YDH-Lübnan’ın dini mercilerinden Ayetullah Seyyid Hüseyin Fadlullah, bu yazısında Arap Birliği’nin Arap dünyasını ilgilendiren yerel ve bölgesel sorunlar karşısındaki yetersizliğinin sebeplerini tartışıyor.
Arab Birliği hiçbir netice vermeyen birçok karar almış ve birçok açıklama yapmıştır; bununla birlikte Lübnan krizi halen devam etmektedir zira açıklamalar ve kararlar bir netice vermemiştir.
Lübnan krizinde çözüm yolunu tıkayan ve kriz durumunun süreklileşmesine sebep olan siyasi gurupların takındıkları tavır bir yana, Arap rejimlerinin kendi çıkarları doğrultusunda herhangi bir siyasi gurubun yanında yer alarak kendi tutumlarını tebarüz ettirmeye çalışmaları durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir.
Buna mukabil ABD Başkanı George Bush, mektup üstüne mektup, elçi üstüne elçi göndererek Lübnan’daki iki guruptan hangisinin yanında olduğunu açıkça belli etmiştir. Özellikle askeri yetkililer göndererek bazı siyasi ve güvenliksel tıkanıklıklara işaret etmesi bu niyetinin ortaya konmasıdır.
Lübnan üzerinde önderlik özgürlük ve sadakat gibi ateşli sloganlar eşliğinde bölgesel ve uluslar arası çıkarlar çatışmaktadır. Özelliklede Amerikan çıkarları... ABD Arap Birliği zirvesi konusunda kesin desteğini tam açıklamamakla birlikte bölgesel sorunların çıkmaza girdiği yerde müdahil olmuştur.
Arab devlet adamlarının olaylara yaklaşımı dikkatlice izlendiğinde, onların olaylara Arap dünyası açısından değil devlet menfaatleri açısından yaklaştıkları görülecektir. Dolaysıyla Arap Birliği ismi sahiciliğini ve işe yararlığını kaybetmiştir. Arap birliği İsrail ve ABD'nin kendisine açtığı yolda samimi bir birliktelikten yoksun olarak hareket etmektedir.
Burada Arap Birliğinden; bölge realitesinin gerçek dönüşümü konusunda neden başarısız olmuştur? Irak’ta olduğu gibi ulusal birliği tehdit eden fitnenin tutuşturulmasıyla tahakküm etmeye çalışan hakim güçler, koca bir halkın yok olmasına neden olabilir. Bu senaryo Filistin için de geçerlidir.
Kalkınmayı engelleyen iç çatışmanın Somali’de vuku bulması ve Lübnan’daki gibi siyasi kamplaşmalar büyük siyasi bir krizin habercisidir.
Arap Birliği’nin acizliği öncelikle yaşadığı iç bölünmeden kaynaklanmaktadır aynı zamanda Arap Birliği’nin hareket sınırlarının Amerika tarafından çizilmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla Arap Birliği herhangi bir ülke hakkında girişimde bulunurken bu sınırlardan çıkamamaktadır. Lübnan özelinde de bu hal üzere hareket eden Arap Birliği Amerika’nın baskısından kurtulamamaktadır.
Elbette temennimiz Arap Birliği’nin bu durumundan kurtularak Arap halklarının istekleri doğrultusunda hareket etmesidir.
Bu Arap Birliği’nin gerçek meşruiyetini Arap halklarının kaderi için karar almasıyla birlikte temin edecektir. Elbette bu Arap devlet adamlarının başından Amarika’nın kılıcının çekilmesiyle ve Arap devlet adamlarının rahatça hareket etmesiyle mümkün olacaktır.
Eğer ABD Arap devlet adamlarının karar alma salahiyeti üzerinde bu kadar etkin olursa, bölgedeki karışıklık ve gerginlik devam edecektir ve Arap Birliği bu hal üzere mevcut sorunları çözemeyecektir.
Eğer Arap rejimleri ilişkilerini çıkmaza sokan sorunları hür iradeleriyle çözüp bir birlik sağlayamazlarsa durum ilerleme kaydetmeyecek ve eğer kendi içindeki sorunları çözmezse Lübnan ve Filistin konusunda bir çözüm üretemeyecektir.
Dolayısıyla Arap rejimleri öncelikle kendi aralarındaki sorunları halletmelidir. Bu Arap rejimlerini bölgedeki sorunların çözümü noktasında daha faal ve faydalı hale getirecektir.
Beyyinat dergisinden çeviri: YDH
http://arabic.bayynat.org.lb/nachatat/bayan_17022008.htm