
YDH – İbranice yayımlanan Maariv gazetesinin I24 News’e dayandırdığı haberine göre, işgal altındaki “Hayfa’yı Birleşik Arap Emirlikleri’ne, özellikle Abu Dabi’ye bağlaması planlanan demiryolu hattının inşası savaş döneminde de ilerlemeyi sürdürdü.” Haberde, hattın “ilerlemiş hazırlık aşamasına” geçtiği ifade edildi.
Gazetenin aktardığına göre, Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in başkanlığındaki üst düzey bir heyet hafta sonunda Abu Dabi’ye giderek projenin görüşmelerini yürüttü. Hattın amacının, “BAE ile İsrail arasında ticaret trafiği oluşturmak” olduğu kaydedildi.
Hindistan–Körfez–İsrail koridoru
Haberde, “demiryolu hattının, BAE üzerinden Körfez ülkelerini İsrail’e bağlayan ekonomik koridorun parçası olarak” ele alındığı ifade edildi. Buna göre mallar, Hindistan’ın Mundra Limanı’ndan gemilerle BAE’ye ulaşacak, ardından “BAE’den karayolu ve demiryolu üzerinden Suudi Arabistan ve Ürdün’ü geçerek Hayfa’ya ulaşacak.” Hayfa üzerinden de Avrupa ve başka coğrafyalara aktarım yapılabilecek.
“Barış Hattı” adıyla 2018 yılında ABD tarafından gündeme getirilen planın daha sonra genişleyerek Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasında ekonomik bir koridora dönüştüğü hatırlatıldı.
Haberde, projenin “İsrail’in sınırlı bir ekonomik ortaklar grubuna bağımlılığını azaltma hedefi taşıdığı” ifade edildi. Koridorda yük taşımacılığının yanı sıra “enerji boru hatları ve iletişim altyapılarının da planlandığı” aktarıldı.
Gizli ziyaret, “Fransa ve Türkiye’nin devre dışı bırakma girişimi” iddiası
Haberde, geçtiğimiz hafta Miri Regev’in Abu Dabi’ye “gizlice gittiğinin ortaya çıktığı” ve ziyaretin o sırada “açık bir gerekçesinin bulunmadığı” ifade edildi. Maariv, bu ziyaretin gerçekte proje görüşmeleri kapsamında yapıldığını aktardı.
Gazetenin iddiasına göre “Fransa ve Türkiye’nin projede İsrail’in dışlanması yönünde girişimlerde bulunduğu” ileri sürüldü. Bu girişimlerin, hattın “Ürdün’den Suriye üzerinden Lübnan’a uzatılması ve İsrail’in geçiş güzergâhından çıkarılması” yönünde olduğu savunuldu.
Suudi Arabistan ve BAE’den nihai onay beklentisi
Haberde, planın hayata geçebilmesi için “Suudi Arabistan ile ek anlaşmaların ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin onayının gerektiği” ifade edildi.
Konuya hâkim kaynaklara dayandırılan değerlendirmelerde, “görüşmelerin sonuçlanmasının Ortadoğu genelinde, Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinde ve İbrahim Anlaşmaları’nın genişlemesinde etkili olabileceği” öne sürüldü.