Lübnan'da ateşkesin birinci yılında sınır köylüleri yıkıntıların arasına dönüyor

27 Kasım 2025

Lübnan'da ateşkesin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen İsrail sınırındaki köyler hâlâ harabe halinde. Yerinden edilen halk, devletten umudunu keserek yıkılan evlerinin yerine çadır kurma veya tek bir oda inşa etme pahasına toprağına dönmeye çalışırken, bölgedeki bazı okullar sığınaklara dönüştürülüyor.

YDH - Lübnan'da ateşkesin üzerinden tam bir yıl geçmesine rağmen, "halkın köyleri" olarak bilinen Marvahin, Bustan, Deyra, Yarin, Zalutiye ve Um el-Tut gibi yerleşimler hâlâ sakinlerinden yoksun.

Alma eş-Şaab'dan işgal altındaki Cebel Blat'a uzanan bu küçük sınır kasabalarında, İsrail'in geçen yılın sonunda çekilmesinden bu yana hiçbir şey değişmedi. Bölge, İsrail askerlerinin askeri üs olarak kullandığı birkaç binanın ayakta kaldığı enkaz yığınlarıyla dolu.

Bununla birlikte bölge halkı, kendilerini Mansuri'den Bir Hasan'a, Bekaa'dan Trablus'a kadar dağıtan bu sürgünü daha fazla kabullenecek gibi görünmüyor.

İsrail'in sınır şeridini tampon bölgeye dönüştürme tehditlerine karşı, bu kasabaların her birinde hayata yeniden tutunmak için bireysel girişimler gözleniyor.

Okullar sığınak oluyor

El-Ahbar'ın haberine göre Güney Konseyi, Bustan beldesindeki resmi okulun onarım çalışmalarını tamamladıktan sonra, önümüzdeki günlerde komşu Um el-Tut çiftliğinde bulunan Marvahin resmi okulunda da bir restorasyon çalışması başlatacak.

Ancak İsrail'in Birke Rişa'daki mevzisine sadece birkaç metre uzaklıkta bulunan bu iki okula kayıt yaptıracak yeterli sayıda öğrenci bulunmuyor.

Bu nedenle binalar, bölgeden göç etmek zorunda kalan aileleri barındırmak üzere sığınma merkezlerine dönüştürülecek.

Enkazlar arasında bireysel dönüş çabaları

Deyra sakini Edibe Feneç, saldırıların şiddetlenmesi üzerine sığındığı Sur resmi okulunda iki yıl geçirdi. Bu okul, kız lisesi, teknik enstitü ve Alman okuluyla birlikte Sur Kaza Belediyeler Birliğine bağlı Afet Komitesinin denetimindeki sığınma merkezlerinden biri haline geldi.

Ateşkesin ardından okulda, çoğu Deyra ve Yarin'den, bir aile de Bustan'dan olmak üzere 67 aile kalmaya devam etti.

Eğitim Bakanlığı ve birliğin eğitim yılını tamamlamak için aileleri çıkarma girişimlerine rağmen, gidecek başka yerleri olmayan aileler okulu terk etmeyi reddetti.

Deyra ve komşu köylerdeki tur sırasında Edibe, ateşkes sonrası İsrail güçlerinin mahalledeki evleri havaya uçurmasıyla enkazla kapanan evinin yolunu gösterdi.

Edibe, "Belki evimizin enkazı üzerine iki oda inşa edebiliriz umuduyla yolu kendi imkanlarımızla açmak için enkazı kaldırmaya çalıştık. Helikopterlerin ve keskin nişancıların tehdidi altında çalışma riskini göze alan tek buldozer operatörü ise sahip olmadığımız büyük bir meblağ talep etti" diye konuştu.

Yıkılan evlerin enkazı üzerine Lübnan bayrakları ve beyaz sancakların dikildiği bir mahallede Nazmiye el-Yasin, işçilerin güvenliğini sağlamak için UNIFIL ve Lübnan ordusuna haber verdikten sonra yıkılan evinin yanına iki oda inşa etti.

İnşaat tamamlandıktan sonra, terk edilmiş kasabada kendini yalnız hissettiğini söylüyor.

