YDH-Muhsin el-Cabiri, Burathanews’te kaleme aldığı yazısında, iktidar hırsı içindeki bazı siyasi oluşumların Baasçı unsurlarla birlikte hükümetle Sadr grubu arasındaki çatışmalardan yararlanma politikasını değerlendiriyor.
Dr. Caferi'nin temsilcisi, Dava Partisi’nden ayrılmış Iraklı parlamenter Falih Feyyaz'ın; “Basra'daki ve diğer yerlerdeki çatışmalar Irak İslami Yüksek Konseyi ve Sadr gurubu arasındaki çatışmadan ibarettir yönündeki açıklamaları, Baasçı eş-Şarkıyye kanalı ile kafa karıştırmakta usta el-Cezire ve el-Arabiyye gibi kanalların haberleriyle büyük oranda örtüşüyor. Bu yöndeki açıklamalara bazı aptal Sadr gurubu üyeleri de iştirak etmekteler.
Acaba bu sadece bir tesadüf müdür? Yoksa bu daha önceden bilinen,belirli hedefleri olan bir planın ürünü mü?
Feyyaz, kulislerin arkasında konuşulanları ve güvenlik güçlerinin hazırlıklarını insanlara duyurdu, fakat bu ne kadar gerçekti? Bağdat ve Basra'da yaşanan savaş, Sadr gurubu ve Bedir örgütü arasında ile değil Irak güvenlik güçleri ve yasadışı gruplar arasında yaşandı şeklindeki haberler tam anlaşılamamıştır.
Acaba basiretsizliği, Bedir örgütünün onlarca bürosunun yüzü peçeli Baasçılar tarafından yakıldığı halde adlarını korkağa çıkaracak kadar sabretmelerini neden göremedi? Acaba onlar aynı acımasız üslup ile cevap vermek istemediler mi?
Acaba mensubu olduğu Dava Partisi’nin genel merkezine yüzü peçeli Baasçılar tarafından yapılan saldırıları unuttu mu?
Kendisinin de mensubu olduğu ve onu parlamentoya taşıyan Dava Partisi’nin Diyala'da kendisine Diyala halkını kargaşadan kurtarmak için verdiği görevi, başbakanlığın Dr. Caferi'den Nuri el Maliki’ye geçmesi üzerine, Dr. Caferi'nin çağrısıyla, Diyala içindeki Ehlibeyt sevenlerinin maruz kaldığı zulümleri göre göre, sırf elde edilecek başarı Maliki’ye ait olacak kaygısıyla terk ettiğini neden hâlâ gizlemeye çalışıyor.
Eş-Şarkıyye kanalı Baasçı bir kanaldır ve yasadışı guruplar ve Irak güvenlik güçleri arasında yaşanan çatışmayı bir siyasi çatışma gibi göstermek istemektedir. Acaba bütün bu saptırma eylemlerinin arkasında sadece Falih Feyyaz mı var; yoksa bu, lanet olası bir koltuğu ele geçirmek için yapılmış bir planın parçası mı? Kaldı ki böyle zehirli hançeri hükümeti elinde bulunduran partiye saplama girişimlerinde bulunmaktansa anlaşma yoluna gidilebilir.
Hedef, Başbakan Maliki ile Irak İslami Yüksek Konseyi arasındaki ilişkileri zayıflatmak ve Parti ile Yüksek Konsey arasındaki ilişkileri kesmek gibi iki başlı bir zeminden yükseliyor. Ayrıca, Dr. Caferi'nin karşısında duran dörtlü ittifakı zayıflatmak ve Uzlaşma Cephesi, Fazilet Partisi, Sadr gurubu, Salih Mutlak gurubundan oluşan bir koalisyona geri dönülmesi amaçlanıyor.
Dr, Caferi'nin kurduğu bu pembe hayaller dörtlü koalisyondan ve Allavi'den gelen ret cevaplarıyla bozuldu, artık istediği koltuğa giden yolda daha çok engeli aşması gerekecek.
Aynı şekilde il meclisi seçimlerine Ulusal Islah’ı (Dr. Caferi’nin başlattığı siyasi oluşum) utanarak söz konusu ediyor olmalı ki Allah'ın kendisini seçtiğine inandığı koltuğa giden yolda o da bir engel oluşturuyor.
Bedir ve Sadr gurubu arasında çatışma var şeklide tasvir ettiği olaylarla halka, “bakın onlar gerekli düzenlemeleri yerine getiremez; ancak ben ve partim getirebiliriz”! demek istiyor.
Falih Feyyaz pembe hayallere gark olmuş efendisine yardım edebilmek ümidiyle bu tip şeyleri dillendirirken bazı kendini bilmez basiretsiz Sadr gurubu mensupları da bu söyleme bilmeden iştirak ettiler, belki de bazıları da bilerek Baasçıların bu siyasetine iştirak etmekteler.
Onların bu siyasete direkt olarak iştirak ettiklerinden şüpheliyim; fakat bu sırtlanca siyasetin kendilerine döneceğini söylemek mümkün.
http://www.burathanews.com/news_article_38499.html
Çeviren: Emrah Kekilli