
YDH- Lübnan İslami Direnişi - Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Parti'nin eski medya ilişkileri sorumlusu Muhammed Afif’in şehadetinin birinci yıldönümünde konuşma yaptı.
Genel Sekreter, Muhammed Afif’i “medya dünyasında parlayan bir isim, büyük bir kültür, bilinç ve vizyon kaynağı” olarak tanımlayarak onun ''dost ya da düşman tüm medya kuruluşlarıyla ilişki kurabilme ve medya çalışmalarını anlık takip edebilme'' becerisini övdü.
Geçtiğimiz yıl İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırısında, direnişin tutumunu aktardığı ve destekçi çevrelere güvence verdiği çok sayıda basın toplantısıyla önemli bir rol oynayan Afif ve dört arkadaşı, 17 Kasım 2024’te İsrail güçlerinin Beyrut’un Ras al-Naba bölgesinde bir apartman dairesini hedef aldığı hava saldırısında hayatını kaybetmişti.
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, ABD’nin Lübnan’daki rolünü “vesayet”, “korumacılık” ve “çok ciddi bir tehlike” olarak nitelendirdi.
Washington’un arabulucu değil “saldırganlığın sponsoru” olduğunu söyleyerek, Amerikan müdahalesinin Lübnan’ın istikrarına hizmet etmediğini kaydetti.
Şeyh Naim Kasım, “İsrail, bombalamaların Amerikanlarla koordinasyon içinde yapıldığını açıkça söylüyor; hatta bunun bizzat kendilerinden talep edildiğini ifade ediyor. Dolayısıyla bu saldırılar ABD’nin rolü çerçevesinde gerçekleşiyor” dedi.
ABD’nin Lübnan’daki hedeflerine değinen Şeyh Kasım, Washington’u “iç çekişme yaratmaya ve iç güç dengelerini değiştirmeye yönelik yabancı müdahale yürütmekle” suçladı.
ABD’nin para biriminin çöküşünden, bankaların iflasından, ekonomik çöküşten ve petrol arama-çıkarma faaliyetlerinin durmasından sorumlu olduğunu iddia etti.
Şeyh Naim Kasım, ABD Hazine Bakanlığı heyetinin Beyrut’a yaptığı son ziyareti de değerlendirerek, ziyaretin amacının “Hizbullah’ı ve tüm Lübnan halkını mali açıdan daha fazla baskı altına almak” olduğunu söyledi.
Hükümete, Merkez Bankası Başkanı’na ve ilgili kurumlara “tüm Lübnan halkını baskı altına alan uygulamalara son verme” çağrısında bulundu.
Ayrıca “iyi kredi” kurumunun toplumsal bir yapı olduğunu belirterek, Amerika’nın bu alana yönelik baskısını “tüm Lübnan toplumunu yok etme girişimi” olarak nitelendirdi.
Farklı mezheplerden siyasi liderlerin “zehir yayılıyor” sözlerini de eleştiren Şeyh Kasım, bunun “kışkırtma ve fitne üretmek için yalan söylemekten ibaret” olduğunu söyledi.
Ayrıca, yaklaşan parlamento seçimleri yasası ve parlamentonun işlevsiz hale gelmesiyle ilgili krize değinerek meclisin bloke edilmesine son verilmesi çağrısında bulundu.
“Bu engelleme haksızdır” diyen Şeyh Kasım, Meclis Başkanı Nebih Berri’ye yönelik saldırıları ise “günah” olarak tanımladı.
Şeyh Kasım, Lübnan’ın Fransız mandasından bağımsızlığını 22 Kasım 1943’te kazandığını hatırlatarak, elde edilen bağımsızlığın “acı çekerek, talep ederek, direnerek ve bedel ödeyerek” kazanıldığını vurguladı.
“2000 yılındaki kurtuluşun ardından herkes İsrail’i düşman olarak görüyordu ve onunla iş tutan herkes tüm Lübnanlılar tarafından dışlanıyordu” diyen Şeyh Kasım, siyasi güçlere Lübnan’ın hakları temelinde “hayır deme cesareti” göstermeleri ve ortak duruş sergilemeleri çağrısında bulundu:
“Birlikte durursak başarılı oluruz; birlikte toprağımızı özgürleştirir, bağımsızlığımızın temellerini yeniden tahkim ederiz.”
Şeyh Kasım, toprakların ve Lübnanlı esirlerin geri alınması talebini yineleyerek, “Toprağımızı, esirlerimizi, istikrarımızı, ekonomimizi, siyasetimizi ve haklarımızı istiyoruz; bunları talep etmek bizim hakkımızdır” dedi.
Direniş toplumunun gücüne vurgu yapan Genel Sekreter, “Halkımızın ve toplumumuzun gücü eşi benzeri görülmemiş düzeydedir; bu güç yenilmezdir” dedi. Bugün yaşanan baskılara rağmen bu baskıların “kararlılığı kırmaya yetmeyeceğini” belirtti:
“Bu baskılara bir aşama olarak katlanıyoruz ve kimsenin kölesi olmayı kabul etmiyoruz.”
Şeyh Kasım, bugün yaşananların “ateşkesin uygulanmamasından kaynaklanan bir gerilim değil”, Lübnan’ı kontrol altına almayı ve ülkenin tüm güç unsurlarını zayıflatmayı hedefleyen “açık bir saldırganlık” olduğunu vurguladı.
Hizbullah Genel Sekreteri, konuşmasında, Lübnan hükümetinin, kurumları ve temelleriyle, tekrarlanan saldırılara karşı koymak için ciddi şekilde düşünme ve net programlar geliştirme sorumluluğunu taşıdığını, devletin devam eden İsrail saldırganlığına karşı koyabilmesini sağlayacak kapsamlı planlar hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Bu bağlamda Lübnan hükümetini ve devlet kurumlarını, çatışma senaryoları üretme sorumluluğundan önce “saldırının gerçek kaynağını teşhis etmeye” çağırdı:
“Sorun direniş değil; sorun saldırganlığın kendisi olan İsrail'dir.”
Hükümete hitaben yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın devletin bir parçası olduğunu hatırlatan Şeyh Kasım, “Devlet Lübnan’a müdahaleyi kabul etmiyor. Litani Nehri’nin güneyine konuşlanmayı bir taviz, müzakere kabulünü bir taviz ve Barak Belgesi’nin şartlarının onaylanmasını da bir taviz olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı ve ekledi:
“Biz bu ülkenin ortağıyız, söz sahibiyiz; Lübnan halkının ve müttefik güçlerin büyük bir kesimi bizimle birlikte.”