Nasrullah'ın İma Muğniye'nin cenaze törenindeki konuşması

01 Ocak 1970

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Hizbullah komutanlarından İmad Muğniye’nin cenaze töreni dolayısıyla bir konuşma yaptı. Nasrullah konuşmasında şu ifadelere yer verdi.

YDH-Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Hizbullah komutanlarından İmad Muğniye’nin cenaze töreni dolayısıyla bir konuşma yaptı. Nasrullah konuşmasında şu ifadelere yer verdi.

 

Bismillahirrahmanirrahim,

İnsanlardan öyle erler vardır ki verdikleri sözde sadakat gösterirler, onlardan kimisi ahdini yerine getirdi, kimisi de beklemektedir ve onlar sözlerini ,özlerini hiçbir surette değiştirmediler [Ahzab suresi]

Şehit İmad Muğniye Allah’a verdiği söze sadakat gösterdi, şevkle bekledi ve şehitlerin efendisi Hüseyin’in (a.s.) şehit olduğu bu zamanlarda, ahdini yerine getirerek şehit oldu.

Şehit İmad Muğniye gençliğinden bu yana kanı avucunda kefenini omzunda taşıyan, zaferler kazanan ve şahadet isteyen bir direnişçiydi ve Allah onu şimdi ödüllendirdi şehadeti ona nasip etti. Allahın bu ikramı ona mübarek olsun.

İmad Muğniye, tamamı mücahit ve şehit olan bir ailenin evladıdır. öncelikle aziz anne ve babasına tebriklerimi ve taziyelerimi bildirmek isterim. Herkes bilmektedir ki bu aile bütün kalbini çabasını ve desteğini direniş ve cihada adamış bir ailedir.

Aynı şekilde mücahit fedakar ve sabırlı eşine ve kendisi gibi mücahit çocuklarına, yakınlarına, dostlarına, arkadaşlarına tebrik ve taziyelerimi bildirmek istiyorum. Lübnan ve Filistin’de ve dünyanın her yerine Allah için cihat eden mücahitleri aziz kardeşimiz İmad Muğniye’ye Allahın bu ikramı için tebrik ediyor ve silah arkadaşlarını kaybettikleri için de onlara taziyelerimi bildirmek istiyorum.

Hac İmad Muğniye, hayatları cihatları yorgunlukları ve uykusuzlukları Allah’a verilmiş söz olan, Allahın bildiği, yeryüzünün meçhulleri, semanın malumları olan Allahın askerlerinin lideriydi.

Kendilerini değil, İslam ümmetini ve hak davayı savunan; suçlama, zulüm ve yalana rıza göstermeyen, hiçbir övgü beklentisi olmayan meçhuller, savaş meydanı dışında kendilerinde bir varlık görmeden ümmet için savaşan erlerin lideriydi.

Şimdi onların haklarını vermeli, bütün dünyaya karşı onların aydınlık yüzlerini haklı davalarını ve büyük kazanımlarını anlatmalıyız.

Bugün ümmetin onun ruhundan, direniş ve cihadından bir şeyler öğrenmesi, onun bu ümmet üzerindeki hakkıdır.

Onun için değil kendileri için yapmalıdırlar bunu. Bu gün o ne söylesek yanında laf kalacak bir nimete vasıl olmuştur.

25 senedir beklenilen bu şehadet bizi şaşırtmadı, tıpkı Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Abbas Musevi’nin ve Şeyh Ragıb Harb'ın şehadetinin bizi şaşırtmadığı gibi… Çünkü biz peygamberleri, imamları, önderleri şehit olmuş bir mektebin mensuplarıyız. Şim de izzetimiz ve kutsal değerlerimiz için Amerika ve İsrail şahsında temsil edilen bütün tamahkar düşmanlarla kanlı ve gerçek bir savaşım içindeyiz.

Şiddetli yağmur altında bekleyen bir kalabalığın olduğu bu kısa zamanda elbette aziz şehit İmad Muğniye’yi hakkıyla anmak mümkün değildir. Gelecek günlerde üzerimize düşeni hakkıyla eda etmeye çalışacağız. Fakat bu gün Şehit İmad Muğniye’nin nâşı önünde ve Hizbullah’ın konumunu gözleyen bütün dünyanın önünde vurgulamak istediğim bazı şeyler var.

Birincisi; Siyonistler bu terörle büyük bir iş yaptıklarını zannediyorlar; fakat biz bunu, Allah’ın istediği büyük bir zaferin habercisi olarak görüyoruz. Hatırlayın Şeyh Ragıp hakkında da böyle düşünmüşlerdi, onu öldürmüşlerdi; fakat onun pak kanı üzerinden yükselen direniş hareketi İsrail’i güney bölgeleri hariç Beyrut, Cebel ve önemli bölgelerden çekilmek zorunda bıraktı.

