
YDH- Amerikan yayın organı Politico’da yayımlanan analizde, Avrupa Birliği (AB) liderlerinin Cenevre’de hafta sonunda gerçekleşen görüşmelerin ardından, ABD’nin Kiev’e zorla kabul ettirebileceği barış planına ilişkin Donald Trump’ın Avrupa’nın çekincelerini dikkate alma eğiliminde olduğu ifade edildi.
AB’den “ilerleme” açıklamaları
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, görüşmeler sonrası yaptığı açıklamada, “Yapılacak işler hâlâ mevcut, ancak artık ileriye doğru sağlam bir temel var” ifadelerini kullanarak, görüşmelere güçlü bir Avrupa katılımı sayesinde “iyi bir ilerleme” kaydedildiğini belirtti.
Analize göre, görüşmelerde AB ve İngiltere’nin üst düzey danışmanlarının toplantıya davet edilmesi Avrupa açısından bir “ilerleme” olarak değerlendirildi. Daha önce açıklanan 28 maddelik plan ise Avrupalı muhataplar tarafından dışarıda bırakılmış ve Moskova’yı daha ileri saldırılar için cesaretlendireceği kaydedilmişti.
Moskova’dan itiraz: Bize hiç uymuyor
Ancak söz konusu iyimserliğin kısa sürdüğü bildirildi. Kremlin yetkilileri, pazartesi günü Avrupa’nın karşı önerisini reddetti ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dış politika danışmanının teklifi, “yapıcı bir şekilde bize hiç uymuyor” şeklinde nitelediği aktarıldı.
Kiev’de gerilim
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, pazartesi akşamı Amerikan ve Ukraynalı temsilcilerin, Kiev’in bazı çekincelerini içeren daraltılmış bir metinde anlaştığını ifade etti. Zelenskiy, yine de Trump ile görüşülmesi gereken “hassas” başlıklar bulunduğunu kaydetti.
ABD’li bir yetkiliye göre, ABD Kara Kuvvetleri Bakanı Dan Driscoll salı günü Abu Dabi’de Rus yetkililerle barış çerçevesini görüşecek. Analize göre Kiev açısından risk, Putin’in Trump’ı başlangıç pozisyonuna geri çekmesi olarak değerlendiriliyor. Bu pozisyon, Ukrayna’nın büyük toprak kayıplarını kabul etmesini, NATO üyeliği ihtimalinden vazgeçmesini ve ordusunu 1 milyondan 600 bin askere düşürmesini öngören 28 maddelik ateşkes planını içeriyor.
Bu durumda Zelenskiy’nin, Trump ve Putin tarafından şekillendirilen öneriyi kabul etmek ile Avrupa’dan ileride daha fazla yardım alma ihtimaline bel bağlayarak ülkenin geleceğini riske atmak arasında bir tercih yapmak zorunda kalacağı kaydedildi.
Cumhuriyetçilerden: Gerçeği görmek lazım
Analizde, Avrupa’nın dört yıl süren savaş boyunca Ukrayna’ya ne asker gönderdiği ne Kiev’in istediği silahları sağladığı ne de yaptırımlarla dondurulan Rus varlıklarını kullanıma açtığı eleştirisi yer aldı.
Politico’ya konuşan İngiltere’de yaşayan Amerikan Cumhuriyetçilerinin örgütü Republicans Overseas’un Başkanı Greg Swenson, Avrupalıların Trump’ın planına karşı çıkarken gerçekçi olmadığını savundu. Swenson, “Alternatif ne?” sorusunu yönelterek, “Tüm bu diplomatik toplantılara katılabilirsiniz… ancak Putin’i yenmenin tek yolu savaşmaktır ve hiçbirisi bunu yapmaya istekli değil” değerlendirmesinde bulundu.
