardı.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, Ekim 2025’te varılan ateşkes için “Bir ateşkes, soykırımın, hukuka aykırı işgalin veya apartheidın sona erdiği anlamına gelmez.” ifadesini kullandı.

Oil Change International, Mart 2024’te yayımlanan ve İsrail’e ham petrol ile rafine petrol ürünlerini taşıyan tedarik zincirlerine odaklanan değerlendirmeyi sunması için Data Desk’i görevlendirdi. Büyük petrol şirketlerinin sorumluluğunu inceleyen güncellenmiş ikinci analiz ise Ağustos 2024’te yayımlandı.

Oil Change International, bugün COP30'da (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında düzenlenen 30. Taraflar Konferansı/Conference of the Parties), “Namlunun Arkasında: İsrail'in Yakıt Tedarikinin Kökenleri Hakkında Güncelleme” adlı yeni bir rapor yayınladı. Raporda, “İsrail'in Gazze'deki soykırımını besleyen küresel yakıt sevkiyatları” ayrıntılı olarak anlatılıyor.

Oil Change International’dan Bronwen Tucker, şu ifadeyi kullandı:

“Hükümetler, İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğinin açıkça ortaya çıkmasının ardından ki, bu artık bir BM komisyonu tarafından da desteklenen bir tespittir, İsrail’e yakıt tedarikine izin vermeye devam etti. Devletlerin bu yakıt akışını derhal sonlandırma yönünde ahlaki ve hukuki bir yükümlülüğü bulunuyor. İklim krizini tetikleyen fosil yakıt sistemi, aynı zamanda savaş, işgal ve soykırımı da besliyor. Fosil yakıtların nasıl aşamalı olarak sonlandırılacağını müzakere eden hükümetlerin bir araya geldiği COP30’da bu gerçeklikle yüzleşmek zorunludur. Devletler, sevkiyatları engelleyen sendikacılardan hesap sorulmasını talep eden kampanyacılara kadar dünya çapında Gazze’deki soykırıma ortak olmayı reddeden insanların örneğini izlemelidir.”

Bu rapor, ülke bazında petrol akışlarına ilişkin “güncellenmiş bir değerlendirme” sunuyor. 1 Kasım 2023 – 1 Ekim 2025 arasında çıkış ülkesinden hareket eden tüm ham petrol ve rafine ürün sevkiyatlarını kapsıyor.

Toplamda “25 ülkeden 323 sevkiyat” takip edildi; bu sevkiyatlar “yaklaşık 21,2 milyon ton” etti.

Söz konusu raporda şu bilgiler yer aldı:

Ham petrol

On iki ülke İsrail’e ham petrol tedarik etti ve belirtilen dönemde toplam “17,9 milyon tonun üzerinde” ham petrol içeren “171 sevkiyat” teslim edildi (Tablo 1). Bunun büyük çoğunluğunu “yüzde 70 ile Azerbaycan ve Kazakistan” oluşturdu.

Azeri petrolü, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı üzerinden Ceyhan’a ulaştırılıyor ve burada tankerlerle ihraç ediliyor. Bu nedenle sevkiyatlarda Türkiye çıkış ülkesi olarak listeleniyor. Ancak bütün ham petrol “Azeri-BTC” olarak tanımlandı. Kazak petrolü ise CPC üzerinden Rusya’nın Novorossiysk kıyısına taşınıyor. Bu sevkiyatlar Rusya çıkışlı olarak görünüyor. Bu 56 sevkiyatın tamamı “CPC Kazak” ham petrolü olarak listelendi; yalnızca bir sevkiyat CPC Rus petrolü olarak kaydedildi.

Veriler, Brezilya’dan son petrol sevkiyatının Mart 2024’te yapıldığını gösterse de Rio de Janeiro Petrol İşçileri Sendikası Başkanı, Brezilya’nın petrol ihracatını “İtalya üzerinden İsrail’e yönlendirmiş olabileceğini” yazdı. Bu durum, Sardinya’daki Sarroch rafinerisine yapılan Brezilya petrolü sevkiyatlarındaki artış ve aynı dönemde İsrail’e yapılan rafine ürün ihracatındaki yükselişle ilişkilendirildi.

Tablo 1: İsrail’e Ham Petrol Sevkiyatları: 1 Kasım 2023 – 1 Ekim 2025

Rafine ürünler

On yedi ülke, toplam “3,3 milyon tona yaklaşan 152 sevkiyat” gerçekleştirdi (Tablo 2). Bu dönemde Rusya, tüm hacmin “yüzde 45’iyle en büyük tedarikçi” oldu. ABD ise JP-8’in — askeri uçaklar için özel olarak tasarlanmış bir jet yakıtı karışımı — “tek tedarikçisi” olarak dikkat çekti. ABD, Texas Corpus Christi’deki Valero Bill Greehey Rafinerisi’nden toplam “360.000 ton JP-8” içeren dokuz sevkiyat ile iki dizel sevkiyatı gönderdi.

Tablo 2: İsrail’e Rafine Petrol Ürünleri Sevkiyatları: 1 Kasım 2023 – 1 Ekim 2025

Devletlerin sorumluluğu

Britanya Uluslararası ve Karşılaştırmalı Hukuk Enstitüsü’nden Dr. Irene Pietropaoli tarafından yayımlanan hukuki görüş, devletlerin sorumluluğunu ortaya koyuyor ve bu devletlerin İsrail’in yakıt tedarik zincirindeki rolünün bu yükümlülükleri ihlal edip etmediği sorusunu gündeme taşıyor. Dr. Pietropaoli, gönderdiği e-postada şunu ifade etti:

“Devletlerin UAD ara kararına uyma yükümlülüğü, doğrudan Soykırım Sözleşmesi’nin ‘soykırımı önleme ve cezalandırma’ yükümlülüğünü düzenleyen 1. maddesinden kaynaklanmaktadır.”

“Mahkeme tarafından makul bulunduğu tespit edilen haklara telafisi imkânsız zarar verilmesi için ‘gerçek ve yakın bir risk’ bulunduğu”, devletlerin artık Gazze’de soykırım işlenme riski konusunda bilgi sahibi olduğu anlamına geliyor.

“Devletler, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarına verdikleri askeri veya diğer türden desteğin onları ‘soykırıma iştirak riskiyle’ karşı karşıya bırakabileceğini dikkate almak zorundadır.”

Ağustos 2024’te Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, Kolombiya’nın İsrail’e kömür ihracatını “resmen durdurduğunu” açıkladı.

Eylül 2025’te BM Bağımsız Uluslararası Komisyonu, üye devletlere şu çağrıyı yaptı:

“Soykırım işlendiğine ilişkin şüphe bulunan ya da işlenmiş olabileceği askeri operasyonlarda kullanılma ihtimali olan jet yakıtı da dahil olmak üzere, İsrail’e veya üçüncü devletlere silah ve diğer ekipman transferini durdurun.”

Sonuç

Bu dönemde İsrail’e yakıt tedarik eden devletler, İsrail’in işlediği ağır ihlaller hakkında “tam bilgi sahibiydi.” Bu brifing, söz konusu devletlerin eylemlerinden dolayı “hesap verebilirliğini sağlamak” amacıyla bu işbirliğini belgeliyor.

Devletlerin, soykırımdaki rollerini değerlendirmesi ve “bu suça ortaklıklarını sonlandırması” gerektiği belirtiliyor. BM üyesi devletlere, İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Adalet Divanı’nın tavsiyelerine “uyma çağrısı” yineleniyor.