
YDH- Gazze’deki Hükümet Medya Ofisi, salı günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ne yönelik “soykırım savaşının” başlangıcından bu yana İsrail işgali tarafından öldürülen Filistinli gazetecilerin sayısının, çeşitli yerel ve uluslararası medya kuruluşlarıyla çalışan foto muhabiri Mahmud Vedi’nin öldürülmesinin ardından 257’ye yükseldiğini bildirdi.
Ofis, İsrail işgalinin Filistinli gazetecilere yönelik yürüttüğü hedefli öldürme politikası ile sistematik suikastları en güçlü ifadelerle kınadı. Açıklamada, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Arap Gazeteciler Federasyonu ve dünya genelindeki tüm basın kuruluşlarına, kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde medya çalışanlarına karşı devam eden bu suçları kınama çağrısı yapıldı.
Açıklamada, İsrail işgalinin, ABD yönetiminin ve soykırıma dahil olan diğer ülkelerin, özellikle İngiltere, Almanya ve Fransa’nın, gazetecilere ve Gazze’deki sivillere karşı işlenen “korkunç ve barbarca suçlardan” tamamen sorumlu tutulduğu ifade edildi.
Medya ofisi, uluslararası toplumu ve ilgili küresel kuruluşları bu ihlalleri kınamak için acil adımlar atmaya, uluslararası mahkemelerde hesap verebilirlik mekanizmalarını işletmeye ve Gazze’ye yönelik “soykırım savaşını” acilen durdurulması için baskı yapmaya çağırdı. Ayrıca, gazetecilerin korunması ve medya çalışanlarına yönelik sürekli hedef alma ve öldürme eylemlerinin sona erdirilmesi yönündeki acil ihtiyacı yineledi.
Gazetecilere yönelik sistematik saldırılar
Gazze Şeridi’nde yerinden edilen sivillerin kaldığı çadırların içinde 44 Filistinli gazetecinin öldürüldüğü, Ekim 2023’ten bu yana İsrail işgal güçleri tarafından öldürülen 270’ten fazla medya çalışanı arasında yer aldığı, Kasım ayında yayımlanan bir raporda ortaya konuldu.
Filistin Gazeteciler Sendikası Özgürlükler Komitesi’nin yeni raporuna göre, gazetecilerin birçoğu hastanelerin ve Birleşmiş Milletler tarafından işletilen tesislerin yakınında barınırken, işgal güçlerinin yerinden edilenlere ait çadırlara hava saldırıları düzenlediği veya keskin nişancı ateşinin doğrudan bu çadırlara yöneltildiği belirtildi.
Raporda, Gazze’nin medya altyapısını hedef alan sistematik bir kampanyaya işaret edildi; haber merkezlerinin yıkılması ile gazetecilerin evlerinde, işyerlerinde ve geçici barınaklarında kasıtlı olarak öldürülmesi örnek gösterildi. Sendika, gazetecilerin hedef alınmasının, medya çalışanlarına sivil koruma güvencesi sağlayan Cenevre Sözleşmeleri Ek Protokol I’in 79. Maddesi uyarınca savaş suçu teşkil ettiğini vurguladı. Ayrıca hastaneler ve okulların yakınındaki yerinden edilme çadırlarına yönelik saldırıların, insani bölgeler için tanınan korumaların ciddi şekilde ihlali olduğu kaydedildi.
‘Yanlışlıkla vuruldu’ iddialarını çürüten bulgular
Soruşturmacılar, hedef alınan çadırların içinde ya da çevresinde herhangi bir askerî faaliyetin tespit edilmediğini doğruladı ve bu bulguların, İsrail’in “yanlışlıkla vuruldu” iddialarını geçersiz kıldığı ifade edildi. Grup, yoğun nüfuslu sivil bölgelere hassas güdümlü silahların kullanılmasının “yalnızca öldürme niyetini değil, aynı zamanda tanıkları susturma ve yaşananların belgelenmesini engelleme yönünde hesaplı bir amaç” taşıdığını savundu.
Filistin Gazeteciler Sendikası, gazetecilere yönelik saldırıların araştırılması için bağımsız bir uluslararası komisyon kurulması çağrısında bulundu ve savaş suçlarıyla ilgili hesap verebilirliğin sağlanması amacıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi mekanizmalarının devreye sokulmasını talep etti.
Ayrıca UNESCO ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ile işbirliğine gidilerek yerinden edilmiş medya çalışanları için güvenli koridorlar ve korunan bölgeler oluşturulması çağrısı yapıldı ve gelecekteki yargı süreçlerini desteklemek amacıyla kapsamlı bir hukuki arşivin sürdürülmesi gerektiği ifade edildi.