YDH- Tevfik el-Mudeyni, Irak’ta yayımlanan el-Beyyinetu’l- Cedide gazetesinde yayımlanan yazısında ABD ile Irak arasında imzalanan anlaşmanın Irak’ın geleceğine olan etkilerini değerlendiriyor.
Irak'ta Amerikan askeri varlığının ve Saddam yönetiminin devrilmesinin beşinci senesinde mevcut Irak hükümeti “güvenlik anlaşmasını” imzalamış bulunuyor.
Bu anlaşama gergince 20 Mart 2003 yılında Irak'ı işgal eden Amerikan askerlerinin 2011 Aralık'tan önce Irak'ı terk etmiş olmaları gerekecek.
31 maddeden oluşan bu anlaşma 146 bin Amerikan askerinin önümüzdeki üç sene boyunca Irak'taki mevcudiyetinin mahiyetini belirliyor. Ayrıca bütün bu gürültülerin ortasında 275 milletvekilinden oluşan Irak Millet Meclisinden Washington ve Bağdat arasındaki “stratejik ittifak” anlaşma taslağının incelenmesinin ikinci tartışmasının bitirilmesi talep ediliyor.
Irak'taki mevcut siyasi guruplara anlaşma hakkındaki görüşlerini ifade ettiler. Bunların içerisinde Sadr gurubu Meclis Sözcüsü Nisar er-Rubai aracılığıyla Amerika'nın Irak'tan çekilmesini desteklediklerini; ancak bunun Irak için hiçbir şart öne sürülmeden gerçekleşmesini talep ettiklerini açıkladı.
Irak Millet Meclisi Sünni Başkanı Mahmud el-Meşhedani ise Uzlaşma Cephesi’nin anlaşmayı kabul ettiğini açıkladı. Başbakan Nuri el-Maliki'nin ise Uzlaşma Cephesi'nin yakın geçmişte tutuklanan Sünnilerin serbest bırakılması yönündeki taleplerini kabul ettiğini belirtti ve Irak'taki siyasi dengenin yeniden kurulmasının gerekli olduğunu ve hakiki anlamada katılımın gerçekleşmesi gerektiğini, hükümetin ise bir müsteşarla hükümetinden bakanla hükümetine çevrilmesi gerektiğini beyan etti.
Anlaşmayı imzalama meselesine gelince Irak Hükümeti'nin önünde iki seçenek vardı. Biri anlaşmayı imzalamamaktı ki bu durumda Irak BM'nin yedinci maddesi kapsamında yer alan ülkelerden biri olmaya devam edecekti. Yani BM'ce dünya güvenliğin tehdit eden bir ülke olarak addedilecekti. Bu durumda da Güvenlik Konseyi’nin Amerika'ya tanıdığı velayete gerek olacaktı.
İkincisi anlaşmanın imzalanması idi ki; bu Amerikan varlığının, uzatılması da mümkün bir şekilde, 2011 kadar Irak'taki varlığının kabul edilmesi anlamına geliyor. Bu anlaşmanın millet meclisi tarafından imzalanması ile Irak'ın yedinci maddeden kurtarılması adına Amerika'nın Irak'taki varlığı hukukileştirilmiş oldu.
Ayrıca BM Güvenlik Konseyi kararı ile Amerikan banklarında on milyarlarca doları bulan Irak'ın dondurulmuş hesabı kurtarılmış oldu.
Başbakan Nuri el Maliki içerde ve dışarıda anlaşmayı savunurken anlaşmanın gizli maddeler içermediğini, bu anlaşmanın Irak'ın ulusal egemenliğini tamamen kendi eline alması yolunda önemli bir başlangıç olduğunu söyledi.
Ayrıca bu anlaşma ile Irak'ın kendisine komşu ülkelere yapılacak herhangi bir saldırıda üs olmayacağının kesinleştiğini belirtti ve Irak'ın ulusal egemenliğini elde etmesinin Amerikan kuvvetlerinin Irak'tan tamamen çekilmesine bağlı olduğunu söyledi.
Ancak Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilmesini herkes kendi tarafından okuyor. Amerika'nın içerisinde ise durum değerlendirmesi şu yönde: Yeni Başkan Obama 36 aya yayılan çekilmenin öyle rast gele kararlaştırılmadığını söylüyor.
Aksi bir durumun Amerika'nın stratejik hataları içerisinde yerini alacağını söylüyor. Irak'ın içerisinde ise Amerika'nın Irak'tan süratle çekilmesini talep eden yetkili yok.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Irak'taki farklı kuvvet birimlerinin yöneticileri de 70000 kişilik Amerikan varlığının önümüzdeki dönemde varlığını devam ettirmek için teknik lojistik ve yapısal desteğe ihtiyacı olduğunu dillendiriyorlar.
Ayrıca Irak'tan süratle çekiliş ülkeyi İran'ın nüfuzuna terk etmek, el-Kaide kalıntılarının dirilmesine zemin hazırlamak anlamına gelecek ve Amerika'nın Körfez bölgesindeki nüfuzunu zayıflatacaktır.
El-Beyyinetu’l- Cedide gazetesinden çeviren: Emrah Kekili