
YDH - Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki gerilim, Riyad'ın Abu Dabi'yi Yemen'de ulusal güvenliğini tehdit etmekle suçlaması ve Mukalla'da BAE destekli güçlere hava saldırısı düzenlemesiyle açık savaşa dönüştü. Suudi Arabistan, BAE'nin Güney Geçiş Konseyi aracılığıyla sınırlarında İsrail etkisini artırmasından endişe ederken, BAE suçlamaları reddederek Yemen'deki varlığını sonlandırdığını iddia etti ancak sahadaki çatışmalar ve askeri sevkiyatlar devam ediyor. El-Ahbar muhabiri Reşid el-Haddad'ın yerel kaynaklardan aktardığına göre Riyad yönetimi, BAE yanlısı güçlere karşı kara harekâtı sinyali verirken, Başkanlık Konseyindeki BAE yanlısı üyelerin yetkilerini dondurarak siyasi baskıyı da artırdı.
Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki kriz dün geniş çapta patlak verdi. Siyasi cephede Riyad, Abu Dabi'yi doğrudan ulusal güvenliğini tehdit etmekle suçlarken, Abu Dabi bu iddiayı reddetti.
Askeri cephede ise Suudi savaş uçakları, ülkenin doğusundaki Hadramut ilinin başkenti Mukalla'da bulunan "Güney Geçiş Konseyi"ne yönelik, Riyad'ın BAE'ye ait askeri ikmal malzemeleri olarak nitelediği hedefleri vurdu.
Bu gelişme, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır'ın 2017'de Katar'a uyguladığı ve 2021'e kadar süren ablukadan bu yana Körfez İşbirliği Konseyi içindeki en büyük krizi teşkil ediyor.
İki ülke arasında uzun süredir gizliden gizliye devam eden ve ihtilaflı dosyaların birikmesiyle "herkesin bildiği bir sırra" dönüşen bu yeni kriz, bölgenin tamamını etkileyen büyük gelişmelerin gölgesinde açığa çıktı.
Bu gelişmelerin başında, BAE'nin büyük bir rol oynadığından şüphelenilen ABD destekli İsrail hareketliliği geliyor.
Riyad, Geçiş Konseyi güçlerinin işgal ettiği bölgelerden çekilmemesi halinde, bu sürecin Hadramut ile olan uzun sınırına İsrail güçlerinin konuşlandırılmasına yol açmasından endişe ediyor.
BAE'nin talimatıyla Geçiş Konseyi'nin Hadramut ve el-Mehra'yı ani bir operasyonla ele geçirmesi ve düşman İsrail'in Somaliland'ı tanıması, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye'nin tepkisini çeken son gelişmeler oldu.
Krizin gün yüzüne çıkması, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamayla başladı. Açıklamada, BAE'nin Geçiş Konseyi'ne baskı yaparak güçlerini Krallığın güney sınırına askeri harekât düzenlemeye itmesinden üzüntü duyulduğu belirtildi.
Bu adımlar "Krallığın ulusal güvenliğine, Yemen ve bölgenin güvenliği ile istikrarına yönelik bir tehdit" olarak nitelendirildi.
Riyad, bu durumu "son derece tehlikeli" bulduğunu, bunun Yemen'deki Meşruiyeti Destekleme Koalisyonunun kuruluş ilkeleriyle bağdaşmadığını ve Yemen'in güvenliğini sağlama çabalarına hizmet etmediğini vurguladı.
Abu Dabi'nin ikili ilişkileri koruyacak adımları atmasının umulduğu belirtilen açıklamada, "Ulusal güvenliğe yönelik herhangi bir ihlal veya tehdit, Krallığın bertaraf etmek ve etkisiz hale getirmek için gerekli tüm adımları atmaktan çekinmeyeceği bir kırmızı çizgidir" denildi.
Yemen'deki Arap Koalisyonu komutanlığının benzer bir açıklamasıyla eş zamanlı gelen bu çıkış, Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'nin BAE ile Ortak Savunma Mutabakatını feshettiğini duyurması ve BAE güçlerinin 24 saat içinde Yemen topraklarını terk etmesini istemesinin ardından gerçekleşti.
Bunun üzerine BAE Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, "Abu Dabi'nin ülkedeki terörle mücadele unsurlarının güvenliğini sağlamak amacıyla ve ilgili ortaklarla koordinasyon halinde Yemen'deki varlığını yakın zamanda kendi isteğiyle sonlandırdığı" hatırlatıldı.
