YDH- Şarku’l- Evsat gazetesinde İlyas Hanna imzasıyla yayımlanan bu makalede Rusya’nın Gürcistan’a yaptığı askeri müdahaleyle başlayan gelişmelerin Ortadoğu’ya etkileri değerlendiriliyor.

 

Acaba Güney Osetya'yı daha önce duyduk mu? Tabi ki hayır. Acaba Abhazya'nın bağımsızlığını ilan etmesini daha önce duyduk mu? Tabi ki, hayır.

 

Demek ki şu anda çok kan dökülecek yeni bir dönemin başındayız. Acaba bütün Lübnan'ı harap eden Temmuz Savaşı olmasaydı ve adını zikredeceğimiz yer savaş sonuna kadar direnmeseydi kim Güney Lübnan'da bulunan Marun er-Ras bölgesini biliyor olacaktı?

 

Önemli olan kim olduğun değil nerede olduğundur. Eğer siyasette oyun kurucu devletlerin stratejik hedefleri için bir önemin yoksa nerede olduğun da önemli değildir.

 

Gürcistan yukarda zikrettiğimiz önemsizler içerisinde değerlendirilemez; çünkü Gürcistan bazı noktalarda Batı için stratejik önem taşıyor.

 

Abhazya eski düşmanla (yeni düşmanla) direkt sınır komşusu. Rusya’nın doğrudan nüfuz alanı içerisinde yer almakla birlikte bağımsızlığını ilan etmiş bir ülke (Buffer state). Haslı Gürcistan stratejik öneme sahip bir ülke.

 

Gürcistan Orta Asya'dan Batı’ya enerji naklinin önemli bir durağı ve bu nakil yolu geleneksel Rus nakil yolunun önemini azaltıyor.

 

Demek ki Rusya Batı’ya karşı kendi konumunu koruma yolunda bir hamle yaptı; çünkü Rusya NATO'nun genişlemesi ve Kosova'nın bağımsızlığının kendine zarar vermesine ve kendisinin geleneksel enerji akışını kontrol etmesinin değiştirilmeye çalışılmasına bir cevap verdi.

 

Rusya'nın bu darbesi aşağıdaki şartlar altında geldi;

1.Dünyanın olimpiyatlarla meşgul olduğu bir dönemde geldi.

 

2.Başkan Bush'un başkanlığının son demlerinde siyasi felce uğradığı bir zamanda geldi.

 

3.Putin'in iç hâkimiyetini yerleştirdiği ve sonraki başkanın onun gölgesinde hareket ettiği bir dönemde geldi

 

4.Rusya'nın bu darbesi Amerika'nın Irak ve Afganistan'daki askeri başarısızlığı sırasında geldi.

 

5.Rusya'nın bu darbesi güneyde Petrol fiyatlarının artmasından kaynaklanan 750 milyar dolar rezerve etmesinin ardından geldi.

 

Bu bağlamda Amerikalı düşünür Francis Fukuyama'nın Berlin duvarının yıkılmasının ardından tarihin sonunun geldiği yolundaki görüşüne katılmak mümkün değil. Fukuyama artık Liberal anlatışın dünyadaki tek mümtaz fikir olarak bütün dünyaya hâkim olacağını söylüyordu. Fakat bunu doğru olarak kabul etmek mümkün değil.

 

Burada Amerikalı diğer bir düşünür Robert Kagan'ın Foreign Policy'deki  “Tarihe dönüş ve rüyaların sonu” başlıklı yazısının anmak yerinde olacaktır. Yani Kagan burada Fukuyama'ya itiraz ediyor ve onu rüya görmekle itham ediyordu. Doğal olan güç dengesidir ve dünya bu yönde ilerliyor. Bunun getirileri neler olabilir?

 

1.Rusya Amerika'nın artık en geniş sınırlarına ulaştığını vurguladı.

 

2.Rusya NATO'nun kâğıt üzerinde bir kuruluş olduğunu gösterdi. Yani eğer Rusya'da müdahil olmayacaksa nerede müdahil olacak.

 

3.Rusya özellikle doğrudan teması olduğu yerler olmak üzere askeri güç kullanacağını göstermiş oldu.

 

4.Rusya Sovyetler Birliği’nin dağılma döneminin tersine askeri gücünün hiç de öyle aciz bir durumda olmadığını gösterdi.

 

5.Rusya üretici ve sevk edici olarak Avrupa'nın enerjisinin kendi kontrolünde olmasını istediğini göstermiş oldu.

 

6.Rusya Gürcistan'daki tutumunun Batı’nın alışması gerekeceği bir duruş olduğunu gösterdi.