Bölgede başkaları da benzer şekilde odalar inşa etmeye veya prefabrik yapılar kurmaya çalıştı ancak bu girişimler hedef alındı.

"Akşam olunca sadece yaban hayvanları kalıyor"

Komşu Yarin'de ise ayakta kalan tek bir ev bile yok. Cebin ve Zalutiye'ye giden yol ayrımında Bilal el-Kasım, hasar gören dükkanını onararak yeniden açtı ve bir köşesini de gecelemek için ayırdı.

Ancak akşam çökmeden önce dükkanını kapatıp ailesinin yanına, Sur'a dönüyor ve ertesi gün tekrar geliyor. Bilal el-Kasım, "Akşam olunca bölgede derin bir ıssızlık çöküyor ve yaban hayvanlarından başka hareket kalmıyor" dedi.

Diğer taraftan Bustan'da, nisan ayından bu yana yıkılan evlerin enkazı üzerinde başlayan inşaat çalışmalarıyla enkaz manzarası yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

İsrail güçlerinin söktüğü zeytinlikleri yeniden ekmek için dönen Şemma el-Mustafa ailesi de dahil olmak üzere şimdiye kadar beş aile geri döndü. Hayvanlarıyla birlikte dönen Nihad el-Kazım ise okulun sığınma merkezi olarak açılmasını ve saldırıdan önce kasabada kalıcı olarak yaşayan elli ailenin geri dönmesini bekliyor.

Karşıdaki Umm el-Tut'ta ise sadece Ebu Hedla ailesi, okulun çevresindeki tarım çadırlarının yanına birkaç oda inşa etti.

Umm el-Tut ile Marvahin arasında onarılması gereken otuzdan fazla ev bulunuyor. Ancak halk, İsrail'in Zarit'ten Cebel Blat'a uzanan üçgenin güney ve doğu uçlarını işgal etmesi nedeniyle geri dönmekten korkuyor.

Geri dönenleri ziyaret eden Edibe Fenec, Sur'daki okulun sınıfına dönmek yerine bir çadırda bile olsa orada kalmayı dilediğini belirterek, "Evini terk edenin değeri azalır" sözünü tekrarladı.

Devlete güven kalmadı

Güney Konseyi, Bustan Belediyesi ile işbirliği içinde beldedeki resmi okulun onarımını tamamladı. Ancak okulun sığınak olarak donatılması, Eğitim Bakanlığının onayını bekliyor.

Bakanlık, yerinden edilenlerin okulları boşaltmayı reddettiği Sur'daki deneyimin tekrarlanmasını istemiyor. Bu durum, yerel yetkilileri, yerinden edilenlere uygun bir alternatif bulunmazsa okulu zorla sığınağa dönüştürme tehdidinde bulunmaya itiyor.

El-Ahbar gazetesine konuşan Marvahin Belediye Başkanı Muhammed Gannam, Güney Konseyinden bir ekibin hafta sonu gelerek okul binasında incelemeleri tamamlayacağını söyledi.

Gannam, tazminatların ödenmesi ve yeniden imar sürecinin uzaması halinde binanın ya okul ya da sığınma merkezi olarak kullanılacağını belirtti.

Ayrıca konseyin, belediye için geçici bir merkez olarak kullanılmak üzere prefabrik bir oda teslim edeceğini ekledi.

Yarin Belediye Başkanı Adnan Ebu Delle ise geri dönüşü kalıcı hale getirmek için ilk adım olarak beldenin sağlık ocağını belediye merkezine dönüştürdü.

Bölgenin şu anda "sadece silahlardan değil, insanlardan da arındırılmış" olduğunu belirten Ebu Delle, "Ancak bu kadere boyun eğmeyeceğiz" dedi.

Sığınma merkezlerindeki Yarinli 21 ailenin durumuyla ilgili olarak ise Sosyal Politikalar Bakanı Hanin es-Seyid'in bir teklif sunduğunu aktardı.

Teklife göre, ailelerin Sur'daki okulları boşaltmaları karşılığında her aileye altı ay boyunca ayda 300 dolar ödenecek ve bu süre dokuz aya kadar uzatılabilecekti.

Ancak aileler, "bir ay ödeyip sonra ödemeyi durdurabilecek olan devlete güvenmedikleri için" bu teklifi reddetti.