Riyad Doğu Yemen’de yeni cephe açıyor; Sanaa karşılık veriyor

20 Kasım 2025

''Yaklaşık 39 bin 495 kilometrekarelik bir alanı kapsayan ve 2020’de Ensarullah’ın kontrolüne geçen el-Cevf’teki güç dengesi değişiminin ardından, Suudi Arabistan’ın doğu Cevf çölüne ilgisi gözle görülür biçimde arttı. Son iki yılda Riyad Selefi grupları Hadramut ve el-Mahra vilayetlerinde askerî varlık tesis etmeye zorladı.''

YDH- El-Ahbar yazarlarından Raşid el-Haddad, Suudi Arabistan’ın Yemen’in doğu bölgelerinde, özellikle el-Cevf, Hadramut ve el-Mahra hattında, yürüttüğü askerî hareketliliğin arka planını, motivasyonlarını ve sonuçlarını tartıştığı yazısında, Suudi Arabistan’ın sınır anlaşmasını ihlal ederek Yemen topraklarını fiilî olarak genişletme eğiliminde olduğunu vurguluyor. El-Haddad, Riyad'in Sanaa'ya yeni bir askeri gerçeklik dayatmaya çalıştığının altını çizerek söz konusu askerî hareketliliğin ekonomik hedeflerin zeminini oluşturduğunu gözlemliyor.

Sanaa, Yemen’in el-Cevf Valiliği’nin doğusundan başlayıp Hadramut’a ve Umman sınırındaki el-Mahra’nın en uç noktalarına kadar uzanan geniş çöl hattında Suudi Arabistan’ın artan askerî hareketliliğiyle birlikte, el-Cevf içindeki Suudi–Yemen sınırında gerginliğin yeniden alevlendiğini bildiriyor.

Son iki gündür süren çatışmalarda Sanaa güçleri, Riyad’a bağlı grupların vilayetin doğusundaki cephe hatlarına yakın bölgelerde yeniden konuşlanma girişimlerini püskürttü; ayrıca bu grupların sınır petrol sahalarının çevresindeki çöl arazisinde savunma hatları kurmasını da engelledi.

Aden hükümetinde görev yapmış eski askerî yetkililerin ifadelerine göre, bu petrol sahaları, Suudi Arabistan’ın eski Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’den devretmesini talep ettiği kritik alanlar arasında bulunuyordu.

Yaklaşık 39 bin 495 kilometrekarelik bir alanı kapsayan ve 2020’de Ensarullah’ın kontrolüne geçen el-Cevf’teki güç dengesi değişiminin ardından, Suudi Arabistan’ın doğu Cevf çölüne ilgisi gözle görülür biçimde arttı.

Krallığın, Cevf topraklarının yüzde 80’inden fazlasını kaybetmesi sonrası bazı kendi askerî komutanlarını hapse attığını hatırlatmak gerekir. Riyad, Yemen’in üç yıldır yürüttüğü kırılgan ateşkesi; el-Vadi’a bölgesinde eğitilen ve Riyad’ın askerî uzantısı olarak görülen “Vatan Kalkanı Güçleri” adıyla Selefi askeri gruplar kurarak, sahadaki askerî kozlarını yeniden düzenlemek için bir fırsat olarak değerlendirdi.

Son iki yılda Riyad aynı grupları Hadramut ve el-Mahra vilayetlerinde askerî varlık tesis etmeye zorladı. Buna ek olarak, çöl sınırındaki stratejik mevzileri geri almak için doğu el-Cevf’e birçok Selefi tugay konuşlandırdı.

Sana yönetimi, Riyad’ın Yemen’de barış sürecinin gerekliliklerini yerine getirmeye niyetli olmadığını gösteren bu adımları düşmanca olarak nitelendirdi; Krallığı, Yemen topraklarındaki her türlü işgali ve çatışma sebebi olan faaliyetleri durdurmaya çağırdı.

Ancak Suudi Arabistan, çöl sınırında yeni bir askerî gerçeklik dayatma çabalarında ısrarcı oldu. Bu tutum, el-Cevf’teki askerî gerilimi yeniden tırmandırırken çatışmalar son günlerde tüm Yemen–Suudi Arabistan sınırına yayılmış durumda.

El-Ahbar’a konuşan bilgili bir askerî kaynak, Sanaa güçlerinin son iki gündür Riyad yanlısı gruplarla çatıştığını ve cephe hatlarının bazı bölümlerinde kontrolü ele geçirmeyi başardığını doğruladı.

Kaynak, bu grupların ilerleme ve hâkimiyet kurma girişimleri nedeniyle iki taraf arasındaki askerî gerginliğin sürdüğünü belirtti.

Sanaa’daki uzman gözlemciler, Suudi Arabistan’ın el-Cevf’te son dönemde artırdığı askerî faaliyetlerin, Krallığın Yemen’deki askerî müdahaleden elde etmeye çalıştığı kazanımları en üst seviyeye çıkarma hedefinin bir yansıması olduğunu savunuyor.

Buna göre Riyad, daha fazla Yemen toprağı üzerinde kontrol sağlayarak uzun süredir takip ettiği kapsamlı stratejik gündemi hayata geçirmeye çalışıyor.

Nitekim Suudi Arabistan, 2017 yılında sınır anlaşmasını alenen ihlal ederek, Rub‘ül Hâli çölündeki Harkir bölgesinde yaklaşık 40 bin kilometrekareyi ilhak etmişti. Harkir ve bağlantılı askerî kamp, 2004 yılının ortalarında Suudi Arabistan tarafından Yemen’e devredilmiş bölgelerdendi.

Ayrıca Suudi Arabistan’ın uzun vadeli hedeflerinden birinin, Krallık topraklarından Arap Denizi’ndeki Niştun Limanı’na uzanacak bir petrol boru hattı inşa etmek olduğu biliniyor. Aramco bu projeye dair fizibilite çalışmaları yürütmüş olsa da el-Mahra’daki aşiretlerin yoğun direnişi projenin hayata geçirilmesini engellemişti.

Riyad’ın Hadramut’ta, askerî destekle özerklik yönünde ilerleyen grupları teşvik eden adımları ise, Krallığın doğrudan işgal görüntüsüne başvurmaksızın bölgeyi parçalara ayırarak tamamen kendi kontrolüne alma stratejisi izlediğini düşündürüyor.

Bu bağlamda Riyad’ın asıl hedeflerinden birinin de “Selman Kanalı” projesini uygulamak olduğu anlaşılıyor. Suudi basını daha önce, Körfez’i Arap Denizi’ne bağlamayı öngören bu devasa yapay su yolu projesine dair prosedürel çalışmaların 2016’da tamamlandığını duyurmuştu.

Bu haberlere göre “Selman Kanalı”, bin kilometrelik uzunluğuyla dünya tarihinin en büyük yapay su yolu olacaktı. Bunun yaklaşık 600 kilometresi Suudi Arabistan’da, 400 kilometresi ise Yemen topraklarında, özellikle El-Mahra ve Hadramut bölgelerinde, yer alacaktı.

Çeviri: YDH