
YDH- Politico’nun aktardığına göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya–Ukrayna savaşını sona erdirme çabaları giderek “kendi sabırsızlığı” tarafından yönlendiriliyor. Trump’ın, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa liderlerinin “barışın ve Washington ile Moskova arasındaki gelecekteki ekonomik işbirliğinin önünde engel oluşturduğuna” inandığı belirtildi.
Habere göre Trump, Rusya’nın yeniden G7’ye dönmesinin gerektiğini uzun süredir savunduğunu ve Moskova’nın uluslararası ekonomik sisteme geri alınmasına “hevesli” olduğunu ifade etti.
Trump, Politico muhabiri Dasha Burns ile Beyaz Saray’daki özel söyleşide, Avrupalı liderleri “konuşup hiçbir şey üretmeyen” kişiler olarak nitelendirdi. Ayrıca Zelenskiy’in “oyuna dahil olması gerektiğini” ve kendi değerlendirmesine göre “Rusya’nın üstün durumda olduğunu” söylediği kaydedildi.
Zelenskiy’in, ABD’nin sunduğu 28 maddelik barış planının 20 maddeye düşürüldüğünü duyurduğu; ayrıca “açık şekilde Ukrayna karşıtı maddeleri çıkardıklarını” söylediği aktarıldı. Zelenskiy, Donbas’ta Rus ordusunun kontrol ettiği alanlardan daha fazla toprak vermeye hazır olmadığını da vurguladı.
Avrupa’nın baskı altına girmesi
Politico’nun haberine göre, Rusya’nın taleplerinden geri adım atmaması nedeniyle Washington’un yönlendirdiği barış görüşmeleri kilitlenmiş durumda. Trump’ın artan öfkesinin, Zelenskiy’e destek veren Avrupalı hükümetler üzerindeki baskıyı artırdığı belirtildi.
Bir Avrupa Birliği yetkilisi, Trump’ın kendileri için kullandığı “üretmeyenler” eleştirisine dair, “Bunu söylemesine kızıyorum ama bunda biraz doğruluk payı var” ifadelerini kullandığını bildirdi. Yetkili, NATO’nun artan savunma harcamaları ile NATO müttefiklerinin ABD’den silah temin ederek Ukrayna’ya gönderdiği PURL programını örnek göstererek, Avrupa’nın yavaş da olsa harekete geçtiğini ifade etti.
Buna karşın Avrupa Birliği’nin, ele geçirilen Rus varlıklarına dayanarak Ukrayna’ya verilmesi planlanan yaklaşık 200 milyar dolarlık kredi için Belçika’yı ikna etmeye çalıştığı kaydedildi. Bir diğer Avrupalı yetkili, “Bunu başaramazsak sıkıntıya gireriz” dedi.
Haberde, Trump’ın aylar süren “özel mesajlar, kamuya dönük iltifatlar ve genel diplomatik yumuşatma” yoluyla yönetilmeye çalışılmasına rağmen Avrupa’nın bundan çok az sonuç aldığının anlaşıldığı belirtildi.
Avrupa’da rahatsızlık: “Bu barış Rusya’yı ödüllendirir”
Politico’nun görüştüğü Avrupa uzmanı Liana Fix, Avrupalı liderlerin Trump’a açık şekilde karşı çıkamayacağını belirterek, Avrupa ile ABD arasındaki “varoluşsal bağımlılık” nedeniyle bunun mümkün olmadığını kaydetti.
Bazı Avrupalı diplomatların ise Trump’ın Rusya’yı kayıran diplomatik yaklaşımından “şok ve rahatsızlık” duyduğu aktarıldı. Üçüncü bir Avrupalı diplomat, Trump’ın Putin’in ordusunun üstün olduğu yönündeki ifadesine karşı çıkarak, “Bizim görüşümüz Ukrayna’nın kaybetmediği yönünde. Rusya bu kadar güçlü olsaydı savaşı 24 saat içinde bitirirdi.” dedi. Diplomat, “Eğer Rusya kazanıyor diyorsanız, onlara her şeyi mi vereceksiniz? Bu sürdürülebilir bir barış olmaz.” ifadelerini kullandı.
