
YDH- İsrail ekonomi gazetesi Globes, denizlerin son dönemde “çatışmalar, ekonomik riskler ve çıkar mücadelelerinin” küresel merkezine dönüştüğünü iddia etti. Habere göre, Ensarullah’ın Kızıldeniz’de gerçekleştirdiği operasyonlar, küresel ticaretin kırılganlığını ortaya çıkardı ve deniz alanının İran, Ukrayna veya Tayvan gibi taraflar açısından stratejik bir güç alanı haline geldiğini gösterdi.
Haberde, bu alanları hem bütünlüklü şekilde değerlendirebilen hem de fiilen komuta etmiş çok az kişinin bulunduğu iddia edildi. Bunlardan biri olarak gösterilen ABD eski Deniz Kuvvetleri Operasyonlar Şefi Emekli Amiral Gary Roughead, Globes’a verdiği özel röportajda “İran destekli aktörlerle mücadelede çıkarılan derslere” işaret etti ve “İran’ın vekillerinin deniz kabiliyetlerinin hafife alınmaması gerektiği” görüşünü savundu.
Roughead ayrıca, “İran Devrim Muhafızları’nın Körfez’de kullandığı taktikleri Doğu Akdeniz’e taşıyabileceğini” öne sürdü ve “İsrail’e sağlanan ABD güvenlik yardımının geleceğine” de değindi.
Kızıldeniz’de Ensarullah’ın operasyonları ve küresel ticaret bedeli
İsrail’in son dönemde Gazze, Lübnan, Suriye, Irak, İran ve Yemen gibi birçok cephede savaş yürüttüğünü söyleyen Globes, küresel ilgiyi esas çeken gelişmenin Ensarullah’ın Kızıldeniz’de deniz ticaretini kesintiye uğratması olduğunu belirtti.
Ensarullah’ın saldırıları nedeniyle büyük uluslararası nakliye şirketleri rotayı değiştirmek zorunda kaldı ve Avrupa ticareti rotası Ümit Burnu’na kaydırılarak güzergâha iki hafta veya daha fazla süre eklendi.
Aralık 2023 sonunda dönemin ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, “Kızıldeniz’de ticaret akışını güvence altına almak için” “Refah Muhafızı Harekâtı” adlı çok uluslu bir koalisyon oluşturmuştu. İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin katıldığı “bu girişimin sahada beklenen başarıyı gösteremediği” aktarıldı. Ardından Donald Trump yönetiminin göreve başlamasından kısa süre sonra Ensarullah’la bir ateşkes planı açıkladığı kaydedildi.
Roughead, Ensarullah’ın ABD ve diğer ülkeler için “beklenmedik seviyede zorlayıcı deniz operasyonları gerçekleştirdiğini” belirtti. İsrail’in Yemen dahil birçok yönden gelen füzeleri “başarıyla engellediğini” iddia eden Roughead, bunun “olumlu” olduğunu ifade ederken, “ekonomik maliyetlere” dikkat çekti. Örneğin Ensarullah’ın 30 milyon dolar değerindeki 14 MQ-9 Reaper İHA’yı düşürdüğüne, buna karşılık İran yapımı Şahid-136 mühimmatının yalnızca yaklaşık 30 bin dolara mal olduğuna işaret edildi.
Amiral Roughead’e göre iki temel ders
Roughead, Kızıldeniz tecrübesinin iki temel ders verdiğini belirtti: İlki, “İran’ın vekil örgütlerinin deniz gücünün küçümsenmemesi gerektiği”, ikincisi ise “savunma ve caydırıcılık için ihtiyaç duyulan kapasite ve kaynakların gerçekçi biçimde planlanması gerektiği” şeklinde ifade edildi.
Roughead’e göre, benzer tehditlerin yalnızca Kızıldeniz’de değil, dünyanın diğer bölgelerinde de ortaya çıkması bekleniyor. Füze ve İHA saldırılarının yanında “suyun üstünde ve altında yeni teknolojilerin de sahaya gireceğini öne sürdü.
Deniz ticaretine bağımlı ülkelerin mevcut tehditlere karşı daha fazla yatırım yapmak zorunda kalacağı ifade edilirken, “Bu tehdit ortadan kalkmayacak, İran ve Ensarullah’ın öğrendikleri sayesinde daha da artacak” değerlendirmesi yapıldı.
İran’ın donanması ve artan savunma harcamaları
Haberde, İran’ın iki ayrı donanma yapısına sahip olduğu kaydedildi. Buna göre, İran Ordusu’na bağlı İran Donanması’nın Hazar Denizi ve Umman Denizi gibi açık deniz bölgelerinden sorumlu olduğu, Devrim Muhafızları Donanması’nın ise Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı’nda görev yürüttüğü ifade edildi.
