
YDH - Filistin meseleleri uzmanı Firas el-Kavasmi, İsrail'in Batı Şeria'daki demografik ve coğrafi yapıyı yeniden şekillendirmeyi amaçlayan planlarında benzeri görülmemiş bir hızlanma olduğunu ortaya koydu.
Kavasmi, söz konusu ikili projenin Batı Şeria'nın kuzeyini güneyinden koparmayı hedeflediğini belirtti.
El-Cezire kanalına konuşan Kavasmi, projenin aynı zamanda Doğu Kudüs'ü Filistinli çevresinden tamamen izole etmeyi amaçladığını ve Filistin bölgelerini coğrafi bağlantısı olmayan 200'den fazla adacığa dönüştürdüğünü vurguladı.
Bu veriler, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın Ramallah kentinin kuzeyindeki Beyt El yerleşim biriminde bin 200 yeni konutun inşasına başlandığını duyurmasının ardından netleşti. Bu adım, genişlemeci planların doğrudan bir uzantısı olarak nitelendiriliyor.
Beyt El yerleşim birimine yaptığı ziyaret sırasında projenin açılış törenine katılan Katz, yerleşim inşaatlarının artan bir hızla devam ettiğini kaydetti.
Katz ayrıca, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde yerleşim yerlerini ve İsrail ordusuna ait kampları yeniden inşa etme planları kapsamında, "Nahal" projesi çerçevesinde ek yerleşimler kurmak için çalıştıklarını ifade etti.
Haritalar üzerindeki veriler incelendiğinde, "E1" ve "Büyük Kudüs" projelerinin İsrail'in stratejik hamleleri olduğu görülüyor. Verilere göre bu proje, yalnızca 12 kilometrekarelik Filistin toprağını kontrol etmekle kalmıyor, aynı zamanda Akdeniz'i Ürdün Vadisi (Ağvar) ve Ölü Deniz'e bağlayan güvenli bir koridor oluşturuyor.
Rakamlar, 4 bin konut ve 10 otel inşasını içeren planın "demografik darbe" gerçekleştirmeyi hedeflediğini gösteriyor. Bu plan, 150 bin Yahudi yerleşimcinin Kudüs sınırlarına dahil edilmesini, buna karşılık 160 bin Filistinlinin Ayrım Duvarı'nın arkasına itilmesini öngörüyor. Bu durum, Bedevi topluluklarından 7 bin Filistinliyi yakında gerçekleşmesi muhtemel zorunlu göç ve ev yıkımı tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.
Yerleşim yerlerinin sadece küçük odaklardan ibaret olduğu yönündeki yaygın kanının aksine, son genişleme kararıyla hedeflenen yeni gerçekliği yansıtan haritalar farklı bir tablo ortaya koyuyor. Batı Şeria, altyapısı ve idari yapısı tamamlanmış şehirler gibi işleyen dört büyük yerleşim bloğunun (Ariel, Modi'in Illit, Givat Ze'ev, Ma'ale Adumim) kontrolü altında bulunuyor.
Bu dört blokta yaşayanlar, Batı Şeria'daki toplam yerleşimci nüfusunun yüzde 25'ini oluşturuyor. El Halil'e kadar uzanan Gush Etzion yaklaşık 80 bin, Ma'ale Adumim 50 bin ve Ariel 22 bin yerleşimciyi barındırıyor. Bu durum, gelecekte kurulması planlanan Filistin devletinin coğrafi bütünlük ihtimalini ortadan kaldırıyor.
Saha gerçekliğine bakıldığında haritalar, yerleşim yerlerini birbirine bağlayan ve yaklaşık bin kilometre uzunluğunda karmaşık bir çevre yolu ağını gösteriyor. Bu yollar yerleşimleri birbirine bağlarken Filistin dokusunu parçalıyor.
Yeni yerleşim odaklarının (Sanur gibi) meşrulaştırılması ve Batı Şeria'nın kalbinde yer alan diğer noktalarla desteklenen yol ağı, Filistin topraklarını halihazırda yaklaşık 235 "kantona" dönüştürmüş durumda.
Herhangi bir coğrafi veya demografik bağlantıdan yoksun bu izole bölgeler, geleneksel müzakerelerle değiştirilmesi imkânsız siyasi ve güvenlik eksenli bir gerçeklik dayatıyor.