
YDH - İsrail merkezli Alma Araştırma ve Eğitim Merkezi, Lübnan'da Hizbullah ile varılan ateşkesin birinci yılına ilişkin kapsamlı bir rapor yayımladı.
27 Kasım tarihli raporda, İsrail ordusunun son bir yılda Hizbullah'ın "yeniden yapılanma çabalarına karşı" olduğu iddiasıyla ateşkesi ihlal ederek Lübnan genelinde 669 hava saldırısı düzenlediği belirtildi.
Raporda, İsrail'in engelleme girişimleri ile Hizbullah'ın yeniden inşa faaliyetleri arasındaki mücadelede hangi tarafın üstün geldiği sorusunun yanıtsız kaldığı ifade edildi.
Alma Merkezi'nin analizine göre, Hizbullah'ın yeniden yapılanma çabaları askeri, sivil ve algısal olmak üzere üç ana boyutta ilerliyor.
Raporda, direnişin ideolojisinin temelinde "silahlı direniş" kavramının yattığı ve bunun bir araç değil, "vazgeçilemez bir kimlik" olduğu vurgulandı.
Bu nedenle yeniden inşa süreçlerinin yalnızca operasyonel bir zorunluluktan değil, öncelikle Hizbullah'ın temel kimliğinden kaynaklandığı kaydedildi.
İsrail ordusunun bir yıl boyunca düzenli olarak saldırı düzenlemesi, Hizbullah'ın sahadaki operasyonel varlığını ve yeniden yapılanma faaliyetlerini aralıksız sürdürdüğünün bir göstergesi olarak yorumlandı.
Saldırıların genel olarak Hizbullah'ın askeri altyapısının yeniden inşasına, özellikle de silah tedariki, bağımsız üretim ve silah onarımı gibi temel faaliyetlere odaklandığı belirtildi.
Bunun yanı sıra, direnişin saldırı kapasitesiyle bağlantılı altyapılar, asker toplama ve eğitim faaliyetlerine katılan çeşitli birimlerden üyeler de hedef alındı.
Raporda, savaş sırasında zarar görmeyen yaklaşık 20 bin ila 25 bin roket ve füze, yüzlerce insansız hava aracı (İHA) ve sayısı bilinmeyen fırlatıcıdan oluşan ateş gücü altyapısının yanı sıra Rıdvan Gücü'ne bağlı askerler ve tesislerin de hedefler arasında olduğu ifade edildi.
Öte yandan İsrail ordusu, Hizbullah'ın askeri yapılanmasına zemin ve örtü sağlayan sivil-ekonomik altyapıları da vurdu.
Bu hedefler arasında iş makineleri, taş ocakları, beton fabrikaları ve sivil meslekleri aracılığıyla örgüte destek veren Hizbullah üyeleri yer aldı.
Raporda, "Askeri ve sivil yeniden yapılanma iç içe geçmiş durumda ve sivil yeniden yapılanma, Hizbullah'ın askeri olarak yeniden mevzilenmesini sağlıyor" denildi.
Lübnan hükümeti ve ordusunun, Hizbullah'ı Litani Nehri'nin güneyinde silahsızlandırma hamlesinin başarılı olduğuna dair tekrarlanan açıklamalarına rağmen, sahadaki durumun bu iddialardan uzak olduğu belirtildi.
Raporda, "Lübnan hükümeti kasım ayı başında silahsızlandırmanın yüzde 85'inin tamamlandığını iddia etse de, İsrail'in bölgedeki saldırılarının kapsamı, sahadaki durumun bundan çok uzak olduğunu gösteriyor" ifadelerine yer verildi.
Analizde, Lübnan hükümetinin Hizbullah'la gerçekten yüzleşme kapasitesine (ve bazen isteğine) sahip olmadığı vurgulandı.
Lübnan ordusunun demografik yapısı (yüzde 60 Şii), iç savaş korkusu ve Hizbullah'ın ordu üzerindeki kısıtlamaları gibi nedenlerle etkili bir operasyon yürütemediği kaydedildi.
Rapora göre, İsrail'in hava saldırılarının büyük çoğunluğu güney cephesinde, Litani Nehri'nin güneyi ve kuzeyindeki bölgelerde yoğunlaştı.
Bu durum, Hizbullah'ın güney cephesindeki altyapısını yeniden kurma faaliyetlerinin yoğunluğunu ve bölgedeki askeri varlığın yüksekliğini gösteriyor.
Saldırıların yüzde 47'si Litani'nin güneyinde gerçekleştirildi. Raporda, Hizbullah'ın ateşkes sırasında altyapısını Litani'nin kuzeyine çekmiş gibi görünse de, son dönemde vurulan hedeflerin niteliğinin "bölgeye bir miktar geri dönüş ve yeniden yapılanma eğilimi" olduğunu ortaya koyduğu belirtildi.
Saldırıların yüzde 38,4'ü Litani'nin kuzeyinde (Bedr Birliği sektörü) düzenlendi.
Stratejik derinlik olarak kabul edilen Bekaa Vadisi'ndeki saldırılar toplamın yüzde 13'ünü oluşturdu.
Beyrut'taki saldırıların oranı ise yalnızca yüzde 1,6'da kaldı.
Saldırıların en yoğun olduğu bölgeler ise Litani'nin güneyindeki Aytarun (50'den fazla saldırı) ve Ayta aş-Şaab (40'tan fazla saldırı) köyleri oldu.
Ateşkesin başlangıcından bu yana toplam 218 direniş üyesinin hedefli saldırılarla katledildiği ve bu saldırıların tüm hava saldırılarının yaklaşık üçte birini oluşturduğu bildirildi. Katledilen direnişçilerin yüzde 49'u Litani Nehri'nin güneyinde hedef alındı.
Katledilen askerlerin yüzde 21'ini (46 kişi) oluşturan Rıdvan Gücü üyeleri dikkat çekti. Raporda bu birimin "Hizbullah'ın merkezi saldırı birimi olarak kabul edilmeye devam ettiği" belirtildi.
Ateşkesten bu yana katledilen en üst düzey isim ise 23 Kasım'da Beyrut'ta hedef alınan Hizbullah'ın komutanı Haytam Ali Tabatabai oldu.
Bunun yanı sıra Hamas'a bağlı 18 direnişçi de dahil olmak üzere diğer örgütlerden toplam 28 kişinin katledildiği kaydedildi.
Alma Merkezi, raporun sonuç bölümünde Hizbullah'ın "silahlı direniş" ideolojisinden vazgeçmeyeceğini ve silahlarını mücadele etmeden teslim etmeye niyetli olmadığını belirtti.
Raporda, "Lübnan ordusunun örgütle doğrudan bir çatışmaya girmeye ne kapasitesi ne de isteği var" denildi.
Analizde, Hizbullah'ın İsrail ile bir sonraki savaşa hazırlandığı ve bunun bir "eğer" değil, "ne zaman" sorusu olduğu vurgulandı.
Raporda şu ifadelere yer verildi:
"Saldırı verilerinin izlenmesi, son savaştan dersler çıkarmanın yanı sıra, saldırı hazırlığı ve bağımsız stratejik yeteneklerin geliştirilmesine yönelik hızlandırılmış yeniden yapılanma süreçlerini gösteriyor."
Rapor, Siyonist rejimin uzun vadeli bir saldırı politikasıyla Hizbullah'ı zayıflatabileceği, ancak bunun ABD, bazı Avrupa ülkeleri ve bölgedeki Sünni devletlerle işbirliği içinde yürütülmesi gerektiği tespitiyle sona erdi.