Fakat bu duyuru inandırıcı olmayan bir manevra gibi göründü; zira Suudi Arabistan'ın BAE'den asıl talebi, Yemen adalarında ve güney ile doğu illerindeki bazı hassas noktalarda sadece sembolik bir varlığı bulunan BAE güçlerinin değil, işgal ettiği bölgelerden Geçiş Konseyi güçlerinin çekilmesiydi.
BAE Dışişleri Bakanlığı ise Suudilerin açıklamasına verdiği yanıtta, "Yemen'deki çatışmayı körüklediğine dair iddiaları tümüyle reddettiğini" duyurdu.
Bakanlık, söz konusu Suudi açıklamasının Koalisyon üyesi ülkelerle istişare edilmeden yapıldığını savundu ve BAE'nin adının Yemenli taraflar arasındaki gerilime karıştırılmasını kesin bir dille reddetti.
Sahada ise Suudi Arabistan'ın BAE'nin talebi üzerine Geçiş Konseyi'ne güçlerini çekmesi için tanıdığı ek sürenin pazartesi şafağında dolmasıyla birlikte, Suudi savaş uçakları Mukalla Limanı'na ulaşan BAE askeri ikmal malzemelerine bir dizi hava saldırısı düzenledi.
Dün de devam eden saldırılar, Şahr ilçesindeki Vadi Hird bölgesinde Konseye ait askeri noktaları hedef aldı.
Eş zamanlı olarak Konsey güçleri ile Hadramut aşiretleri arasındaki çatışmalar sürdü. El-Ahbar'a bilgi veren aşiretlerden kaynaklar, Suudi savaş uçaklarının dün akşam, Hadramut'un petrol zengini bölgelerinden Gayl bin Yemin ilçesinde kontrolü sağlamak için Geçiş Konseyi tarafından sevk edilen askeri takviyeleri vurduğunu aktardı.
Ayrıca Gayl bin Yemin merkezine yaklaşık 80 kilometre mesafedeki dağlık Akde yolu üzerinde bulunan Hayla bölgesindeki Konsey güçlerinin de hedef alındığı belirtildi.
Birden fazla yerel kaynağa göre Geçiş Konseyi, Suudilerin BAE'nin silah sevkiyatına yönelik saldırısına, Vadi Hadramut'a büyük askeri takviyeler göndererek ve Şebve ilindeki güçlerini Hadramut'un Haşaa bölgesindeki Suudi destekli "Vatan Kalkanı" güçlerinin kalelerine doğru sürerek karşılık verdi.
Mukalla Limanı yetkilileri, Suudi saldırısının neden olduğu yangını petrol tanklarına sıçramadan kontrol altına aldı. El-Ahbar'a konuşan bir liman kaynağı, saldırının F-15 tipi tek bir savaş uçağıyla gerçekleştirildiğini, sadece iki akınla sınırlı kaldığını ve hasarın sınırlı olduğunu belirtti.
Kaynak, Geçiş Konseyi güçlerinin silah yükünü nakletmeyi ve zarar görmeyen tüm zırhlı araçları güvenli bölgelere çekmeyi başardığını ifade etti. BAE Dışişleri Bakanlığı ise açıklamasında, Suudi Arabistan'ın silah sevkiyatından haberdar olduğunu, bu silahların herhangi bir Yemenli tarafa değil, Yemen'de görevli BAE güçlerinin kullanımı için gönderildiğini iddia etmişti.
Marib'deki askeri kaynaklara göre Suudi Arabistan, kendisine sadık grupları El-Abr bölgesine yönlendirdi ve son iki gün içinde Hadramut ve El-Mahra sınır bölgelerine askeri takviye gönderdi. Bu durum, Riyad'ın doğu illerindeki BAE yanlılarına karşı bir kara harekâtı başlatmaya hazırlandığına işaret ediyor.
Tanınan hükümete bağlı Genelkurmay Başkanı Sagir bin Aziz, ülkenin doğusundaki Abu Dabi yanlısı gruplara saldırı emri aldıklarını açıkladı.
Aziz, X platformundaki paylaşımında, "Suudi Arabistan ve Reşad el-Alimi'nin sükuneti sağlamak için yürüttüğü diplomatik çabaların çıkmaza girdiğini" belirterek, askeri çözümü ima eden "son çare dağlamaktır" ifadesini kullandı.
Ayrıca Suudi Arabistan dün, Suudi askeri müdahalesini reddeden ortak bir bildiri yayımlamalarının ardından, Başkanlık Konseyi'nin BAE yanlısı dört üyesi Tarık Salih, Abdurrahman el-Mahrami, Ferec el-Bahsani ve Aydarus ez-Zübeydi'nin üyeliğini askıya aldı.
Çeviri: YDH