 

Bunun Ortadoğu'ya yansımalarının şöyle sıralamak mümkün;

 

1.Rusya, özellikle Güvenlik Konseyi’nde olmak üzere Amerika’nın İran karşısında tutumunda bir sınırlayıcı olacak.

 

2.Eğer Rusya–Amerika ilişkisi çıkmaza girerse Rusya İran'ın hava savunma sistemini güçlendirebilir. Bu durumda Amerika'nın İran'a yapacağı herhangi bir saldırıda hava saldırısı etkisizleştirilmiş olacak.

 

3.Rusya Suriye'yi başta askeri yönde olmak üzere birçok farklı yönde destekleyebilir. Bu durumda Amerika'nın Ortadoğu'daki projesi baltalanmış olacaktır.

 

4.Gürcistan'daki bu durumdan Türkiye bir hayli etkilenmiş görünüyor. Türkiye Hazar Petrolünün önemli duraklarından bir tanesi.

 

Eğer Orta Aya'dan Avrupa'ya enerji akışının yönü Rusya lehine değişirse Türkiye bundan bir hayli etkilenecek ve stratejik öneminde bir değişme olacaktır. Rusya'nın Azerbaycan'a, Gürcistan'dakine benzer bir müdahale yapması, Azerbaycan'ın Ermenistan ile savaşında onun desteksisi olan Türkiye'nin bu durumda ne tavır takınacağı merak konusu.

 

Türkiye özellikle Rusya'nın Gürcistan operasyonu sırasında Ermenistan hava sahasının kullandığını da öğrenmiş bulunuyor.

 

Şimdi bu getiriler ışığında aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkacaktır.

 

A. İran'ın kendi bölgesindeki ve uluslararası siyaseti daha atılgan hale gelecektir. Arap Emirlikleri'nin adaları ilk el atılacak mesele olacak.

 

B. Suriye'nin İsrail karşısında eli kuvvetlenecek, aynı şekilde Lübnan ve benzer ülkelerle ilişkisini kesmesi yönünde gelen talepler karşıda da eli kuvvetlenmiş olacak.

 

C. Bu nedenle Türkiye'nin Suriye-İsrail yakınlaşması yönündeki çabaları başarısızlığa uğrayacak. Irak'a askeri müdahaledeki desteği gibi.

 

D. Bu durumda İsrail Suriye, İran ve onlarla ilişiği olanların kuvvetlenmesini kabul etmeyecek. Bu denenle birçok farklı bölgede askeri müdahale yapabilir. Bunların başında da Lübnan geliyor.

 

E. İran'ın bölgedeki gücü aratacak ve siyasi ayak bağlarından kurtulacak. Araplar yeni siyasi konjonktüre göre yeniden konumlanacaklar. Tabi bunların başında Suudi Arabistan ve Mısır geliyor.

 

Yani bölge tehlikeli ve sıcak bir senaryonun içine girmiş olacak. Yani Gürcistan'da olanların bedelini Batılılardan çok başka bir bölge ödeyecek, bu bölge de Ortadoğu'dur. Her halükarda Ortadoğu Gürcistan'da olan savaşın getirdiklerinin sergilendiği siyasi arena olacaktır.

 

Ortadoğu'nun önemi bütün Batı için özellikle Amerika için daha da artacak. Özellikle Suudi Arabistan'ın başta petrol oyuncusu ikinci olarak İslami bir devlet olarak stratejik önemi artacak.

 

Acaba biz Suudi Arabistan'ın Afganistan mücahitleri üzerinde oynadığı rolü Rusya'nın Müslüman cumhuriyetlerinde oynamasına şahit olacak mıyız?

 

Acaba Suudi Arabistan kralının da istediği gibi yeni dönemde kutuplaşmayan bir Arap coğrafyası görebilecek miyiz? Ya da Arap coğrafyası tümüyle Irak, Lübnan ve Filistin gibi mi olacak.

 

Son olarak Rusya'nın Batı’nın kendisini kuşatmasına karşı ilk savunma refleksini gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu durumda Batı’nın belli bir denge yakalama hedefini baltalamaya çalışacağı ortada.

 

Fakat Batı’nın cevap verebilmesi için hazırlık yapması gerekiyor, hazırlık yapabilmesi için de zaman gerekiyor. Yani önümüzdeki dönemde taraflar konumlarını muhafaza edecekler; fakat taraflar diğerinin reel politikayı kontrol etmesini engellemek istiyor. Bu durumda Ortadoğu'nun önemli bir sahne olduğu unutmamak lazım.

 

Çeviren: Emrah Kekilli

 

http://www.asharqalawsat.com/leader.asp?section=3&article=484276&issueno=10864