ABD içindeki değerlendirmeler ve güvenlik kurumlarının tepkisi
Trump’ın, Rusya’nın Şubat 2022’deki işgalinin ardından Ukrayna’ya verilen milyarlarca dolarlık ek askeri yardımı onaylamadığı ve selefini bu yardımlar nedeniyle sert şekilde eleştirdiği hatırlatıldı.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Trump’ın “Rusya üstün geliyor” değerlendirmesinin gerçeklerle örtüşmediğini söyledi.
Sullivan, “Rusya stratejik hedeflerinin hiçbirine ulaşamadı. Kiev’i alamadı, ülkeyi teslim olmaya zorlayamadı ve Donbas’ın tamamını ele geçirme hedefi de başarısız oldu.” dedi.
Sullivan, ABD’nin daha güçlü desteğiyle Ukrayna’nın askeri olarak üstün gelebileceğini iddia etti. Buna karşın, “ABD Ukrayna’yı kenara iter ve fiilen Rusya’dan yana durursa iş çok zorlaşır.” dediği kaydedildi.
Beyaz Saray’ın ek yorum yapmaktan kaçındığı aktarıldı.
Trump’ın Moskova ile normalleşme isteği
Politico’nun haberine göre Trump, Moskova ile ilişkileri normalleştirmeye açıkça istekli görünüyor ve bu tutumunun, “ortak demokratik ilkeler üzerine kurulmuş transatlantik ittifakı sürdürme arzusu yerine Putin ile anlaşma yapma isteği” tarafından şekillendiği belirtildi.
Trump’ın ilk döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi’nde görev yapan Rusya uzmanı Fiona Hill, ABD–Rusya diplomasisinde öne çıkan üç aktörün, yani Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, damadı Jared Kushner ve Rus Yatırım Fonu Başkanı Kirill Dmitriyev’in iş dünyası geçmişi olan kişiler olduğunu kaydetti.
Hill, “Putin’in her zaman bir açısı vardır. Trump’ın ne istediğini biliyor; anlaşma yapmak istediğini. Bu ilişki tamamen iş bağlamında yürüyor, diplomasi bağlamında değil.” ifadelerini kullandı.
Haberde ayrıca Trump’ın, Avrupa’nın ABD’ye “on yıllardır güvenlik alanında bağımlı olduğunu” düşündüğü ve Avrupa’nın kendi savunmasını üstlenme zamanının geldiğine inandığı aktarılıyor.
Strateji belgesi ve Avrupa’nın geleceği
Trump yönetiminin geçen hafta açıkladığı yeni ulusal güvenlik stratejisinin, Avrupa’nın “medeniyet krizine sürüklendiğini” öne sürdüğü ve kıtanın göç ile ekonomi politikalarını sert dille eleştirdiği belirtildi. Strateji belgesinde Avrupa’ya ayrılan bölümün, Çin, Rusya veya Kuzey Kore’den daha uzun olduğu da vurgulandı.
Trump, Politico’ya yaptığı açıklamada Avrupa ülkelerinin ABD’nin müttefiki olmaya devam edip etmeyeceği sorusuna “duruma bağlı” yanıtını verirken, Avrupa liderlerini “siyasi doğruculuğa saplanıp kaldıkları ve bunun onları zayıflattığı” yönünde eleştirdiği bildirildi.
Haberde Avrupa’nın, Macron’un “stratejik özerklik” çağrılarına rağmen kendi savunmasını kurmakta geç kaldığı; savaşın dördüncü kışına girilirken Ukrayna’nın mühimmat, silah ve moral açısından zorlandığı aktarılıyor.
NATO’nun, Trump’ın talebiyle, GSMH’nin yüzde 5’i seviyesine çıkacak bir savunma harcaması taahhüdünü haziranda kabul ettiği belirtildi. Ayrıca NATO’nun yeni bir girişim kapsamında ABD’den silah satın alarak Ukrayna’ya göndermeye başladığı kaydedildi.
“Barış istiyorsan masaya gelmeden önce baskı kurmalısın”
Politico’ya konuşan eski ABD dış politika yetkilisi Richard Haass, Trump’ın Rusya’ya yönelik baskıyı artırmamasının barış sürecini sonuçsuz bıraktığını söyledi.
Haass, “Barış istemek yetmez. Tarafların isteyerek ya da istemeyerek taviz vermeye razı olacağı bir bağlam yaratmalısın.” dedi.
Haass, “Masada başarılı olmak istiyorsan, önce masa dışında başarılı olmalısın. Bu yönetim bunu başaramadı.” ifadelerini kullandı.