Roughead, kariyeri boyunca Devrim Muhafızları Donanması’nın özellikle “hassas bir tehdit” olduğunu belirtti. Bu kuvvetin “ticari gemilere ve altyapılara saldırı gibi taktikleri rutin olarak uyguladığını” ve benzer yöntemlerin Doğu Akdeniz’e transfer edilmesinden kaygı duyduğunu ifade etti.
Haberde İran’ın “ekonomik krize rağmen” savunma bütçesini bu yıl %200 artırarak 30,9 milyar dolara çıkardığı aktarıldı.
İran–Rusya iş birliği ve yeni tehditler
Roughead, “İran geri çekilmiş görünse bile sahadan tamamen çıkmayacağını” savundu. İran’ın Rusya ile insansız hava araçları konusunda kurduğu iş birliğinin deniz alanına da taşınabileceğini öne sürdü.
Ayrıca, Ukrayna savaşında değişen savaş teknolojilerine dikkat çekerek, bu dönemin “arkaya yaslanıp bekleme dönemi olmadığını” ve “tarafların birbirlerinin tecrübeleri üzerinden yeni taktikler geliştirdiğini” söyledi.
Yeni odak: Yönlendirilmiş enerji silahları
Amiral Roughead, ABD Donanması’nda 38 yıl görev yaptı ve kariyerinde farklı filolara komuta etti. İsrail’de denizaltı ve deniz tabanı alanındaki stratejik tehditlere ilişkin bir konferansa katıldı.
Roughead özellikle AEGIS hava savunma sisteminin etkinliğini vurguladı ve denizde konuşlandırılmasının kara konuşlandırmaya göre daha avantajlı olabildiğini ifade etti.
İsrail’in demir kubbe sisteminin geliştirdiği Iron Beam lazer savunma sistemini önemseyen Roughead, “yönlendirilmiş enerji silahlarının geleceğin temel teknolojilerinden biri olduğunu” belirtti. Ancak mevcut gemilerin enerji kapasitesinin sınırlı olduğunu, bu nedenle gelecekte yeniden tasarlanmış platformlara ihtiyaç duyulacağını kaydetti.
İsrail Donanması’nın yeterli büyüklükte olup olmadığı tartışması
İsrail Donanması’nı “profesyonel ve iyi donanımlı” olarak tanımlayan Roughead, ancak büyüklük konusunda tartışma bulunduğunu, “daha fazla görev ve kabiliyet geliştikçe nicelik ihtiyacının da yeniden değerlendirilmesi gerekebileceğini” ifade etti.
Pasifik ve Çin: Stratejik rekabet ve Tayvan endişesi
Roughead, Pasifik bölgesinin küresel ekonomi açısından iki kritik unsur barındırdığını belirtti. Bunların, dünya deniz ticaretinin yaklaşık %30’unun geçtiği Malakka Boğazı ile gelişmiş çip üretiminin merkezi konumundaki Tayvan olduğu kaydedildi.
Çin’in büyüyen deniz varlığının ticaret geçişlerine yönelik “kısıtlayıcı hamleler” yaptığı öne sürüldü. Roughead, Tayvan’a yönelik olası bir Çin müdahalesine ilişkin değerlendirmesinde, “bir–iki yıl içinde böyle bir saldırı ihtimalinin düşük olduğunu, Çin’in ekonomik şartlarının buna uygun olmadığını” belirtti. Ancak 5–6 yıl içinde koşulların değişebileceğini ifade ettiği, 2032 yılının Pekin açısından “yeniden birleşme” hedefi olarak gündeme gelebileceği iddiası aktarıldı.
ABD–İsrail askeri yardımının geleceği
Haberde, ABD ile İsrail arasındaki askeri yardım mutabakatının (MoU) 2028’de sona ereceği hatırlatıldı. Yıllık 3,3 milyar dolarlık yardımın yanı sıra 500 milyon dolarlık hava savunma desteği bulunduğu belirtildi.
Ancak savunma hibelerinin bir kısmının İsrail sanayisine çevrilmesine izin veren dönüştürme maddesinin her yıl azaltıldığı ve 2028’de sıfırlanacağı vurgulandı. Askeri desteğin sürmesi gerektiğini “savunan” ve iş birliğinin yalnızca alım değil, “ortak üretim ve teknoloji geliştirme üzerinden ilerlemesi gerektiğini” belirten Roughead, “Amaç sadece güvenliği artırmak değil, ABD ve İsrail’in birlikte yeni teknolojiler üretmesini sağlamak.” dedi.