
YDH - Dr. Ebu Teyma, İsrail ordusunun Şubat 2024’te düzenlediği baskında gözaltına alınana kadar Nasır Hastanesi Cerrahi Servisi Direktörü olarak görev yapıyordu.
İsrail-İnsan Hakları İçin Hekimler (PHRI) tarafından yayımlanan listede, ateşkeste yaklaşık 2 bin Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasına rağmen İsrail’de alıkonulan 17'si doktor toplam 80 sağlık çalışanının ismi yer alıyor.
Ağır koşullar altında ve haklarında herhangi bir suçlama ya da yargılama olmaksızın tutulan bu doktorların, nadir avukat ziyaretleri dışında dış dünyayla temas kurması engelleniyor.
Pek çok tutsağın hayatını kaybetmesine yol açan fiziki şiddet, tıbbi ihmal ve açlık gibi uygulamalarla karşı karşıya oldukları belirtiliyor.
Kemal Advan Hastanesi Direktörü Dr. Hüsam Ebu Safiye gibi kamuoyunun dikkatini çeken vakalarda bile serbest bırakılmaları yönünde bir ilerleme kaydedilemedi.
+972 dergisinin Local Call ile ortak haberine göre Dr. Ebu Teyma’nın gözaltına alındığından bu yana avukatıyla altı ayda bir görüşmesine izin veriliyor.
Ekim ayının başındaki son görüşmenin ardından avukat, aileyi bilgilendirerek Ebu Teyma’nın 25 kilo kaybettiğini, her gün dövüldüğünü, asla serbest bırakılmayacağının söylendiğini ve düzenli kullandığı tansiyon ilacının verilmediğini aktardı.
Gözaltına alındığı sırada Dr. Ebu Teyma, eşi Erva ve dokuz çocuğuyla birlikte Nasır Hastanesi'nde yaşıyordu.
İsrail’in savaşın başlarında Han Yunus’taki evlerini yıkmasının ardından ailecek hastanenin hava saldırılarından bir miktar koruma sağlayacağına inanmışlardı.
İsrail ordusu hastaneye baskın yaptığında Ebu Teyma’nın ailesi tahliye oldu, ancak kendisi geride kalan hastalarla ilgilenmek için hastanede kalmakta ısrar etti. Ailesi onu son kez o gün gördü ve bir daha kendisiyle konuşamadı.
Aile, PHRI’nin yardımıyla ancak Ağustos 2024’te Ebu Teyma’nın İsrail’in güneyindeki Ketziot toplama kampında tutulduğunu teyit edebildi.
Avukat aracılığıyla ilk dolaylı temas ise gözaltına alınmasından yaklaşık dokuz ay sonra, Kasım ayında gerçekleşti. O zamandan beri Erva ve çocukları, Han Yunus’ta bir çadırda yaşıyor.
Nasır Hastanesi Ortopedi Cerrahisi Şefi Dr. Gassan Ebu Zuhri’nin eşi Rima ve iki kızı da eşlerinden haber alamayanlar arasında.
Rima, eşinin gözaltına alınmasından bu yana onunla hiç konuşamadığını ve avukatının sadece iki kez görüşme izni alabildiğini anlattı.
İlk ziyarette, daha önce hiçbir sağlık sorunu olmayan Dr. Ebu Zuhri’de uyuz ve şiddetli yorgunluk belirtileri gözlemlendi. İkinci ziyarete gelindiğinde ise 30 kilo kaybetmişti.
Dr. el-Farra, Ebu Zuhri'nin herhangi bir siyasi bağlantısı olmadığını, sadece Hipokrat yeminine sadık kalarak din, ırk veya cinsiyet ayrımı yapmadan her hastayı tedavi eden iyi bir insan olduğunu defalarca vurguladı.
El-Farra, ailenin odadan ayrılmasının ardından bu hususu neden vurgulama ihtiyacı duyduğunu şöyle açıkladı: “İki İsrailli esiri tedavi ettiğini ve bu yüzden serbest bırakılmadığını düşünüyoruz. Ancak o, her hastaya davrandığı gibi onlara da davrandı.”
Han Yunuslu 67 yaşındaki emekli jinekolog Dr. Ömer Ammar ise Mart 2024’te İsrail ordusunun Han Yunus’u kuşatması sırasında kayboldu.
Eşi Cihan ve kızları, onun gözaltında olduğunu sosyal medyada dolaşan bir fotoğraftan tanıdıklarında öğrendi.
Fotoğrafta, bir grup Filistinli erkek, İsrail askerlerinin gözetiminde, büyük ve boş bir havuzda soyulmuş, gözleri bağlanmış ve diz çökmüş halde görülüyordu.
Cihan’ın, eşinin nerede olduğunu teyit etmesi aylar sürdü. Dr. Ammar’ın Ekim 2024’te PHRI’ye verdiği ifadeye göre, gözaltına alındıktan sonra üç farklı tesise nakledilmiş ve hazirandan bu yana Necef Çölü'ndeki Nafha toplama kampında tutuluyor.
Avukatı, Ammar’ın 25 kilo verdiğini, saçlarının döküldüğünü ve uyuz olmasına rağmen temiz kıyafet verilmediğini bildirdi.
Savaşın başından bu yana 15 kez yerinden edilen Cihan ve üç çocuğu, şimdi Deyr el-Bela’da bir çadırda yaşıyor.
“Tekrar başka bir yere taşınmaktansa ölmeyi tercih ederim” diyen Cihan, “Artık yapamıyorum. Savaş beni tamamen değiştirdi” diye konuştu.