YDH- Uluslararası uzman Velid Hadrec, bugün yaptığı değerlendirmede, ABD’nin son politikalarının Balfour Deklarasyonu’nun modern araç ve yöntemlerle yeniden hayata geçirilmesi anlamına geldiğini belirtti.

Hadrec, bunun özellikle Ortadoğu’daki Siyonist gündemle uyumlu bir şekilde gerçekleştiğini vurgulayarak, bölgede tehlikeli dönüşümlerin yaşandığına dikkat çekti.

Hadrec, “ABD Başkanı Donald Trump, Balfour Deklarasyonu dönemini adeta yeniden canlandırdı. Ancak bunu, siyasi ve güvenlik gerçeklerini zorla dayatma ve işgali farklı isimler altında resmileştirme yoluyla, yeni bir biçimde hayata geçirdi” ifadelerini kullandı. Hadrec, Suriye’nin bugün, yabancı projelere hizmet eden tekfirci yetkililerin fiili işgali altında olduğunu sözlerine ekledi.

Suriye halkının bu tekfirci işgale karşı tutumunun belirleyici olacağını ifade eden Hadrec, “Önümüzdeki süreçte, halkın bu işgali reddi mi ön planda olacak, yoksa güvenlik ve siyasi baskılarla dayatılan zorla kabullenme mi hakim olacak, bunun sonucu büyük önem taşıyor” dedi. Ayrıca yaşanan gelişmelerin, bölgesel tabloyla bağlantısız ele alınamayacağını vurguladı.

Hadrec, Trump’ın Golan Tepeleri konusuna yönelik yaklaşımını da eleştirdi:

“Trump, Golan konusunda benzeri görülmemiş bir küçümsemeyle hareket etti; sanki Golan’ı şeriattan bir şişe parfümle satın alır gibi davrandı. Bu tutum, Arap haklarına ve uluslararası hukuka yönelik saygısızlığın sembolü olarak okunmalı.”

Bu davranışın, bölgedeki meselelerin nasıl yönetildiğine dair zihniyeti ortaya koyduğunu ifade etti.

Uzman, Siyonist gündemin sadece Filistin ve Suriye ile sınırlı kalmadığını, Lübnan’a kadar uzandığını belirterek, “Burada amaç, Lübnan devletini ve direniş güçlerini etkisizleştirip, Siyonist varlığın güvenliğini sağlayacak yeni dengeler dayatmaktır” dedi.

Hadrec sözlerini, bölgenin son derece karmaşık ve kırılgan bir döneme girdiğine dikkat çekerek tamamladı.

“Bu aşamada, parçalanma ve tahakküm projelerine karşı siyasi ve toplumsal bilinç elzemdir. Sessizlik ya da kayıtsızlık, bu tehlikeli gündemlerin ilerleyen süreçte değiştirilmesi güç gerçeklikler olarak dayatılmasına olanak tanıyacaktır” uyarısında bulundu.