Bu, Siyonistleri desteklemekten başka bir işe yaramayan uluslar arası kararların ve uluslar arası müdahalelerin değil Şeyh Ragıp’ın pak kanı ve onun üzerinden yükselen direniş hareketinin işiydi.

Seyyid Abbas Musevi’de de durum farklı değildi 2000 yılında İsrail’in yenik dağılmış ve zelil geri çekilişi uluslar arası kararların ve müdahalelerin sonucu değil, onun taşıdığı bayrak ve kanı üzerinden yükselen direnişin işiydi. Bu gün kardeşimiz Hac İmad Muğniye’yi şehit ederek direnişi çökerttiklerini zannediyorlar.

Kardeşimizi halen devam eden Temmuz Savaşı içinde şehit ettiler; zira savaşın bittiğini ilan etmediler savaş siyasi düzeyde ve güvenlik bağlamında devam etmekte ve Temmuz Savaşı’nı destekleyen devlet tarafından desteklenmektedir. Fakat yanılıyorlar tıpkı Şeyh Ragıb ve Abbas Musevi olayında yanıldıkları gibi.

2006 savaşından İmad Muğniye’nin şahadetine, bütün dünya yazsın ki İsail’in çöküşü başlamıştır. Nasıl ki Şeyh Ragıb’ın şehadeti onları Lübnan’ın büyük bir kısmından çıkarmışsa, nasıl ki Seyyid Abbas Musevi’nin kanı onları Şeba Çiftlikleri hariç olmak üzere Lübnan sınırının dışına def etmişse Şehid İmad Muğniye’nin kanı da onların çöküşünün işaretidir. Ve bu sözler öyle hamasi duygularla söylenmiş sözler değil, bilakis düşünülerek söylenilmiş sözlerdir.

Hepiniz biliyorsunuz ki Ben Gurion Siyonist yapının kurucusudur ve onun güçlü ve zayıf yönlerini o bize haber vermektedir. Bakın Ben Gurion ne diyor? Arap liderler uzun süredir devam eden bu savaşı bitirmek için okusalardı Ben Gurion diyor ki: “İsrail ilk askeri yenilgisini aldığında çökecektir.” İsrail, 2006 temmuzunda Lübnan’la savaşa girdiğinde Siyonistler bunu altıncı savaş olarak isimlendirdi, dünyada genel kabul gören de budur. Fakat İsrailli büyük strateji uzmanları bunu ilk savaş olarak isimlendirdi. İsrail’de sağcısı solcusu radikali savaşın bir hezimet olduğu konusunda müttefiktir.

Winograd komisyonu kararları İsrail’den geriye kalanları koruma korkusuyla alınmıştır. Fakat savaşın siyasi ve askeri düzeyde yenilgi zaaf acziyet ve tükenmişlikle sonuçlandığını gizleyemedi.

Winograd komisyonu raporlarında belirtildiği üzere Ortadoğu’nun en güçlü askerlerine ve kimsenin sahip olmadığı askeri teçhizata sahip oldukları halde neden, yenildiler. Çok acık olarak çünkü temmuzda 33 gün boyunca kahramanca ve cesurca savaşan İmad Muğniye ve kardeşleri ve öğrencileri vardı, pusudaydılar ve kahramanca savaşıyorlardı. Ve İsrail ilk savaşında yenildi tarihin yasalarına göre çöküşe mahkum oldu ve inşallah çökecek de. İnşallah Hac İmad Muğniye’nin kanı, Şeyh Ragıb, Seyyid Abbas Musevi, Fethi Şikaki ve Ahmed Yasin ve bütün mücahit liderlerin kanının başlattığı Arap halklarının ve İslam ümmetinin tam ortasındaki bu kanserli ve gasıp oluşumun sonunu getirme işlevini tamama erdirecek.

İkincisi; İsrail’e dost ve düşman olan herkes bilsin ki İsrail büyük bir aptallık yapmıştır, Şehit İmad Muğniye’nin ve sizlerin önünde belirtmek isterim ki Direniş saflarında hiçbir sarsıntı ve zaaf yoktur.

İmad Muğniye’nin kardeşleri, meşru yollarında ve cihatlarında devam edeceklerdir. Siyonistler Seyyid Abbas Musevi’nin şehadetinin direniş saflarını nasıl sıklaştırdığını ve nasıl bir ruhi birliktelik meydana getirdiğini bilmemektedir. Bilemezler de… Çünkü böyle bir anlayışa hiçbir zaman sahip olamayacaklardır. Şehit Muğniye’nin kanı, bizleri ufka doğru giden yolda daha kuvvetli ve salabetli hale getirmiş saflarımızı sıklaştırmıştır.