AB: Biz üzerimize düşeni yapıyoruz
Avrupalı yetkililer ise bu yorumlara katılmadıklarını ifade etti. Analize göre, savaş başladığından beri Ukrayna’ya sağlanan para ve silah desteği ile Rusya ile ticaretin kesilmesinin ekonomik maliyeti göz önünde bulundurulduğunda, ABD’nin desteğini çekmeye başladığı dönemde Avrupa bu boşluğu doldurmaya çalıştı.
Dondurulmuş varlıklar krizi
Analize göre, Trump’ın planı Brüksel’de paniğe yol açtı. Çünkü Zelenskiy’nin Avrupa’ya tek başına güvenmesinin mümkün olmadığı değerlendirildi. Bir ay önce AB liderlerinin Brüksel’de, dondurulan Rus varlıklarından 140 milyar avronun Kiev’e “tazminat kredisi” olarak aktarılması yönünde önemli bir anlaşmaya varmayı öngördükleri; ancak Belçika’nın beklenmedik itirazlarının planı çıkmaza soktuğu bildirildi.
Analize göre, Avrupa Komisyonu ve üye devletler arasında yoğun müzakerelerin sürdüğü, ancak henüz bir sonuç alınamadığı kaydedildi. Bazı diplomatlar, Trump’ın baskısının Belçika ve diğer itiraz eden ülkeleri plana destek vermeye zorlayabileceğini öne sürdü. Ancak bazı çevreler, öngörülen barış planında bu varlıkların kullanıldığına dair bir ifade yer alması halinde tüm planın çökeceğini düşündü. Ayrıca, yaptırımların kaldırılması durumunda Euroclear’ın dondurulan varlıkları Rusya’ya geri ödemek zorunda kalabileceği, bunun da AB vergi mükelleflerini ciddi bir finansal yük altına sokabileceği vurgulandı.
Barışı kim koruyacak?
Analize göre, barışın sürdürülebilirliği konusu da tartışma başlıklarından biri olurken, geçtiğimiz yıl Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın, gönüllü ülkelerden oluşan bir uluslararası barış gücü kurma girişiminde bulunduğu bildirildi.
Analizde, Macron’un bir yıl önce “sahada asker konuşlandırma” önerisinde bulunduğu hatırlatılırken, günümüzde artık bu yaklaşımın geride kaldığı belirtildi.
Fransa ve Almanya’da tartışmalar
Fransa’nın yeni Genelkurmay Başkanı Fabien Mandon’un, geçtiğimiz hafta belediye başkanlarına yaptığı ve vatandaşların muhtemel bir Rusya savaşı için hazırlanması gerektiğini belirten konuşmanın ülkede tepkiyle karşılandığı bildirildi. Mandon’un uyarısında, “Çocuklarını kaybetmeyi kabul etmeye hazır değiliz” ifadelerini kullandığı ve bunun siyasi partiler tarafından eleştirildiği aktarıldı. Macron ise söz konusu açıklamanın bağlamından koparıldığını savundu.
Analize göre, Almanya’da Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Berlin’in Litvanya’da muharip bir tugay konuşlandırarak NATO’nun doğu kanadına “halihazırda özel bir katkı sunduğunu” belirtti. Wadephul, “Baltık bölgesinin tamamı Bundeswehr’in odaklanacağı kilit bir alan” değerlendirmesinde bulunarak, bunun Ukrayna açısından da “yeterli ve kapsamlı bir destek” olduğunu kaydetti.
Analize göre, Ukrayna kendi topraklarında daha kapsamlı bir angajman talep etti; ancak Batı Avrupalı başkentler cephe hattına asker gönderilmesi durumunda “yüksek kayıplar” riskine temkinli yaklaştı.
Politico’nun aktardığına göre Swenson, “En azından Trump bu konuda dürüst” diyerek, “Rusya’yı yenebiliriz. Bence hızlı bir şekilde yeneriz, tabii nükleer silah kullanılmadığı varsayıldığında” görüşünü dile getirdi.