
YDH- Axios’un haberine göre, CBS News, Trump yönetiminin Venezuelalı göçmenleri El Salvador’daki bir hapishaneye sınır dışı etmesini konu alan bir “60 Minutes” bölümünü yayından çekti. Kanal çalışanlarının, bu kararın başkana yönelik “siyasi saiklerle alınmış bir jest” olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunduğu aktarıldı.
Haberde, El Salvador’daki “CECOT” adlı hapishanenin, Trump yönetiminin “sert göç” politikalarının sembollerinden biri haline geldiği belirtildi. Mahkemelerin, göçmen hakları savunucularının ve sivil özgürlükler alanında faaliyet yürüten çevrelerin, yönetimi “adil yargılanma güvencelerini fiilen ortadan kaldırmakla” suçladığı kaydedildi.
Yayından çekilen “60 Minutes” bölümü ve editoryal tartışma
Axios muhabiri Sarah Fischer’in aktardığına göre, CBS News Genel Yayın Yönetmeni Bari Weiss, Trump’ın kamuoyu önünde “60 Minutes” programının kendisine “öncekine kıyasla çok daha sert davrandığını” söylemesinden birkaç gün sonra söz konusu bölümün yayından çekilmesi talimatını verdi.
Trump, bu tutum değişikliğinin, CBS’nin çatı şirketinin yılın başlarında el değiştirmesinin ardından yaşandığını ileri sürdü.
“60 Minutes” programı, pazar günü sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, bölümün o akşamki yayın akışından çıkarıldığını, ancak “ilerleyen bir tarihte yayımlanacağını” bildirdi.
Axios’un incelediği bölüm kopyasına göre, yayından çekilen içerikte Trump yönetimi yetkililerinden “yeni alınmış bir açıklamaya yer verilmediği” belirtildi. Bölümün, programın muhabiri Sharyn Alfonsi tarafından sunulduğu ve CBS içinde, yayının “siyasi gerekçelerle mi yayından kaldırıldığı” yönünde ciddi tartışmalara yol açtığı aktarıldı.
Haberde ayrıca, söz konusu bölümün, “60 Minutes”in Kanada’daki yayın haklarını elinde bulunduran Global Television’a ait bir uygulama üzerinden de dağıtıma sunulduğu belirtildi.
Weiss’in, yapımcı ekibe, Trump yönetimi yetkililerinin görüşlerinin “yeterince kayıt altına alınmadığını” söylediği aktarıldı. Buna karşılık, “60 Minutes”in yönetimle yürüttüğü yazışmalara aşina bir kaynağa göre, program ekibinin Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı ve İç Güvenlik Bakanlığı basın birimleriyle temasa geçtiği, bu kurumların CBS News’e yanıt verdiği ifade edildi.
CECOT: El Salvador’daki mega hapishane ve koşullar
CECOT’un, resmi adıyla “Terörle Mücadele Tutuklama Merkezi”nin, El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele döneminde yürütülen “güvenlik politikalarının” merkezinde yer alan büyük ölçekli bir cezaevi olduğu belirtildi. Hapishanenin kurulmasına 2022 yılında karar verildiği, tesisin 2023’te Tecoluca kentinde faaliyete geçtiği aktarıldı.
Tesiste aynı anda yaklaşık “40 bin kişinin” tutulabildiği, her hücrede “65 ila 70 mahkûmun” kaldığı bildirildi. İnsan hakları örgütlerinin, CECOT’ta tutulan kişilere yönelik muamele konusunda uzun süredir uyarılarda bulunduğu ifade edildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü ile Orta Amerika merkezli insan hakları örgütü Cristosal tarafından 2022 yılında yayımlanan ortak raporda, “keyfi tutuklamalar, zorla kaybetmeler, işkence ve diğer kötü muamele biçimleri ile ciddi adil yargılanma ihlalleri”nin belgelendiği aktarıldı.
Raporda ayrıca, olağanüstü hâl sürecinde gözaltında yaşanan çok sayıda ölümün koşullarının “devlet sorumluluğuna işaret ettiği” kaydedildi.
CECOT’taki tutukluların ziyaretçi kabul etmediği, açık havaya çıkarılmadığı ve rehabilitasyon programlarına erişimlerinin bulunmadığı belirtildi.
El Salvador Adalet ve Barış Bakanı Gustavo Villatoro, bunun bilinçli bir tercih olduğunu savunarak 2023 yılında yaptığı açıklamada, “Onlar asla topluluklara, mahallelere ve şehirlere geri dönmeyecekler” ifadelerini kullandı.
Aynı dönemde ülkede yaklaşık “57 bin kişinin” henüz resmi suçlama ya da yargılama olmaksızın cezaevlerinde tutulduğu kaydedildi.
Venezuelalı göçmenlerin tanıklıkları ve veriler
ProPublica’nın haberine göre, bu yıl Trump yönetimi tarafından sınır dışı edilen Venezuelalılar, CECOT’ta “darp edildiklerini ve aşağılandıklarını” anlattı.
İngilizce metinde yer alan bilgilere göre, yayından çekilen “60 Minutes” bölümünde CECOT’ta tutulan iki kişiyle yapılan röportajlara, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden bir yöneticiyle ve California Üniversitesi Berkeley İnsan Hakları Merkezi Araştırma Laboratuvarı Direktörü ile yapılan görüşmelere yer verildi.
