
YDH- Israel National News’in haberine göre, İsrail ordusunun profesyonel asker kadrolarında uzun süredir dile getirilen kriz, “kritik bir aşamaya” ulaştı ve “güvenlik yapısını doğrudan etkileyen sonuçlar” üretmeye başladı.
Ordudan artan ayrılıklar nedeniyle terfi sistemi fiilen işlevsiz hale gelirken, “subay niteliğinde belirgin bir düşüş yaşandığ”ı aktarıldı.
Haberde yer verilen verilere göre, görevde kalmayı kabul eden personelin büyük bölümünün, “yeterli rekabet ve seçicilik olmaksızın” binbaşı ve yarbay rütbelerine yükseltildiği ifade edildi. Bunun, subay kadrolarının genel kalitesinde “açık bir düşüşe” yol açtığı belirtildi.
Terfi sisteminde çöküş
İsrail ordu verilerine dayandırılan bilgilere göre, dört yıl önce yaklaşık 400 yarbay kadrosu için 800 subay yarışıyordu; bu da her pozisyon için iki aday anlamına geliyordu. Son dönemde ise aynı sayıda kadro için yalnızca yaklaşık 500 subayın başvurduğu, bu oranın 1,25 adaya kadar “gerilediği” aktarıldı.
Bu durumun sonucu olarak, tabur komutanları ve birlik başkanlarının sahip olduğu yarbay rütbesine ulaşmak isteyen “neredeyse herkesin” bu rütbeye erişebildiği kaydedildi. Kadroların doldurulduğu ancak ordunun “kimin bu görevleri üstleneceği konusunda gerçek bir seçme şansının kalmadığı” ifade edildi.
Alt rütbelerde kopuş
Sorunun “özellikle yüzbaşı ve binbaşı rütbelerinde” yoğunlaştığı belirtildi. Habere göre, “en nitelikli” subayların önemli bir kısmı bu aşamada ordudan ayrılıyor.
İsrail ordu verileri, binbaşı açığının “kritik” boyuta ulaşması nedeniyle yüzbaşıların yalnızca bir yıl iki ay, en fazla bir buçuk yıl içinde binbaşılığa terfi ettirildiğini ortaya koydu. Oysa geçmişte bu terfinin ortalama üç buçuk yıl sürdüğü hatırlatıldı.
Bu hızlandırılmış terfi sürecinin, binbaşı rütbesine gelen subayların ağır sorumluluklara “yeterince hazırlanamadan” atanmasına yol açtığı, bunun da “hızlı tükenmişlik ve erken ayrılmalarla” sonuçlandığı belirtildi. Birçok subayın, “daha az yıpratıcı” ve çoğu zaman “daha yüksek gelirli sivil işlere” yöneldiği aktarıldı.
“Abartı değil, yapısal kriz”
Haberde, bazı çevrelerin İsraişl ordusunun personel krizini abarttığını savunduğu, ancak açıklanan rakamların ve daha önce bildirilen ayrılık sayılarının, krizin “gerçek ve ciddi” olduğunu gösterdiği ifade edildi.
“Nitelikli” komutanların ayrılmasıyla birlikte, onların yetiştirdiği astların da ordudan koptuğu ve bunun uzun vadede ordunun genel seviyesini “vasatlığa” sürüklediği belirtildi.
Profesyonel askerlik sisteminin zayıflamasının, yalnızca aktif orduyu değil, yedek birlikleri ve zorunlu askerlik yapısını da doğrudan etkileyeceği kaydedildi.
Haberde, “Eğer ebeveynler çocuklarının başındaki komutanın üstün nitelikli değil de ortalama olduğunu düşünürse, onları muharip birliklere göndermeye daha az istekli olacakları” değerlendirmesine yer verildi.
Devlet politikaları ve tıkanma
Aylar önce İsrail ordusu Personel Dairesi’nin, profesyonel askerleri elde tutmak amacıyla konut yardımları, primler ve aile desteklerini içeren bir plan hazırladığı aktarıldı. Ancak bu planın, “devlet politikaları nedeniyle” engellerle karşılaştığı, özellikle askerlerin “özlük haklarına yönelik belirsizlikler” ve kamuoyunda süregelen “olumsuz söylemlerin” süreci baltaladığı ifade edildi.
Haberde, Yüksek Mahkeme’nin genelkurmay emekli maaşı ek ödemelerine ilişkin yasal düzenleme için verdiği süreye rağmen, Knesset’in konuyu sürüncemede bıraktığı aktarıldı. Gecikmenin, milletvekili Amit Halevi’nin itirazları nedeniyle yaşandığı belirtildi.
Bu belirsizlik nedeniyle 500’den fazla subayın “hemen” terhis talebinde bulunduğu, ordunun ise Knesset ile çözüm bulunacağı gerekçesiyle “ayrılıkları geciktirmeye çalıştığı” kaydedildi.
“Gelecek için uyarı”
Halevi’nin, genç subayların maaş ya da emeklilik nedeniyle değil başka nedenlerle ayrıldığı yönündeki görüşlerine de yer verildi. Ancak haberde, genç personelin, üst rütbeli subayların maaşlarına yönelik kesintileri ve profesyonel askerlerin “kamu kaynaklarını tükettiği” yönündeki söylemleri yakından izlediği vurgulandı. Bu durumun, “geçmişte ekonomik güvence olarak görülen profesyonel askerliği artık cazip olmaktan çıkardığı” ifade edildi.
Ağır iş yükü, zorlu koşullar, yaşam riski ve aile baskısının da eklendiğinde tablonun netleştiği belirtilerek, kamu söylemi ve devlet yaklaşımında “anlamlı bir değişiklik” olmaması halinde, bunun gelecekteki askeri operasyonların sonuçlarına da yansıyacak “kalıcı hasarlara” yol açacağı kaydedildi.
Haberde, İsrail ordusunun konut destekleri, primler ve teşviklerle bu eğilimi durdurmayı ve tersine çevirmeyi umduğu, ancak devletin krizin aciliyetini kavramaması ve görevdeki personele yönelik “küçümseyici söylemleri” sonlandırmaması halinde, “sahadaki gerçekliğin değişmesinin zor olduğu” değerlendirmesine yer verildi.