Dostlardan önce düşmanlara söylemek isterim ki İmad Muğniye şehit olarak Allah’a yürürken bizlere onun kardeşleriyle yaptığı işler dolayısıyla fazla bir iş kalmamıştır. Temmuz Savaşı’ndan sonra gün saymaya başladık; çünkü Temmuz Savaşı’ndan sonra İsrail’in Lübnan’a saldıracağını biliyoruz.

Bu gün Hizbullah ve İslami Direniş, Lübnan’a karşı yapılacak herhangi bir saldırıya karşı hazırdır. Geçmişte hep bombalardan bahsettik, şimdi gençlerden bahsetik, Winograd komisyonu birkaç bin kişinin Ortadoğu’nun en güçlü askerleri karşısında haftalarca direndiğini söyledi ve yenilgiyi kabul etti.

Bu gün el-Hac İmad’la savaşanlara söylüyorum, muhtemel herhangi bir savaşta sizi birkaç bin kişi ve İmad Mugniye beklemiyor; çünkü İmad Muğniye arkasında savaş için eğitilmiş ve şehadet arzusunda on binlerce genç bıraktı.

Üçüncüsü; biz hiçbir arkadaşımıza vefasızlık etmeyiz, özür dileyerek demek istiyorum ki, Hac İmad Muğniye Şam’da şehit oldu ve yaptığımız bütün saha araştırmaları ve tahkikat, bu meselenin İsrail’in işi olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.

Onlar İmad Muğniye’yi savaş sahası dışında öldürdüler. Siyonist oluşum ile aramızdaki savaş Lübnan’daydı ve bu gasıp oluşuma karşı Lübnan’da savaşıyorduk; fakat şimdi sınırları çiğnediniz.

Fazla konuşmayacağım; ama Siyonistlere temmuzda ‘eğer topyekun savaş istiyorsanız, peki öyle olsun’ demiştim; çünkü Allaha ve müminlere ve halkımıza zafer yolunda güveniyorum.

Şimdi Siyonistlere diyorum ki zaman mekan ve üslup açısından sınırsız savaş istiyorsanız, bütün dünya duysun ki istediğiniz gibi olacaktır. Biz de ülkemizi koruma hakkını ve bütün insanlığın sahip olduğu kendimizi savunmak gibi mukaddes bir hakkı kullanacağız ve burada kardeşlerimiz ve liderlerimiz yerini alacaktır.

Dördüncüsü; 14 Şubat Şehid Refik Hariri’yi anma törenlerinin iki alan arasını birleştirmesini ümit ediyorduk; fakat bazıları bütün toplantıları ve törenleri kötüleme ve sövme vesilesi olarak görüyorlar.

Ellerini uzattıklarını söylüyorlar; biz, dost olarak gördüklerimize elbette elimizi uzatacağız. Elbette Şehit Refik Hariri’yi anma törenlerine saygımız var; aynı zamanda Şehid İmad Muğniye’yi de anıyoruz.

Fakat birkaç kelimeyle de olsa bu kötüleme toplantısına cevap vermek istiyorum. Biz Lübnan için en kıymetli liderlerimizi, en zeki alimlerimizi, en sevgili kardeşlerimizi, evlatlarımızı, kadınlarımızı ve çocuklarımızı şehit verdik. Lübnan hiçbir zaman İsrail’in olmayacak ve onlar buraya hiçbir zaman ayak basamayacaklar. Ve yemin ederim ki Lübnan bölünmeyecek.

Konfor isteyenler Tel-Aviv’deki ve Washington’daki yazlıklarına gitsinler. Küçük bir ülke olmasına rağmen Lübnan, ulusal birliğin, iç barışın birlikte yaşamın olduğu zafer ve izzet ülkesi olacaktır.

Kısaca kendileri savaşmayıp da yerlerine askerleri gönderenlere ve gece gündüz fitne çıkartanlara diyorum ki; Lübnan sonsuza kadar izzetli şerefli kalacaktır. Şehitler Abbas Musevi, Şeyh Rabıp Harb ve Refik Hariri’nin yaptıkları bunu gerçekleştirecektir.

Şimdi aziz kardeşimiz için cenaze namazı kılalım ve ahdimizi yenileyelim komutanlığıyla gurur duyduğumuz, şehadetiyle onurlandığımız kardeşimizi omuzlarımızın üzerinde taşıyalım ve sesimizi duysunlar bu soğuk kış gününde.

İnşallah direnişimiz başarıya ulaşacaktır. Gösterdiğiniz bütün fedakarlıkları Allah kabul etsin. Hepinizi tebrik ederim.

 

Çeviri: YDH