ABD gümrük yetkilileri tarafından gözaltına alındıktan sonra CECOT’a sınır dışı edilen bir üniversite öğrencisinin, tesise varmasının ardından “işkenceye maruz kaldığını” anlattığı aktarıldı. Bir başka kişinin ise, kendisinin ve diğer tutukluların “ışığın ve havalandırmanın olmadığı küçük bir odaya” götürüldüğünü söylediği belirtildi.
Bu kişinin, söz konusu alanı “ceza hücresi” olarak tanımladığı ve “yüzünüzün önündeki elinizi bile göremediğiniz bir karanlık vardı; bizi içeri kilitledikten sonra her yarım saatte bir gelip dövdüler ve coplarıyla kapıya vurarak travmatize ettiler” ifadelerini kullandığı aktarıldı.
Haberde, “60 Minutes” ekibinin Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’ne (ICE) ait mevcut verileri incelediği ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün, sınır dışı edilen erkeklerden yalnızca “sekizinin” şiddet içeren ya da potansiyel olarak şiddet içeren suçlardan hüküm giydiği yönündeki bulgularını doğruladığı belirtildi.
ABD’nin sınır dışı uygulamaları, ödemeler ve hukuki itirazlar
Trump yönetiminin mart ayında “280 kişiyi” CECOT’a gönderdiği, bunların yaklaşık “230’unun Venezuelalı” olduğu bildirildi. ProPublica’nın mayıs ayında yayımladığı haberde, ABD hükümetinin, sınır dışı edilen Venezuelalıların “büyük çoğunluğunun ABD’de herhangi bir suçtan hüküm giymediğini bildiği” aktarıldı.
Hükümet verilerine göre, sabıka kaydı bulunan “32 kişiden yalnızca altısının” şiddet içeren suçlardan mahkûm olduğu belirtildi. İç Güvenlik Bakanlığı Sözcüsü Tricia McLaughlin, bu habere yanıt olarak, herhangi bir kanıt sunmadan, sınır dışı edilenlerin “teröristler, insan hakları ihlalcileri ve çete üyeleri” olduğunu öne sürdü; ancak ABD’de sicil kayıtlarının bulunmadığını kabul etti.
Haberde, Trump yönetiminin, göçmenlerin CECOT’ta tutulması karşılığında El Salvador hükümetine “6 milyon dolar” ödediği ifade edildi.
Cristosal’ın Mart 2024’te yayımladığı rapora göre, El Salvador’daki tutuklu sayısı “110 bine” ulaştı; bu rakamın, Nisan 2021’de bildirilen “36 binin iki katından fazla” olduğu kaydedildi. Örgüt, 2022–2024 yılları arasında ülke hapishanelerinde “en az 261 kişinin” hayatını kaybettiğini bildirdi.
Trump’ın mart ayında “1798 tarihli Yabancı Düşmanlar Yasası”nı tarihte dördüncü kez devreye soktuğu belirtildi. Yönetim, Venezuelalı çete Tren de Aragua’nın Venezuela devletiyle bağlantılı olduğunu ve ABD’yi “istila ettiğini” ileri sürdü.
Sivil özgürlükler alanında faaliyet gösteren kuruluşlar, sınır dışı işlemlerinin “neredeyse hiçbir hukuki güvence olmadan” gerçekleştirildiğini belirterek karara tepki gösterdi. Bu çevreler, ABD’nin savaş halinde olmadığını ve bu nedenle söz konusu yasanın uygulanamayacağını savundu.
Haberde, Trump’ın “ABD vatandaşlarını da CECOT’a gönderme tehdidinde bulunduğu” da aktarıldı. Ancak Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi’nin, 7 Nisan tarihli ve Basın Özgürlüğü Vakfı tarafından elde edilen bir notta, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun söz konusu çeteyi yönlendirdiğine inanmadığını bildirdiği ifade edildi. ABD istihbaratının, çetenin ABD’deki etkisine ilişkin iddiaları da “zayıflattığı” kaydedildi.
CBS News’in nisan ayında yayımladığı bir “60 Minutes” haberine göre, Teksas’tan CECOT’a gönderilen Venezuelalı göçmenlerin “dörtte üçünün” görünürde herhangi bir sabıka kaydı bulunmuyordu. Ulusal Göç Hukuku Merkezi, gönderilenler arasında “ABD vatandaşı eşleri ve çocukları bulunan uzun süreli sakinlerin”, yeni gelenlerin ve göçmenlik mahkemelerinde süreci devam eden kişilerin de yer aldığını bildirdi.
Haberde ayrıca, Trump yönetiminin Kilmar Abrego Garcia’yı “yanlışlıkla” sınır dışı ettiği, Garcia’nın bu ay bir federal yargıcın kararıyla ICE gözetiminden serbest bırakıldığı aktarıldı. Eylül ayında bir federal temyiz mahkemesi, söz konusu yasa kapsamında hızlı sınır dışı işlemlerini durdurma kararı aldı. Beşinci Daire Temyiz Mahkemesi, “herhangi bir istila veya yırtıcı saldırı tespit edilmediği” gerekçesiyle geçici tedbir kararı verdi. Trump yönetiminin, kararın tam heyet tarafından yeniden ele alınması için duruşma talep ettiği ve bu duruşmanın “önümüzdeki ay yapılmasının planlandığı” bildirildi.